Siyaset pespayeleşti de muhalefet ne yapıyor?

Muhalefet AKP’nin Türkiye’yi götürdüğü noktadan memnun değil ise öncelikle benimseyeceği ‘HDP’nin de içinde yer aldığı en geniş Demokrasi Bloku’nu nasıl oluştururuz’ olmalıdır.

İktidar yanlısı medya son günlerde CHP’nin içi ile oynamayı çok sevdi. AKP yanlısı gazete ve televizyonların neredeyse tümünde hiçbirine haber diyemeyeceğimiz bir sürü ucube, yalan, spekülatif bilgiye rastlamak mümkün.

Çizdikleri görüntü de ilginç.

Yayınlarında Muharrem İnce’yi destekleyip Kemal Kılıçdaroğlu karşıtlığı yapıyorlar.

Söz konusu medyanın bu işareti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarından aldığını bilmemek mümkün değil. O da sözün CHP’ye geldiği her konuşmasına, ‘Ey Kılıçdaroğlu!..’ diyerek başlıyor, yer yer de İnce’yi övüyor.

Söz konusu medyanın başka pespayelikleri de var.

Bu cenahın en vasat kağıt parçasının, Takvim gazetesinin kendi sosyal medya hesabından utanmazca paylaştığı Adnan Oktar haberinin fotoğrafını hatırlayın.

Oktar’ın, Demirtaş’ın da tutuklu olduğu Edirne Cezaevi’ne gönderilmesini gazete, rezalet bir fotoğraf ile paylaşmıştı. Oysa herkes biliyor ki o Takvim hükümete yaltaklanmadan önce Oktar’ın haberleriyle, ‘kediciklerinin’ resimleriyle tiraj yapıyordu. Oktar’ın her çiftetellisini haberleştirip onun parasıyla beslenen, kitaplarının reklamını çarşaf çarşaf yayınlayan, bir sayfasında Oktar, diğerinde Cübbeli güzellemesi yapan 3. sınıf bile denemeyecek bir bulvar gazetesi, CHP haberlerinde de Kılıçdaroğlu’na verip veriştirip İnce’den yana tutum alıyor.

Bu, Takvim istediği için değil gazetenin ipini elinde tutanlar öyle istediği içindir.

Bu kısa tespitten Kılıçdaroğlu lehine bir sonuç çıkarmayın.

Çünkü AKP lideri ve medyası İnce’yi destekliyor, o zaman doğru olan Kılıçdaroğlu’dur, gibi bir sonuç çıkmaz bu söylediklerimden.

Ayrıca iyi biliyoruz ki Demirtaş’a yapılan edepsizlikte de CHP’nin iç dengelerine oynayıp AKP lehine sonuç çıkarmak istemelerinde de sonuçta bir ‘stratejik hesap’ var.

Bu yazılanlardan, sadece AKP’nin ince bir hesap içinde olduğu anlaşılır.

Partilerin siyasi rakiplerine muhalefet yapmaları doğal. AKP’nin de CHP’deki tartışmalardan istifade edip rakibini zayıflatmak için bir strateji belirlemesinin, HDP’ye dönük kendince hesaplar yapmasının garip bir yanı yok. Garip olan, bu tarzı siyasetin dürüstçe sürdürülmemesi, yerlerde sürünen medyanın giderek çukura düşmesi, iktidarın da çukura düşmüş medyanın bu halinden nemalanma hesabına girmesi...

Bu hastalık bir tek AKP’ye mahsus değil. Türk tipi siyasetin labirentlerinde dolaşanların neredeyse tümü muhalefeti dürüstçe yürütmüyor.

Baksanıza, İYİ Parti’nin neredeyse seçime girmesi mümkün olmayacaktı. CHP 15 milletvekilini istifa ettirip bu partinin grup oluşturarak seçime girmesini sağladıktan sonra YSK karar aldı. Ayrıca oluşturulan ittifak sayesinde bu parti baraj engelini aşıp Meclis’e girebildi.

Ama İYİ Parti’nin bazı vekil ve yöneticileri bugünlerde MHP’ye, AKP’ye selam çakıp CHP ile ittifaklarının ne kadar aleyhlerine olduğunu anlatmaya başladılar.

