Simit Sarayı ve kamu parası

Simit Sarayının kurtarılması uğruna daha az eğitim, daha az sağlık, daha az adalet tüketmeye hazır mısınız?

Simit Sarayının yüzde 51 hissesinin Ziraat Bankası tarafından satın alınması yani bir bakımdan devletleştirilmesinin iyi analiz edilmesi gerekiyor.

Ortada beş yüz milyon dolar gibi bir meblağdan bahsediliyor ama meblağın büyüklüğü önemli değil.

Bu kaynak kamu parası ve bir biçimde bir alana kamu parası tahsisinin iyi açıklanması, gerekçelendirilmesi lazım.

Kamu parası kavramı dolaysız vergi mükellefiyetinin düşüklüğü nedeniyle ülkemiz Türkiye’de iyi anlaşılmış bir konu değil.

Diyanet İşleri Başkanlığı meselesi, yerli araba meselesi ve çok sayıda başka konu hep kamu parası üzerinden analiz edilirseler anlam kazanıyorlar.

Bir işte kamu parası kullanılıyorsa bu işin mutlaka bir kamusal hizmet boyutu olması lazım.

Kamu hizmeti de öyle muz niyetine yenen bir şey değil, çok teknik, belirli tanımları, özellikleri olan bir hizmet.

Bir hizmet bu nitelikleri içermiyor ise kamu hizmeti değildir ve bu alanda kamu parası kullanımı yolsuzluk potansiyeli taşır.

Yerli araba üretebilirsek ben bir vatandaş olarak çok sevinirim ama bu süreçte kamu parası kullanımına da sonuna kadar karşı çıkarım ve maalesef hiçbir kamusal fayda içermeyen yerli araba üretim sürecinde yoğun kamu parası var.

Diyanet İşlerinin neden genel vergilerle finanse edilmemesi için daha çok yakında Artı Gerçek’te bir yazı yayınladım.

Simit Sarayı’nı kurtarmak için de beş yüz milyon dolar mertebesinde bir kamu kaynağı kullanımı önemli bir yolsuzluk boyutu içeriyor.

Bu konu benim alanım, kimse beni simit üretim ve kahvaltı servisinin kamusal hizmet niteliği taşıdığına ikna edemez.

Ortada kurtarılması gereken bir yüksek teknoloji boyutunun olmadığını tahmin ediyorum.

Geriye bir tek istihdam meselesi kalıyor ama bu alan da çok tartışmalı.

O zaman Türkiye’de resmi istatistiklere göre beş milyona yansıyan işsizlerin tümünün de işsiz kaldıkları süreçlerin kamu parası ile kurtarılması gündeme gelebilir ki bu çok anlamsızdır.

Zaten, Simit Sarayı işinin içinde siyasi yakınlıklar da ortaya hemen çıkmadı değil.

Simit Sarayı’nı yaşatmak için vergi gelirini yani kamu parasını kullanmak büyük ölçüde bir yolsuzluktur.

Bu işi bir kamu bankası üstleniyor ama bu kararı veren ya da uygulayanlar için ileride ciddi hukuki meseleler çıkabilir.

Kamu parası, hele beş yüz milyon dolar gibi bir büyüklük ciddidir, bu paranın bir kahvaltı hizmet biriminin kurtarılması için kullanımının kamu kesiminde mutlaka alternatif maliyeti mevcuttur.

Başka bir ifadeyle de Simit Sarayının kurtarılması için Ziraat Bankası’nın kullanacağı kamu parasının maliyeti en nihai analizde bütçeye yansıyacağı için biraz daha az eğitim, biraz daha az sağlık anlamına gelecektir.

Bunun başka yolu yoktur.

Simit Sarayının kurtarılması uğruna daha az eğitim, daha az sağlık, daha az adalet tüketmeye hazır mısınız?

Değilseniz, gelin meseleyi kamusal alanda uzun uzun tartışalım.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi