İnci Hekimoğlu

İnci Hekimoğlu

Fettah Tamince’den Aslı Baş’a

Sonuçta rüşvet almayan haysiyetli insanların belirleyici olamadığı adalet çarkını para ve güç ilişkileri tersine döndürebiliyor.

Turizmci Ahmet Bayer’in villasında ölü bulunan ve 10 yıl sonra sanıkların beraatıyla sonuçlanan Aslı Baş davasıyla Fettah Tamince arasında ne ilişki var, diyeceksiniz.

Hem hiç ilişki yok hem de çok ilişki var.

Rixos Otel’de ölü bulunan ve tıpkı Aslı Baş gibi intihar ettiği ileri sürülen 16 yaşındaki Burak Oğraş davası da tıpkı Aslı Baş davası gibi yıllara yayılarak uzatılmaya, unutturulmaya çalışılıyor, delillerin silinmesine yarayacak yöntemler devreye sokularak 8 yıldır sürüncemede bırakılıyor.

O kadar çok benzer nokta var ki şaşarsınız. Yargı söz konusu olduğunda şaşıracak ne kaldı, diyebilirsiniz ama şaşırmak lazım, şaşırmaya devam etmeliyiz. Yoksa güç odaklarını arkasına alanların elini kolunu sallayarak sokakta dolaşmasına, itibar görmesine, yeni mağdurlar yaratmasına da ses çıkarmaya hakkımız olmaz.

Baş ve Oğraş’ın ölümü "intihar" olarak açıklanıyor ama iki olayda da Ulusal Kriminal Büro raporlarında intihar olmadığı, bütün delilleriyle ortaya konuyor.

Kriminal Büro Aslı Baş'ın önce sırtına ve başının arkasına sert bir cisimle vurulduğu ve kolunun kırıldığı, keskin zemine çarparak boynunun ve kafatası kemiklerinin kırılmasına bağlı beyin kanaması sonucu öldüğünü, daha sonra da yüksekten atılarak intihar süsü verilmeye çalışıldığını ifade etti.

Burak Oğraş davasında da Ulusal Kriminal Büro, "Burak ya taammüden veya taksir sonucu düşmeden darbelenmiş, ölmüştür. Burak intihar etmemiş, başkası tarafından bir şekilde aşağı düşürülmüştür. Atladığı iddia edilen binayla cesedinin bulunduğu yer arasındaki 5.5 metrelik mesafe ise mantığa terstir" dedi.

Bu arada dava dediğime bakmayın, Oğraş’ın ölümü hâlâ bir davaya bile dönüşemedi, 8 yıldır soruşturuluyor.

Her iki olayda da cep telefonları konusunda yalan beyanlar, önce kaybolup sonra bulunmalar gibi ortak noktalar var. Ama bazı bilgiler silinmiş olarak!

Aslı Baş’ın ölümünün ardından da telefonundaki bütün kayıtların silindiği anlaşıldı. 04.00'da tutulan ilk olay yeri tutanağında Baş'ın odasındaki eşyalar arasında cep telefonu yer almazken aynı telefon öğle tutulan ikinci tutanağa girdi.

Bu tür şaibeli olayların piyasa değerinin 1 milyon olduğunu da öğrenmiş bulunuyoruz.  

Örneğin Burak’ın babası Murat Oğraş’ın iddiasına göre, evlerine bakanlıkta çalıştıklarını söyleyen iki kişi geliyor ve davadan vazgeçmeleri karşılığında bir milyon vereceklerini söyleyip, otelin isminin hiçbir yerde geçirilmemesini istiyorlar. Murat Oğraş savcılığa bu kişilerin telefon numaralarını ve isimlerini de vererek suç duyurusunda bulunuyor ama savcının "para teklif etmek yasaya göre suç değildir" yanıtıyla takipsizlik kararı verdiğini söylüyor.

Rixos Oteli önemli tabii.

Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, FETÖ’ya yakınlığı ile bilinen Fettah Tamince’nin Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Yönetim Kurulu üyeliğine atanmasını eleştirenlere "Türkiye’de benim bir tane markam var yurt dışında markalaşmış Rixos markası var. Orada olması gereken kişi benim açımdan Fettah Tamince" yanıtını verdiğini unutmamak gerekir.

Baba Murat Oğraş, olayın yaşandığı zaman Antalya İl Emniyet Müdürü olan Ali Yılmaz'ın, emekli olduktan sonra Rixos Otelleri'nde yönetim kurulu üyesi olduğunu, görevdeyken Yılmaz'a ulaşmaya çalıştığını ama dönemin Asayiş Şube Müdürü Nurullah Güler’in engel olduğunu söylemişti.

Ne tesadüf ki, Ali Yılmaz daha sonra FETÖ'den gözaltına alınmış, savcılık tarafından serbest bırakılmıştı. Nurullah Güler ihraç edilirken, o dönem soruşturmayı yürüten Cinayet Büro Amiri Turan Deniz de FETÖ'den ihraç edilerek tutuklandı.

Aslı Baş davasında ise sanıklar Ahmet Bayar ve oğulları Hakan ile Volkan Bayar’ın avukatı Onur Gündüz, Kriminal Büro ekiplerine raporu yazmamaları karşılığında 1 milyon TL rüşvet teklif ediyor. Heyetten bir yetkilinin "Bayer ailesinin avukatları bize 'Bu işi kapatalım' diyerek para önerdiler. Biz para için haysiyetimizi satmayız. Bu konuyla ilgili elimizde görüntüler var" demesine rağmen mahkeme heyetinin kararda hiç dikkate almadığı önemli delillerden biri olarak sümen altında kaldı. Sadece avukat Gündüz istifa etmek zorunda kaldı.

Ama ‘1 milyon’ işi burada bitmiyor. Sonuçta rüşvet almayan haysiyetli insanların belirleyici olamadığı adalet çarkını para ve güç ilişkileri tersine döndürebiliyor.

Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede Kalkavan’ın Ahmet Bayer ve çocuklarını kurtarmak için FETÖ adına devreye girdiği ve "Bodrum imamı" Zeki Yağmur ile şüphelileri görüştürdüğü bilgisi yer aldı. 2012’de İstanbul’dan gelen Kalkavan’ın, FETÖ/PDY’nin Bodrum imamı Zeki Yağmur ile irtibat kurup, Bayer’in o dönem tutuklu olan oğulları Hakan Sadi Bayer ve Volkan Bayer’in tahliyesine yardımcı olduğu öne sürüldü. Öne sürüldü derken, bu konuşmalara ilişkin telefon kayıtları hâlâ süren bu dava dosyasında yer alıyor. Yani FETÖ bağlantısı Aslı Baş davasında çok daha açık olarak karşımıza çıkıyor.

Muğla Cumhuriyet Savcısı Güngör Uçar’ın 13/12/2012 tarihli mütalaasında Aslı Baş’ın cinayete kurban gittiği, baş şüphelinin Hakan Bayer olduğu, babası Ahmet ve kardeşi Volkan ile o sırada villada bulunan yakınlarının cinayete yardım ettikleri ayan beyan yer alıyor. Savcı 8 maddede toparladığı iddialarını bütün teknik ayrıntılar, ifadelerdeki çelişkiler ve delillerle mahkeme heyetine sunuyor. Ayrıca ilk yapılan soruşturmadaki eksiklerin bazı delilleri karartmaya yönelik olduğunu da ekleyerek.

Baba Oğraş ise Burak Oğraş soruşturmasını yürüten savcı Haki Çeliker’in "Polise verdiğim talimatların hiçbirini yaptıramıyorum" dediğini ileri sürdü. Nitekim savcının Cinayet Büro Amirliği'ne "defalarca sözlü talimat verdiğini ve talimat uyarınca araştırmanın titizlikle yürütülmesini ve kendisine hızlı bir şekilde rapor sunulması ve bilgi verilmesini" istediği yazılar Baba Oğraş’ı doğrular nitelikteydi.

Aslı Baş davasında 9,5 yılda 3 cumhuriyet savcısı ve 3 mahkeme başkanı değişti. Burak Oğraş soruşturmasında da 3 savcı…

Sorulacak çok soru var. Birini sormakla yetinelim: ‘FETÖ’yle mücadele ediliyorsa bu davalar neden ‘FETÖ’nün etkili olduğu yönde ilerledi? Ya da değiştirelim ‘FETÖ’cüler ihraç edildiyse, yargıdan temizlendiyse bu kez adaletin terazisi kimi tartıyor?

O HESAP SORUŞTURULDU MU?

Gülistan Doku’nun kaybolmasından iki gün sonra instagram hesabından Gülistan’ın öldüğünü duyuran ve hesabını silahlı adam silüeti ile yenileyen "naturaldoom_98" araştırılıyor mu, kimliği belirlendi mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
İnci Hekimoğlu Arşivi