CB Erdoğan büyünün bozulduğunu ne zaman fark edecek?

Erdoğan durumu bir an önce fark etmezse, 3 şey kaçınılmaz gözüküyor: AKP burun üstü çakılabilir; Erdoğan yalnızlaşabilir; Türkiye Cumhuriyeti kendine gelip AKP parantezini kapatabilir.

Bu soruyu soruyorum, en az 3 sebepten:

1) Genel: Büyüler bozuldu mu laçkalaşır ve artık tutmaz;

2) Özel: Kendisinin büyülemiş olduğu kesimler tek tek uyanıp konuşmaya başladılar: AKP teşkilatı, ardından yandaş basın, en önemlisi de, büyülenmiş en önemli kurum olarak Yargı;

3) Genel: Tarihe bakarsak, böyle durumlar bir kere başladı mı artarak devam eder. Hele de, Kürt Gerçeği CHP’ye alabildiğine etkili (ve de kibar) biçimde dank etmişse.

AB Uyum Paketleri’ni ilan ettiği dönemdeki reformcu tutumunun ardından hızla geri vitese takan ve bunu şu anda zirvesine ulaştırmış bulunan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan durumu bir an önce fark etmezse, 3 şeyin birbiri ardına gelmesi kaçınılmaz gözüküyor:

1) AKP burun üstü çakılabilir;

2) Erdoğan yalnızlaşabilir;

3) Bu pikelere paralel olarak Türkiye Cumhuriyeti kendine gelip AKP parantezini kapatır ve askerî darbelere karşı nasıl aşılandıysa bu sefer de bu İslamo-Türk ideolojiye karşı aşılanarak yoluna devam eder.

Sırayla ve yerimiz nispetinde son on güne bakalım.

***

1) AKP teşkilatından gelen sesler artıyor ve yükseliyor; Davutoğlu ve ekibinin kuracağı partiden söz etmiyorum; onlar elde bir.

AKP kurucularından eski Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Türkiye’ye istikrarsızlık getirdiğini söyledi ve "Vekiller artık liderin değil, milletin milletvekilleri olmalı" dedi.

AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Gevaş’ta mantar toplayan köylülere işkence yapan polislerin göreve devam ediyor olmasını kınadı.

AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, "Bu seçim, Cumhurbaşkanlığı sisteminin Türkiye gerçeklerine ne kadar uzak olduğunu göstermiştir" diye konuştu.

Eski AKP İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci, "Toplum nezdinde ahlaken ve vicdanen seçimi kaybettik" dedi.

Bu parti içi muhalefet işe yarar mı bilemem; 1950-60 DP iktidarında da lideri uyarma çabası epey sergilenmişti, yararı olmadı.

2) Yandaş basından gelen sesler artıyor ve yükseliyor. Birkaçı:

Star’dan Ardan Zentürk yazdı: "Sayın Erdoğan, beka mücadelesinde sırtınızı dayayacağınız kesim, emperyal ekonomistlerin laflarını papağan gibi tekrarlayanlar değil, emek kesimidir".

Yeni Akit’den Abdurrahman Dilipak, "AK Parti’nin kendi tabanıyla da, diğer kesimlerle ilgili bağları da çöktü" dedi. Ayrıca, şöyle yazdı: "Görevden alırsanız, partisi ona sahip çıkar, saldırırlar, İmamoğlu AK Parti’nin başına bela olur ve birtakım yolsuzluk dosyaları açılır ki, ortalık çamur deryasına döner".

Erdoğan’ın en çok değer verdiği "fetvacı" olan Prof. Hayrettin Karaman, Yeni Akit’te "Eline para geçen ve zengin olan ‘dindarlar’ lüks ve israfta dinsiz veya din hayatı gevşek/kusurlu olanları fersah fersah geçtiler" diye yazdı.

AA eski genel müdürü ve Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, "Şurası açık ki Ak Parti bu krizi yönetemedi" diyerek, kendi gazetesinin de içinde olduğu medyanın AKP’nin inandırıcılığını yitirmesinde etkili olduğunu söyledi.

***

3) En ilginci ve önemlisi, Yargı’da bile bağımsızlık ve tarafsızlık kıpırdanmaları başladı.

CB Erdoğan’ın yayınladığı KHK sonucunda Yargı’ya tümüyle hükmeden Yargıçlar ve Savcılar Kurulu’nun 13 üyesinin 4’ü doğrudan CB tarafından, 9’u dolaylı biçimde CB tarafından (1 adalet bakanı + 1 yardımcısı + 7 TBMM eliyle) seçilmeye başlanmıştı. Bu kıpırdanma, o zamandan beri ilk.

15 Temmuz darbe parodisinin ardından KHK’ler Rejimi’nin kurulmasında en büyük rolü oynayan AYM, 1 yılı aşkın zamandır mahkemeye çıkarılmaksızın hapis yatırılan 10 gazetecinin başvurusunu bu haftaki gündemine aldığını duyurdu. Böylece, cezaevinde tutulan kimi fikir insanları için umut doğmuş oldu. Ör. Gezi’den tutuklu bulunan ve 550 gündür günde 1 saatle sınırlandırılmış sosyal faaliyetlerini tek başına yapmak biçiminde ağır tecritte tutulan Osman Kavala ile Yiğit Aksakoğlu için.

Doğu Avrupalı yargıçlar zuhur ettiğinden beri CB Erdoğan yönetimini kadife eldivenle tutmaya özen gösteren AİHM, bir öğrenci davasında ifade özgürlüğü ve gösteri hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvuruyu AYM’de 4 yıl 8 ay beklettiği için Türkiye’den savunma istedi. Ayrıca, ikili bir soru sordu: "AYM makul sürede karar vermek için gereken tedbirleri aldı mı ve etkili başvuru yolu sağlandı mı?"

2008’de AKP’nin kapatılmaması yönünde oy kullanan ve emekliliğinden beri sessizliğini koruyan eski AYM başkanı Haşim Kılıç ilk defa konuştu: "Ne yazık ki önce ahlak ve maneviyat diye iktidara gelen bu arkadaşlarımız ne pozitif hukuk kuralları bıraktılar, ne de ahlak bıraktılar".

Cumhurbaşkanı'na hakaret davasına bakan 5. Asliye Ceza yargıcı, verdiği kararı sanık avukatına anlatırken şöyle dedi: "Yargıtay'da geçmişte Cemaatçiler vardı, onlar işlerine geldiği gibi siyasal karar veriyorlardı, bugün de başkaları var Yargıtay’da, onlar da siyasal karar veriyorlar".

Kendi içtihadını tamamen görmezden gelen YSK, AKP'nin "KHK'lıların oyları geçersiz sayılsın" talebini reddetti.

Sayıştay bütün baskılara rağmen AKP döneminin yolsuzlukları konusunda o kadar rapor açıkladı ki, şöyle söyleyeyim, Google’a girin, "Sayıştay, yolsuzluk" yazın, tam 9 sayfa haber çıkıyor.

***

Kıssadan hisse sürüyle:

"Emareler" [belirtiler] birikir birikir, şimdiki istinat duvarları gibi çöküverir birden. Kaçan kurtulur. Üstelik, bütün bu gelişmelerin cereyan ettiği ortam yıllardır artarak sürüyor:

Seçime giden süreçte seçmenin cebinden seçmene verilen rüşvetler, umutsuzluğa doğru evrilen ekonomik durumu daha da azdırmış vaziyette. Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç bildiriyor:

2019’un ilk çeyreğinde 29.214 işyeri kapandı ve yeni kurulan işyerleri geçen yılın aynı dönemine göre 3.774 azaldı. Son beş yılda 545.351 esnaf battı. Batık KOBİ kredileri son bir yılda yüzde 85 artırıldığı halde takipteki KOBİ sayısı 47.592’lik bir artışla 361.707’ye yükseldi.

Bu ortamda, Ankara’dakinin yanı sıra şimdi Marmaris Okluk’ta ikinci, Ahlat’da ise üçüncü Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nü inşa ettirmekte olan CB Erdoğan, "Türkiye İttifakı" diyerek, İMF’ye başvurduğunda sorumluluğu paylaşacak koalisyon ortağı arıyor.

9 milyar yatırımla şu anda 48 tanesi daha inşaat halinde olan cezaevlerimizde yabancı tutuklular "intihar" ediyor, vatandaşlar ölüm orucuna yatıyor.

Bin bir yolsuzlukla suçlanan kayyımların bıraktığı borçlar 3,5 milyarı aşmakta.

Dünyanın en ünlü ansiklopedisi Wikipedia’ya erişim 2 yıldır yasak.

Kürt sorununa sadece silahla yaklaşmak yüzünden savunma harcamalarını yüzde 24 artırarak 19 milyar dolara yükselten Türkiye’de valiler kadın yürüyüşlerini bile engelliyor.

Yargı kıpırdanmaya başladı ama, 1 günde sayılan seçimi 1 aydır saydıramıyor.

Dolmuştan zorla indirdiği kadına polis arabasında tecavüz eden polise iyi hal indirimi uyguluyor. Çocuklara cinsel istismar dosyalarına erişim yasağı koyuyor.

Dış politikayı hiç açmayalım. Japonya’daki Kürtçe derslerini yasaklatmaya giriştik.

Ha, bir de, "Türkiye'nin dışlandığı F-35 projesi çökmeye mahkûmdur" dedik… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Baskın Oran Arşivi