Yargı, hukuku hatırlamaya başladı: CB Erdoğan sürecin yanında mı, karşısında mı?

CB Erdoğan’ın tutumu böyleyken, 'istenmeyen' kararlar verdiği zaman HSK tarafından oradan oraya sürülen Yargı mensupları hukuk’a geri dönmeye nasıl cesaret ediyor?

Sakince, alabildiğine temel bir süreç yürüyor şu sırada: Tek Adam Rejimi’nin mızrak ucu HSK özellikle "sulh ceza hâkimlikleri" aracılığıyla hukuk’u epeydir unutturduğu halde, Yargı böyle bir kavramın mevcudiyetini hatırlamaya başladı. Birbiri ardına hukuki kararlar geliyor.

Şimdi merak edilen husus şu:

Acaba Erdoğan, Rejim’i böyle götüremeyeceğini nihayet anlayıp yumuşak iniş amacıyla bu süreci sessizce izliyor mu, yoksa engel olmak istediği halde bu gidişat önlenemeyecek bir noktaya doğru gittiği için engel olamıyor mu?

Son haftalardan bikaç tipik örneği tarih sırasına göre elden geçirip bakalım.

***

AYM geçen yılın sonunda, internet sitelerine erişim engeli getirilmesini "basın ve ifade özgürlüğüne aykırı" ilan etti.

Fakat Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Medipol Üniversitesi’ne AOÇ’den arazi tahsis edilmesine varıncaya kadar her türlü internet haberine engel devam etmekte. Şu anda Türkiye’de 274.000 internet sitesi ve 154.000 URL erişime engelli.

Bu arada, az rastlanan cinsten bir adli skandala tanık olundu:

İçişleri bakanının emir-komutasındaki Jandarma Genel Komutanlığı, 136 siteye erişimin engellenmesi için başvuru yaptı. Sulh ceza hakimliği de hemen mührünü bastı. Fakat Bianet’in tüm içeriğinin yasaklanmasına sebep olan karar büyük tepki alınca, Jandarma mahkemeye tekrar başvurdu ve Bianet’in listeye "sehven" (yanlışlıkla) girdiğini bildirdi. Bu vesileyle, 1 yıl içinde 54.903 siteye erişim yasağı getirildiğini de öğrenmiş olduk.

Üstelik şimdi de, internet yayınlarına sansür yönetmeliği bu ayın başında yürürlüğe girmiş bulunuyor. Bu yüzden Türkiye, "dünyada en çok VPN kullanan üçüncü ülke".

Bu arada, kimi dosyalara da durmadan gizlilik kararı getiriliyor. Son örnek, sınır ticareti yaparken "mermi sekti" denilen (ve mermi çekirdeği bulunamayan) olayda askerler tarafından Hakkâri’de öldürülen 14 yaşındaki Vedat Ekinci’nin dosyası.

***

Yargıtay Başsavcılığı 15 Temmuz’da Cumhuriyet eski çalışanları için mahkûmiyet kararının bozulmasını istedi.

Fakat 73 ilin barosu protesto açıklaması yaparken, adli tatil ve TBMM’nin tatili başladığı için Cumhuriyetçiler hapiste. Yatırılabildikleri kadar.

***

AYM, Kıyı Kanunu'nun bazı yörelerde uygulanmamasını öngören yasa maddesinin anayasaya aykırı olduğuna karar verdi. Bu yerlerin arasında, Ahlat’ta Van Gölü kıyısındaki üçüncü cumhurbaşkanlığı sarayı inşaatı da bulunuyor.

Fakat inşaat AYM kararına rağmen "son sürat" devam ediyor. SON DAKİKA: Erdoğan, AYM'nin iptal kararına rağmen inşaatı devam eden Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nü ziyaret edecek

***

26 Temmuz’da AYM, "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisini imzaladıkları için "terör örgütü propagandası yapma" suçundan cezalandırılan Barış Akademisyenleri’nin "hak ihlali"ne uğradıklarına karar verdi.

Fakat Cumhurbaşkanlığı tarafından atanmakta olan rektörler derhal harekete geçip Malazgirt Zaferi’ni simgeleyen "1071" imzalı bildiriler yayınlatarak "devlete sadakat" istediler.

***

AYM, şiddet içermeyen toplantı ve gösterilerin OHAL döneminde bile yasaklanmasının anayasaya aykırı olduğuna karar verdi.

Fakat örneğin Van Valiliği, 979 gündür, her türlü toplantıyı yasaklamayı 15 günde bir yenilemekte.

***

Yargıtay, 15 Temmuz’u "CB Tayyip Erdoğan’ın başkan olmak için planladığı tiyatro veya senaryodan ibaret bir girişim" olarak nitelemenin suç olduğu yolundaki Adalet Bakanlığı başvurusunu reddetti ve bu sözlerin suç olmadığına karar verdi.

Fakat bu konuda devam eden çok sayıda dava bu karardan etkilenmiş değil.

***

İzmir 13. Ağır Ceza, AYM kararına gönderme yaparak, "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisine destek imzası verenlerden Ahmet Kardam hakkında beraat kararı verdi. Böyle bir emsal karar, aslında daha 14 Mart’ta, İHD’den H. Pişkin’in İstinaf’ta beraatıyla ortaya çıkmıştı.

Fakat başka mahkemeler için hukuken bağlayıcı olan bu kararın diğer Barış Akademisyenleri’ne emsal olmaması için, D. Bahçeli derhal devreye girdi: "AYM kararına diğer mahkemelerin riayet etmemesi adaletin ruhuyla çelişmeyecektir" dedi.

***

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Afrin’e yönelik Zeytin Dalı harekâtının durdurulması talebiyle AKP milletvekillerine mektup gönderen Yurttaş Girişimi üyeleri hakkında yürütülen soruşturmada takipsizlik verdi.  

Fakat CB Erdoğan "Pençe Harekâtı"nın devamına ve Suriye işgalinin "Fırat’ın Doğusu"na yayılmasına karar verdi. Eğer Batılılarla "Güvenli Bölge" konusunda anlaşmaya varamazsa, Türkiye’nin kendi başına harekete geçeceği ilan edildi. Genelkurmay Başkanlığı’ndan Savunma Bakanlığı’na terfi eden Hulusi Akar: "Suriye'de b ve c planlarımız var" dedi.

Bu vesileyle, Rejim’in bazı önemli kişileri moral aşılayan demeçler yayınladılar. İçişleri Bakanı S. Soylu: "Çok güçlüyüz", CB Yardımcısı Fuat Oktay ise "Türkiye güzel günlerden geçiyor, şahlanış dönemindeyiz" dedi.

***

Örnekler yeterli ise, bütün bunların Türkçe tercümesine geçelim:

1) Yargı’nın hukuku hatırlamaya başlaması süreci gerçi İBB çifte seçiminden sonra hızlandı ama, çok kişinin düşüncesinin aksine onunla başlamadı; en azından Mart başından beri devam ediyor.

2) Açıkça anlaşılıyor ki, CB Erdoğan’ın Rejim’i yumuşatmaya katiyen niyeti yok. Zaten, Rejim’in Amiral Gemisi Hürriyet döne döne ve açık açık yazdı:

Hande Fırat: "Bazı çevrelerce iddia edildiği gibi ‘sistem sorgulaması’ yapılmıyor yani sistem değişmeyecek. Ancak sistemin eksiklikleri, aksayan yönleri tespit edilerek; hızla bir iyileştirme sürecine girilecek.

Abdülkadir Selvi: "Sistemin daha etkin çalışması yönünde düzenlemeler geliyor. Sistem değişikliğinden ziyade sistemin revizyonu demek daha doğru olur. Merhum Erbakan’ın deyimiyle, ‘pansuman tedbirler’ gelecek".

3) CB Erdoğan’ın tutumu böyleyken, "istenmeyen" kararlar verdiği zaman HSK tarafından oradan oraya sürülen Yargı mensupları hukuk’a geri dönmeye nasıl cesaret ediyor?

Ediyor çünkü hukuksuzluk, fazla uzun bi süredir Yargı’yı da fevkalade rahatsız edici bi biçimde çığırından çıkmıştı. Fazla çıkmıştı.

Ediyor, çünkü "Zamanın Ruhu" (zeitgeist) diye direnilemez bir "atmosfer" var ve bu atmosfer böyle bir Rejim’in devam etmesinin mümkün olmadığı kokusunu neşretmekte. Yargı bu kokuyu alıyor.

Kendisi için de hayırlı, CB Erdoğan için de hayırlı, memleket için de hayırlı bir iş yapıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Baskın Oran Arşivi