Davutoğlu’nun bayrakları

Davutoğlu’nun yapısal olmayan bagajı 7 Haziran-1 Kasım 2015 seçimleri arasında üstlenmiş olduğu başbakanlık görevini ifa ederken Türkiye tarihinde bile misli görülmemiş terör olayları...

AKP’nin büyük siyasi ve ekonomik başarısızlıklarını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı hezimeti izleyince AKP içinde siyasi kıpırdanmalar başladı, devlette, partide ve AKP hükümetlerinde çok önemli görevler üstlenmiş üç önemli isim Abdullah Gül, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu isimleri üzerinde spekülasyonlar, başladı demiyorum, zaten çoktan başlamıştı, hızlandı.

Sayın Gül’ün yeni bir parti içinde aktif bir görev almayacağı konuşuluyor ama durum Babacan ve Davutoğlu için çok da öyle değil.

Kamuoyunun çok yakından izlediği bu tartışmalara, dedikodulara girmeyeceğim, anlamı yok ama Sayın Davutoğlu’nun bu yarışta iki önemli bagajı var, bunları tartışmak istiyorum.

Davutoğlu’nun daha konjonktürel, yapısal olmayan bagajı 7 Haziran-1 Kasım 2015 seçimleri arasında üstlenmiş olduğu başbakanlık görevi ve bu görevi ifa ederken Türkiye tarihinde bile misli görülmemiş, çok aydınlatılamamış terör olayları; Ankara Garı'nda ( 10 Ekim 2015), Suruç’ta (20 Temmuz 2015) ve şimdi isimlerini tek tek hatırlamak, hatırlatmak istemediğim terör olaylarında kaç vatandaşımız öldü, kaç ailenin hayatları karardı, çok iyi bilinen bir gerçek.

Bu olaylarda Davutoğlu’nun parmağı vardı imasını asla yapmam, Ahmet Hoca’ya böyle korkunç bir şeyi asla kondurmam da ama yaşım, tecrübem bu tür olayların bu sıklıkla, bu vahamet düzeyi ile ülkemizde devletin tamamen bilgisi dışında gerçekleşmesi ihtimalinin de çok küçük olduğunu bilirim.

Başbakanlar ne kadar bu işin içindedirler, böyle bir iddia çok korkunçtur, muhtemelen de temelsizdir ama bu meselenin dışında olma keyfiyeti de sorumluluğu asla ortadan kaldırmaz.

Sayın Davutoğlu aktif siyasete girerse bu sorunun karşısına çıkacağı kesindir.

Gelelim Sayın Davutoğlu’nun kişiliğinde daha yapısal olan ama bizim necip ülkemizde muhtemelen daha senelerce siyaseten büyük sorun çıkarmayacak ama kanımca çok önemli bir başka bagaja; yazımın başlığında kullandığım bayrak göndermesi de bu duruma ilişkin.

Galiba Aralık 2014 idi, Sayın Davutoğlu Başbakan sıfatı ile Makedonya’ya gitti ve giderken de yanında yine takriben otuz bin haneye hediye edilmek üzere içinde üç şey bulunan paketler götürdü.

Bu paketlerde bir Türkçe Kuran var, orada Müslüman nüfus yoğun, güzel bir hediye; bir Türkçe-Makedonca (herhalde Makedonca-Türkçesi de mevcut) sözlük var, paketteki bu hediye de hem çok güzel, hem çok işlevsel, buraya kadar her şey çok düzgün.

Ama pakette bir de Türkiye devleti bayrağı var, yani ay-yıldızlı bayrak, bu hediye detayı ise çok sorunlu.

Birileri hemen "Sen neden Türkiye Devleti bayrağından rahatsız oldun?" diye saçma sapan bir soru sorabilirler ama ben de onlara hemen mukabil sorumu sorabilirim.

Üsküp’te ya da mücavir Makedon şehirlerinde yaşayan çok sayıda ana dili Türkçe olan Müslüman var ama bu insanlar Makedonya Devleti vatandaşı, Türkiye Devleti vatandaşı değiller (belki tek tük çift vatandaşlığı olan vardır), bayrak ise, Kuran ve sözlük gibi bir kültürel öğe değil bir devletin egemenlik simgesi.

Sayın Davutoğlu bu ülkede Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı gibi çok önemli görevler yaptı, ben de kendisine şu soruları sormak isterim doğrusu:

1-Türkiye’yi ziyarete gelen Yunanistan Başbakanı yanında İstanbul Rumlarına vermek üzere Türkçe-Yunanca sözlük getirebilir, Yunanca İncil getirebilir, Theodorakis ya da Hajidakis CD’leri getirebilir ama Yunanistan bayrağı getiremez, çok vahim bir diplomatik skandal olur.

Davutoğlu görevde iken böyle bir şey yaşanmış olsa, kendisi nasıl tepki verirdi acaba?

Yunanistan bayrağı bir kültürel öğedir der mi idi?

Derse yanlış yapmış olur, hemen söyleyelim.

2-Türkiye’yi ziyarete gelen Ermenistan Başbakanı yanında kültürel niteliği haiz her şeyi getirebilir ve Türkiye Ermenilerine dağıtabilir (Türkçe bir Ermeni yemekleri kitabı getirir ise bir tane ben de isterim doğrusu) ama yanında bizim vatandaşımız olan Ermenilere vermek için Ermenistan bayrağı getiremez.

Böyle bir durumda Başbakan Davutoğlu acaba ne yapardı?

Makedonya’da Davutoğlu’na Makedon yetkililer tepki vermediler ise muhtemelen kibarlıklarındandır ya da bir diplomatik skandala neden olmamak içindir.

Doğrudur, Makedonya bizim tarihimin çok önemli bir yeridir, herhangi bir yabancı ülke, mesela Şili değildir ilişkilerimizde ama bu özel ilişkiler devlet egemenliği simgeleyen bayraklarla geliştirilemezler.

Beş yıl öncesine ait bu hikâyeden hareketle gelelim daha temel bir konuya.

Türkiye’nin çok ciddi ve acil çözüm gerektiren bir Kürt meselesi mevcut; bu günlerde bir de Suriyeli mültecileri çok sevimsiz üsluplarla tartışmaya başladık.

Milliyetçilik bu ülkede sadece bela getiriyor, uzak tarihimiz, yakın tarihimiz, bugün örnekleriyle dolu.

Davutoğlu’nun siyasi arayışları ve kendisinin başka ülke vatandaşlarına bizim devletimizin egemenlik simgesi olan bayrağı dağıtması bana biraz bunları düşündürdü.

Milliyetçilik damarı çok ağır basan siyasetçilerin ülkemize patinajdan başka şeyler kazandırmayacağını düşünüyorum, seziyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi