Morales Bolivya’ya dönebilir mi?

Bolivya’da darbecilerin ‘demokrasiyi korumak’ dedikleri şey, sosyal ayrıcalıklarını ve kast sistemini korumaktan başka bir şey değil.

"Her an dönebilirim" diyordu kendisini sıkıştırmaya çalışan BBC muhabirine Evo Morales, "sizin gibilerin yalanlarıyla kavga etmek için her an Bolivya’ya dönebilirim" ve ekliyordu: "Senato istifamı kabul edene kadar Bolivya’nın devlet başkanıyım."

Evo Morales’in Bolivya’yı ani terk edişi hakkındaki sorular henüz aydınlanmadı. Morales neden Amerikan Devletleri Örgütü’nün bile herhangi bir somut hile bulgusuna ulaşamadığı, temiz bir seçimi yinelemeyi kabul etti? Neden seçimlere kadar ülkenin başında kalmadı? Nihayet neden istifa ederek ülkeyi terk etti? Art arda attığı bu adımlarla darbecilerin elini güçlendirmedi mi? Onların tezlerine meşruiyet (en azından kısa süre için) kazandırmadı mı?

MİLYONLAR EYLEME GEÇTİ

Görevi, her şeyden önce halkını ırkçı darbecilerden korumak olan Morales artık Meksika’da, ancak onun gidişiyle kavga bitmedi. Tam tersine, Bolivya darbesinin üzerinden geçen bir haftayı aşkın zaman dilimi gözleri açtı, illüzyonları buharlaştırdı. Zira Bolivya nüfusunun en az %65’ini oluşturan yerli halklar dalgalar halinde büyük şehirlere yürümeye başladılar. Anlaşıldı ki, mesele Evo değil, Evo’nun simgeledikleridir. Milyonların harekete geçmesi, darbenin ayağının altındaki toprağı çekip aldı. Politik gerekçelerini çürüttü. Darbecilerin senatör Añez’i sözde başkan olarak atamaları, sokaklarda estirdikleri terör, yerli halkların simgesi Wiphala’yı yakmaları, yerli halkların tanrısı Paçamama’yı (Doğa Ana) aşağılamaları zaten onları politik bakımdan teşhir etmişti. Milyonların eyleme geçmesi ise yenilgilerine doğru gidebilecek süreci başlattı. Dağlık bölgelerden başkente yürüyen köylüler, madenlerden yola çıkan işçiler, epik görüntüler oluşturdular. Başkentin işçi varoşu El Alto’da darbenin ilk anından itibaren eylemde olan halk, polis karakollarını basıp silahlara el koymaya başladı. İşçi Konfederasyonu COB, "anayasal düzene dönülmezse genel greve çıkacağını" ilan etti. Dünden itibaren yürüyüş kolları başkent La Paz’a 20 ayrı noktadan girmeye başladı. Bu insan seli karşısında askeri cuntanın ne yapabileceğini hep birlikte göreceğiz. Morales’in Bolivya’ya ne zaman dönebileceğini belirleyecek olan da bu kavgadan başka bir şey değil.

YASAMA ORGANLARINDA YENİDEN MAS ÜSTÜNLÜĞÜ

Sokaklardaki hareketlenme, yasama organında da MAS’ın yeniden üstünlüğü elde etmesini sağladı. Hem Senato hem de Temsilciler Meclisi başkanları MAS partisinden seçildi.

Her iki yasama organı da darbeyi yasadışı ilan etti. Bu durum aynı zamanda Añez’in anayasal başkan olma iddiasını da boşa düşürdü. Zira Bolivya Anayasası’na göre, sadece Senato Başkanı, devlet başkanına vekalet edebilir, onun yokluğunda iktidarı devralabilir. Darbenin orta yerinde yasama gücünü geri kazanması MAS bakımından kritik bir zafer, darbeye karşı da politik bir fren oldu.

AÑEZ CUNTASI ZOR DURUMDA

Añez’in partisi Santa Cruz’a dayanıyor. Bu bölgede beyaz ve zengin azınlık yaşıyor. Santa Cruz ve içinde bulunduğu Yarım Ay (Media Luna) bölgesi Morales’in başkanlığını hiçbir zaman kabul etmedi, ayrılıkçı hareketlere dahi girişti.

Morales’in "diktatör" olduğu iddiası, Bolivya tarihini bilenler açısından şaka gibiydi; zira bu tarih, zengin beyaz azınlığın çıplak zora dayanarak yerli işçi-köylü çoğunluğu yönetmesinin tarihiydi. Bu yönetimin biçimi ise çoğunlukla askeri cuntalar olmuştur. Tersine, 2006-2019 arasındaki MAS dönemi, bu zorbalık tarihinin bir istisnası, Bolivya’da ender görülen türde demokratik bir dönemdi. İşte şimdi Añez ve partisi "Santa Cruz’un Demokratları" askeri güce dayanarak yasadışı bir kayyum yönetimi kurdular.

Añez diktatörlüğü, önü alınamayan kitle hareketliliğinin cunta yönetimi için oluşturduğu tehdidin farkında. İmzaladığı bir kararname ile halk eylemlerini bastırırken işlenebilecek her türlü suç karşısında Bolivya askerlerini "dokunulmaz" ilan etti. Nitekim sadece 15 Kasım’a kadarki dönemde Bolivya Kamu Denetçisi’ne göre göstericilerden 18’i katledildi, 542’si yaralandı, 624’ü gözaltına alındı.

Ancak gelişmeler Añez’i şaşırtabilir. Zira daha şimdiden birçok bölgeden, halka ateş açmayı reddeden askerlere, taraf değiştiren polislere dair haberler geliyor. Çıplak bir zor aygıtına indirgenmiş durumdaki Añez diktatörlüğünün yıkılması olasılık dahilindedir.

ALVARO GARCÍA LİNERA’NIN MAKALESİ

Devrik Başkan Yardımcısı ve eski EGTK gerillası Alvaro García Linera, "Yerliye Duyulan Nefret" başlıklı makalesinde, darbenin sosyal temelinin orta sınıfların yerlilere duyduğu nefret olduğunu öne sürdü. Latin Amerika’da haftanın en çok okunanları arasında yer alan bu makaleyi özetlemek istiyoruz.

"Nefret, kalın gece sisi gibi Bolivya’da geleneksel orta sınıf mahallelerini sarmakta. Gözlerinden nefret taşarak, onlar, bağırmıyor, tükürüyorlar; talep etmiyor, dayatıyorlar. ... Geleneksel orta sınıfların politik dili, ırkçı nefret."

Linera, Santa Cruz’da, Cochabamba’da ellerinde beyzbol sopası, altlarında motorsikletlerle yollarda yerli avına çıkan beyaz orta sınıf çetelerinden söz ediyor, özellikle kadınlara nasıl saldırdıklarını anlatıyor. Okudukça bunun sadece bir darbe değil, bir iç savaş olduğunu kanlı canlı idrak ediyorsunuz. Linera’ya göre, darbenin harekete geçmesinin sebebi hile iddiaları değil, Morales’in oyunun %60’lardan %47’lere düşmesiydi. Bu onun politik zayıflamasının belirtisiydi ve bütün hasımlarını kışkırttı.

Peki, geleneksel orta sınıflar nasıl oldu da yerli halklara bu denli büyük bir öfke biriktirebildiler? Linera, bunu şöyle açıklıyor: 13 yıllık MAS hükümetinin neticesinde, son 10 yıl içinde, "orta sınıf" olarak tanımlanan nüfusun oranı %35’ten %60’a yükseldi. Bu artış büyük oranda yoksul yerli halkların katılımıyla sağlandı. Keza devletin yerlileştirilmesi süreci sonucunda devlet personelinin %50’si yerli kökenli oldu. Dolayısıyla, geleneksel orta sınıflar ayrıcalıklarını yitirdiler. Bir sömürge toplumunun tipik özelliği olan "etnisite sermayesi" (ya da beyaz olmanın ayrıcalıkları) beyaz orta sınıflar bakımından tükendi. "Çünkü burada, Bolivya’da, sosyal sınıflar sadece ırksal hiyerarşilerin altında görünür hale gelmekte ve kavranabilmektedir."

Dolayısıyla Linera’ya göre, Bolivya’da darbecilerin "demokrasiyi korumak" dedikleri şey, sosyal ayrıcalıklarını ve kast sistemini korumaktan başka bir şey değil. Ve Bolivya’da ortalama bir liberali kazıdığınızda, altından bir darbeci çıkıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi