Avcı ile olmaz

Abdullah Avcı’nın işi zor bile değil. İmkansız. Zaten kapasitesi de, (olmayan) inancı bunu yetmez. Futbol alimi olmak da gerekmez bunu bilmek için. Ama Fikret Bey bilmezden geldi.

Senaryo baştan belliydi:

Beşiktaş saldıracak. Gazişehir kapanıp kontratak arayacak.

Ama 11’e 11 düşünülen bu senaryo, 85 dakika 11’e 10 oynandı. Hatta, bir aşamada 10’a 9’a evrildi. 

Zaten bütün ayarları bozulmuş, her tarafı laçka durumdaki Beşiktaş, "İyi kötü bu haftaya kadar 4 puan toplamışım. Ligin yeni ve zayıf takımını yakalamışken ‘ham’ yapayım ve 3 puan daha eklerim…" diye ilk 5 dakikada saldırırken hayati bir "Vida"sı düşüverdi yerinden. Hem de ne düşüş?

Domagoj, zaten defansta ne yaptığını bilen tek adamdı haftalardır. Ama bu kez amatör bir futbolcunun bile yapamayacağını yaptı. Adamını kaçırmışsın. Olur ya. Herkesin başına gelebilir. Daha maçın başında kırmızı göreceğini bile bile adam çekilir mi ceza sahasında. Hem penaltı ve gol hem ihraç. Galip olursun da.. Maçın 80 küsur dakikasında yaparsın da, kumar oynamanı anlarım. Üstelik de kalecinin belki bire birde kurtarma şansı var. Nitekim 5 dakika sonra yaptı bunu Karius. 

Burada Hakem Halil Umut Meler’e bir küçük parantez açalım. Tamam. Pozisyon bariz ve tartışmasız.. Ama, kırmızı karta ve penaltı noktasına öyle bir iştahla koştu ki… "Düşünce balonunda" şunu okumak mümkündü:
"Ohh.. İş erkenden bitti. Bana fazla iş kalmayacak.."

Ne dediğim anlaşıldı mı bilmem? 

Defansın dengesi iyice bozulunca, Gazişehir’in iştahı iyice kabardı. Akın akın geldiler. Neredeyse yüzde yüzlük en az 5 pozisyon buldular ilk yarım saatte. 2 top direkten döndü. Karius gününde, Gazişehir forvetleri "heyecan" yapmasa tarihi manzaralar görebilirdik skor tabelasında. O dakikalarda Karakartal’ın kalesi adeta "Okunmuş, üflenmişti"…

Beşiktaş’ın kadrosuna her hafta yeniler ekleniyor. Ama mesele "var olup oynayamayan"larda. Atiba’yı ve Burak’ı kastediyorum. Nitekim Atiba girer girmez hava bile değişti. Abdullah Bey? Neredesiniz o dakikaya kadar?

Bir de "Sahada olup oynamayan"larda. Dorukhan, Laijic, Güven, Caner.. Daha sayayım mı? Lens ve Oğuzhan zaten kayıptı. Abdullah Avcı bunu 4 maç sonra nihayet görüp kızağa çekti. Kaç isim saydık? 6 oldu galiba. Yetmez mi? Atiba ve Burak’ı da ekle 8… Daha nasıl anlatılır bir felaket?

Maçın gerisini yazalım mı? 

İkinci yarı zaten konuk takımın "harala gürele" saldıracağı, ev sahibinin de "farkı artıracağını" tahmin etmek güç değildi. Nitekim öyle oldu. Savunmasız Beşiktaş, geride her şeyi Karius’a bırakıp hücum etti ama boşuna. Tribündeki taraftarı kadar bile gücü yok ve inanmamış bir oyuncu topluluğu ne yapabilirdi ki? 

İki gol, iki yedekten geldi de. Geç kaldı. 

Abdullah Avcı’nın işi zor bile değil. İmkansız. 

Zaten kapasitesi de, (olmayan) inancı bunu yetmez. Futbol alimi olmak da gerekmez bunu bilmek için. Ama Fikret Bey bilmezden geldi, en başında.

Bu lig böyle gitmez Fikret Bey. 

Bizden söylemesi. 

Yapamıyorsunuz bu işi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi