Binali Yıldırım seçilmek istemiyor galiba

Yıldırım, adaylığı listelerde belirleyici olması koşuluyla kabul etmişti. Bugün verdiği ‘mesajlar’ bu isteğinin pek de dikkate alınmadığını gösteriyor. Sahi, Yıldırım damattan mı rahatsız?

Yenikapı mitinginde yaptığı kısa konuşmayı "Ben fazla vaktinizi almayayım. Cumhurbaşkanımız projeleri anlatacak" diye bitirmesi şaşkınlık yarattı. İstanbul'un belediye başkan adayı, AKP içinde güçlü bir figür kendisi ama projeleri anlatmayı Erdoğan'a bırakıyor. Üstelik bunu hem canlı yayında hem de alanda kendisini dinleyen seçmenlerin karşısında çok rahat bir şekilde söylüyor.

"Nasılsa kazanacağım" rahatlığı değil bu altında bir alınganlık yattığı aşikâr. Çünkü, bu sözlerin bir de geçmişi var.

Erdoğan ve Bahçeli, seçim stratejilerini "beka sorunu" üzerine kurmuşken Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, 12 Mart’ta Yeni Şafak’a verdiği söyleşide şu sözleri sarfetti:

"Bu beka tartışmasının yerelde gündemde olmaması lazım. İstanbul’u ve İstanbulluların sorunlarını tartışmamız gerekir. Benim gönlüm razı değil buna."

Muhtemel bu sözleri parti içinde rahatsızlık yarattı ki bir hafta sonra bu kez çark etme gereği duydu:

"Ülkenin beka sorunu yok, diyenlere Çanakkale’yi göstermek lazım. Çanakkale’ye gidin. Çanakkale, bir ulusun var oluş ve yok oluş mücadelesidir. Orada ecdadımızın bu topraklarda yaşayan, Kürt, Türk, Laz, Arap ve Çerkez’in nasıl işgalcilere karşı göğsünü siper ettiğini, ay yıldızlı bayrağı düşürmemek için o yiğitlerin nasıl toprağa düştüğünü görün. Ondan sonra Türkiye’nin beka meselesi var mı yok mu ona göre karar verin’ diyorum".

Ardından başka bir şey söyledi. Bu sözleri de AKP ile ters düşen cinstendi:

"İşsizlik var, ekonomik sıkıntı var. Onda da haklısınız ama bunlar geçici şeyler. İnşallah sizin desteğinizle göreve gelirsek, bu ekonomik krizden çıkmanın yolu da İstanbul’un ekonomisini büyütmekten geçiyor."

Oysa Erdoğan "kriz mriz yok" diyordu. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da "güçlü kırılganlıkların rayına oturduğunu" ekonominin kötü olduğuna dair sözlerin "kötücül, algıyı bozmaya yönelik" olduğunu iddia ediyordu her fırsatta. Hatta işi "terörist saldırıya" kadar götürüyorlardı.

Yıldırım’a ne oluyor böyle derken asıl bombayı dün patlattı. Geçen dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı sırasında gösterdiği performansın altında bir profil çizen ve mutsuz bir tavır takındığı gözlerden kaçmayan Yıldırım, Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök ile bir söyleşi yaptı.

Suriyeliler için dile getirdiği ve tartışılması gereken sözlerini bir kenara koyarsak seçime beş kala bir adayın ağzından duyulması imkânsız bir cümle kurdu Yıldırım.

"İstanbul’dan daha fazla vergi toplamalıyız" diyordu Özkök’e. Bu sözleri hem gazetenin yazılı basımında hem de internet sitesinde yer aldı. İstanbul’a ilişkin projelerini anlatırken şöyle diyordu Yıldırım:

"Bunları yapabilmek için İstanbul'dan daha çok vergi almamız gerekir. Daha çok vergi alındıkça ülke kalkınacak, İstanbul kalkınacak. Yani hepsi birbiriyle zincirleme reaksiyon gibi."

Yıldırım gibi deneyimli bir siyasetçi bu sözlerin seçmendeki karşılığını bilmeyecek değil herhalde. Resmen "beni seçerseniz yandınız" demeye getiriyordu. Yani "beni seçmeyin" demekten başka bir anlamı yoktu bu sözlerin.

Nitekim haber siteleri de bu açıklamalarını manşetlerine taşıdı.

Ancak kısa bir süre sonra Binali Yıldırım’ın sosyal medya hesabından bir paylaşım yapıldı ve sözlerinin farklı aktarıldığı iddia edildi:

"Hürriyet Gazetesi’nde 26 Mart 2019 tarihinde yayınlanan söyleşimiz farklı aktarılmıştır. Doğru ifade şu şekildedir: Türkiye’de ödenen vergilerin %49’u İstanbul’da toplanırken; İstanbul bu gelirden %10 pay almaktadır. İstanbul’un vergiden aldığı pay artmalıdır."

Yıldırım öyle deyince Ertuğrul Özkök "suç"u üzerine aldı:

"Binali Yıldırım’la ilgili yazımın İstanbul vergileri ile ilgili bölümü kısaltılırken sanki, 'İstanbulludan daha fazla vergi alınacakmış' gibi bir anlam çıkmış."

Özkök’ten de "Hayır efendim, söyleşinin kaydı elimde tam da böyle dediniz" gibi bir cümle beklemiyoruz tabii.

Tüm bunları bir araya getirince ister istemez Yıldırım’ın adaylık sürecinde yaşanan kriz akla geliyor.

Hani adı kesin olmasına rağmen bir türlü açıklanamadığı süreç.

Hatta iş o noktaya varmıştı ki AKP’nin neredeyse bütün adayları açıklanmış İstanbul ise bir türlü belirlenememişti. Ve haliyle "sıkıntı"nın ne olduğu kulislerden gazete sayfalarına taşınmıştı.

Özetlemek gerekirse Yıldırım, İstanbul’daki ilçe belediye başkanları ve belediye meclis üyesi adaylarının belirlenmesinde etkili olmak istiyordu. Ama damat Berat Albayrak çoktan listeleri hazırlamıştı. Yıldırım, bu konuyu Erdoğan ile de görüşmüştü. Hatta Erdoğan’a "Beni Berat ve Bilal ile muhatap etmeyin" bile demişti.

Nihayet adaylığı açıklandığında da iktidar yanlısı gazetelerde "Yıldırım’ın il başkanlığı, ilçe başkanlıkları ve ilçe belediye başkan adaylarının belirlenmesinde etkin olma isteği kabul edildi" diye yazılmıştı.

Şimdi Yıldırım’ın ‘mesajlarına’ bakınca acaba o isteği pek de dikkate alınmadı mı sorusu gündeme geliyor.

Yıldırım damattan mı rahatsız?

Sahi, AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis üyeleri listesinde kimin ağırlığı var?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi