'Ezan düşmanları' yalanı: Türkiye kaybediyor

Amaç, bundan sonra kadın yürüyüşünü yaptırmamaksa başarılı olamayacaklar. Amaç, kadınların özgürlük talebiyle dini hassasiyetleri karşı karşıya getirmekse, yine başarılı olamayacaklar.

Dünya Kadınlar Günü’nde yürüyüşü engellenen binlerce kadının ezan sesini ıslıkladığı yalanını ortaya atan Türkiye gazetesi yazarı, dün sosyal medyada özür diledi. Yazısı aynen kaldı!

Ama iş işten geçmişti...

Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adana’daki mitinginde, ‘güya’ Kadınlar Günü’nde "HDP ve CHP öncülüğünde" bir araya gelenlerin, ezan sırasında ıslık ve sloganlarla terbiyesizlik ettiğini iddia etti.

Devamı da geldi: "Bayrağa ve ezana saygısızlık yaparak istiklal ve istikbalimize saldırdılar."

Aynı akşam, bir grup tekbirlerle Tarlabaşı ve İstiklal’de yürüyüşe geçti, HDP il binasına saldırmaya kalktı -HDP ne alakaysa? Kadınlara acımasızca saldıran polis, dinci gruplara karşı pek müşfikti. Kimse itilip kakılmadı, engellenmedi... 

Ertesi gün propaganda medyasının manşetleri o yalanın üzerine kuruluydu:

- Ezanı ıslıklayan düşmanı alkışlar (Güneş)

- Ezan ve bayrak düşmanları (Star)

- Ezan düşmanlarıyla ücadele namus borcumuz (Akit)

- Ezanı ıslıklama ittifakı (Akşam)

YÜRÜYÜŞ NEDEN HER YIL KALABALIKLAŞIYOR?

İki ihtimal var: Ya Erdoğan, medyasına fazla güveniyor ve oradan gelen çok tehlikeli bir iddiayı sorgulamadan sahipleniyor...

Ya da bu iddianın doğru olmadığını bildiği halde, klasik "CHP+HDP=Şer ittifakı" formülüne uydurmak için uyguluyor.

Hangisi daha üzücü, bilmiyorum... Bildiğim, Erdoğan ve çevresindeki akıl verenlerin, kadın hareketinden fevkalade rahatsız olduğu.

Malum, Cumhurbaşkanı kadınların erkeklerle eşit olmadığını her fırsatta dillendiriyor. AKP+MHP ittifakı, kadın haklarını tırpanlamak için hem ulusal ve uluslararası tahahhütlere uymuyor, hem kanunlarda türlü değişiklik yapmaya kalkıyor.

Erken yaşta zorla evliliklerin ve gebeliklerin yaygınlaşması, tecavüzcüyle evlendirme ‘af’fı, toplumsal cinsiyet sözüne dahi tahammül edilememesi, seçim sonrasını bekleyen ‘süresiz nafaka’nın kaldırılma planı...

Şiddete uğrayan kadınlar için sağlıklı mekanizmaların çalıştırılmaması da kadın düşmanı politikalarının sonucu.

Türkiye’deki 8 Mart’lar işte bu nedenlerle giderek kalabalıklaşıyor. Kadınlar tam da bu politikalara karşı senede bir gün, parti, ırk, sınıf, inanç farklılıkları gözetmeden bir araya gelip "feminist gece yürüyüşü" yapıyor.

LAİKLE MUHAFAZAKÂRI DÜŞMAN ETMEK

8 Mart yürüyüşü, 17 yıldır, OHAL dönemi dahil, kesintisiz düzenleniyor.

Asıl soru, neden şimdi böylesine yoğun bir ‘güvenlik’ barikatı ve saldırı emrinin verildiği.

İktidar, kadınların seslerini yükseltmesinden, haklarını talep etmesinden, hele ki akşam akşam (!) şarkılarla sloganlarla boy göstermesinden hep rahatsızdı.

O kalabalık ve gürültüde ezan sesini ben duymadım, kimse duymadı. Kaldı ki kadınların ezan sesiyle neden derdi olsun? Yıllardır aynı saatlerde 8 Mart’ta yürüyorlar.

Tek istedikleri, erkeklerin yürüyüşe karışmaması. Mütedeyyin olsun olmasın, kadın olmakta birleşiyorlar. Dinle, partiyle işleri yok. Onları örgütleyen parti temsilcileri değil. Hiçbir parti böylesine karma bir grubu toplayamaz! Kadın örgütlerinin gücüdür bu.

İktidar partisi, herkesi kendi gibi biliyor veya böylesi işine geliyor. Ancak kendi çağrısı, emri veya programı dahilinde kalabalıkların toplanacağını zannediyor.

Ayrıca toplumun muhafazakâr ve laik-demokrat kesimlerinin birbirine düşman olduğunu varsayıyor.

Amaç, bundan sonra kadın yürüyüşünü yaptırmamak, kadınların sesini kısmaksa başarılı olamayacaklar. Amaç, kadınların özgürlük talebiyle dini hassasiyetleri karşı karşıya getirmekse, yine başarılı olamayacaklar.

Ezan, bayrak üzerinden üretilen yalanların kimseye faydası yok. Aksine, düşmanlaştırma, kutuplaştırma politikası Türkiye’ye çok şey kaybettiriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehveş Evin Arşivi