Asıllarına rücu edeceklerini biliyorduk da bu kadar pespaye bir rücu olmaz, diye düşünüyorduk.

CHP de önemli tabi...

Erdoğan ‘tek adam’ yönetimini yaşama geçirdi, kararnameleri peşpeşe yayınlıyor, ‘OHAL’i kaldırdım’ derken onu –şimdilik– 3 yıl boyunca kalıcılaştıran yasa teklifini Adalet Komisyonu’ndan geçirdi ve Meclis’ten de geçirecek ama CHP parti içi muhalefetin girdaplarından çıkabilmiş değil.

İddiaları ‘yenilik’ olsa bile esasen bir koltuk hesaplarının olduğu, iktidarı ve muhalefetiyle CHP’lilerin önce ‘koltuğu’ sağlama alıp ardından ‘muhalefet stratejisi’ belirlemeye başlayacakları çok belli değil mi?

Peki, bu aşamayı geçtikten sonra belirleyecekleri ‘strateji’ ne kadar etkili olur ki!

Kendi içinde uzlaşamayanlar kime ne güven verebilirler ki!..

Doğru, buraya kadar okuyanları duyar gibiyim...

"Bunlardan bir şey çıkmaz" dediklerini hissediyorum...

Ama işte bunların yaptıkları, siyasete kattıkları pespayelik nihayetinde tüm toplumu etkiliyor. AKP tekrar iktidar olmuş ve lideri de ‘tek adamlığı’ adım adım yaşama geçiriyor ise en büyük desteği siyasetin bu pespayeliğinden aldığını unutmamak gerekir.

İşler bu noktaya geldi ama hiç mi dürüst muhalefet yok?

Elbet var.

Tüm zorluğuna rağmen Meclis’e girmeyi başarabilen, Türkiye’nin neredeyse her rengini, her cinsini, her inancını bir kez daha Meclis’e taşıyabilen HDP ile Meclis’teki değir partileri aynı kefeye koymak elbet mümkün değil.

Ne yazık ki HDP bu başarısına rağmen Meclis’i etkileyecek, toplumun tüm muhalif kesimlerini ikna edebilecek güce ve olanağa sahip değil. Toplumun muhalif potansiyeli var. Ancak bu potansiyelin harekete geçmesi için siyaset ile pespayelik arasında gidip gelen Meclis’teki diğer partilere, özellikle de CHP’ye ihtiyaç var.

Bu ihtiyaç 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında da kendini göstermişti. HDP’nin de içinde yer aldığı ‘Barış Bloku’na CHP kurum olarak katılmasa da milletvekilleri düzeyinde katılmıştı. Bu birliktelik ilk ortak mitinge kadar sürdü. Bakırköy Halk Pazarı’ndaki mitingde Demirtaş’ın konuşmasını gerekçe eden CHP’liler konuşma yapmadan alanı terk ettiler. ‘Buraya HDP damgasını vurdu’ diyerek ‘Barış Bloku’ defterini kapattılar.

Sonra yaşananları hep birlikte gördük.

Şimdi bunu bile yapmıyorlar. Birbirlerine girmişler, AKP’nin ekmeğine yağ sürmeye devam ediyorlar.

Kıssadan hisse, sonuç şu: Muhalefet AKP’nin Türkiye’yi götürdüğü noktadan memnun değil ise öncelikle benimseyeceği ‘HDP’nin de içinde yer aldığı en geniş Demokrasi Bloku’nu nasıl oluştururuz’ olmalıdır. Burada yer alanların kriteri ‘demokrasi’ olacak ise sorun yok, isteyen bu oluşumda yer alabilir.

Yapmazlar mı? Erdoğan HDP’yi itebileceği en son noktaya itmiş zaten. Diğerleri HDP konusunda şimdiye kadar yaptıkları gibi davranır, Erdoğan’a destek vermeye devam ederler ise bilmeliler ki artık itilecek, ötekileştirilecek bir HDP kalmadı. Erdoğan bundan sonra sadece onları itecek.

AKP medyası pespaye yaklaşımlarıyla CHP’nin içine oynamaya başlayarak bu stratejiyi yaşama geçirmeye başladı zaten.

Muhalefet, muhalefet gibi olmazsa devamı da gelir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi