'Yandaş basın' bunu da yazın!..

Beşiktaş Kulübü çalışan emekçilerine maaşlarını ödeyemiyor, Beşiktaş'a veda eden Pepe durumlarına üzüldüğü çalışanlara maaşlarını ödüyor.

Beşiktaş'taki kaotik durum, sahada sergilediği futbolun önünde... Lakin karmaşıklık silsilesini, girift ilişkileri anlayıp çözmek fazlası ile zor! Sahadaki mücadeleden önce 'borç sarmalındaki' Beşiktaş'ın durumuna göz atmak sanki daha yerinde olacak gibi. Şöyle ki...

-Beşiktaş'ın 15 milyon Euro bonservis bedeli ile Körfez ülkelerinden bir tanesine satmayı planladığı Portekizli futbolcusu hakedişini alamadığı için haftalardır 'sakatım' mazeretinin ardına sığınıp oynamıyor ama siyah-beyazlı takımı izlemekle görevli onlarca muhabirden bir tanesi gerçeği bildiği halde bunu kaleme almıyor ya da ekranda dile getirmiyor...

-Pepe, alacakları ödenmeyince doğal olarak kulübe ihtar çekiyor ardından da serbest kalıyor. Aynı muhabir veya yazar kadrosu bu kez de 'Beşiktaş, Pepe ile yolunu ayırdı' şeklinde haber yapıyor. Oysa futbolla ilgisi olmayanlar dahi Portekizli oyuncunun parasını alamadığı için elini kolunu sallayarak gittiğini biliyor ama 'yandaş basın' inat ve ısrarla bunu görmezden geliyor ya da görmezden gelmesi isteniyor!

- Söz konusu futbolcu veda ederken de Beşiktaş'ta aylardır maaşlarını alamayan, zor durumdaki çaresiz personelin bir kısmına cebinden maaşlarını ödüyor. 'Yazmayan basın' bu kez de 'Pepe'den jest' başlığına atıyor. Yahu ne 'jesti?' Bunun adı rezillikten başka ne olabilir? Beşiktaş Kulübü çalışan emekçilerine maaşlarını ödeyemiyor, Beşiktaş'a veda eden Pepe, durumlarına üzüldüğü çalışanlara maaşlarını ödüyor. Bunun adı 'jest' mi yoksa 'Beşiktaş'ın ayıbı ve utancı' mı?

Sahadaki mücadeleye geçmeden son bir anekdot daha: Beşiktaş'tan elini kolunu sallayarak giden ilk futbolcu Pepe oldu ama son giden o olmayacak! Ne var ki gitmesi gereken futbolcular değil, kendi şirketlerine fatura kesip üzerine de bunu savunanlar olmalı. Beşiktaş kongre üyeleri bu gerçeği ne zaman kavrayıp kabullenecekler, bekleyip göreceğiz...

Şenol Güneş'i 'yerden yere vurmaktan' ben yoruldum ve gördüm ki hiçbir işe yaramıyor! Maç sonrası, "Trabzonspor maçına neden Caner Erkin ve Gökhan Gönül ikilisi ile başlamadı?" sorusunu gece boyunca sayısını anımsamadığım kadar eş-dost yöneltti. Ne yanıt vermeli? Mutlaka vardır bir bildiği, sonuçta tüm haftayı onlarla geçiren Şenol Güneş. Paralarını alamayan futbolcuların mutsuzluğuna, huzursuzluklarına tanık eden Şenol Güneş. Takımın iki önemli oyuncusunun neden oynamadığını bilen buna karşın susmak zorunda kalan yine Şenol Güneş. Bu arada bir yıla yakın süredir parasını alamayan da Şenol Güneş...

Caner Erkin ile Gökhan Gönül oyuna dahil olunca Beşiktaş'ın hareketlendiği gerçek. Burada da minik bir ayrıntı mevcut! Pepe ve Ryan Babel, sakatlık mazeretinin ardında sığınıp haftalardır forma giymezken Ricardo Quaresma sesini çıkarmadan sahadaydı. Trabzonspor maçında da görüntü olarak sahadaydı. Ancak skor tabelasını değiştirme yetisinden oldukça uzaktaydı, ki son üç maçtır aynı durumda. Buna da 'tribünlere oynama' deniyor. "Parayı sorun etmeden oynarım ama benden artık bu kadar" diyor üzeri kapalı. Para için sorun çıkarmıyor ama kanıksattırdığı gibi de oynamıyor. Sadece Portekizli top cambazı mı? Hiç sanmıyorum! Beşiktaş'ta birkaç futbolcu daha Quaresma'nın taktiğini benimsemiş durumda. Aslında bir yandan da iyi oluyor. Dorukhan Toköz adındaki genç yeteneğin varlığından bile haberdar olamayacaktık. Aynı sav Trabzonspor için de geçerli. Onur Kıvrak kadro dışı bırakılmasaydı 'müthiş' kurtarışlar yapan genç kaleci Uğurcan Çakır'ın yetisine nasıl tanıklık edecektik? Karşılaşmanın 2-2 sona ermesi, onun atması, bunun kurtarması elbette ki önemli ama futboldaki en önemli 'detay' menajerler ile işbirliği yaparak kulüpleri soyup-soğana çeviren yöneticiler. Onlar futboldan temizlenmediği sürece biz yazarız, onlar çalmaya devam ederler. Bazıları da yazmaz ya da yazamaz!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi