Nice yıllara İHD

Kürt siyaseti içinde, İHD'de çalışma bir baz oldu daha sonraları. İHD kökenli birçok belediye başkanı, milletvekili de çıktı. Hatta parti lideri… Hatta cumhurbaşkanlığı adayı…

Emil Galip Sandalcı, Türkiye’de idam cezasına karşı ilk imza kampanyasını başlatanlardandır. Deniz Gezmiş’in idamına karşı kampanyanın bedeli "uçak kaçırtma" iddiası ile tutuklanma ve işkence olacaktı. Ondan sonra Emil Abi kendini insanlık onurunu savunma kavgasına adadı. İşkencede sakat bırakılan bir genci evlat edinecekti.http://yeniyasamgazetesi.com/wp-content/uploads/2019/01/10rag%C4%B1p.png

12 Eylül döneminde de, işkence karşıtı bir yazısından dolayı, "hedef göstererek cinayete yol açmak" suçlamasıyla göz altına alınacaktı. Yazısında, İÜ İktisat Fakültesi'nin parlak öğrencisi Osman Nuri Önsoy’un ölümünü ele almıştı.

Arkasından "işkence yok" raporu veren askerî doktor öldürülmez mi? İnsanlığa karşı işlenen suçların cezasız kalmasının, herkesin adaleti yerine getirme hakkını kendinde görmesine yol açtığını Jenosid kavramının babası Lemkin söylememiş miydi? 1921 Berlin Talat Paşa Cinayeti davasını genç bir hukuk öğrencisi olarak izlerken.

Ancak daha önce Demokrat gazetesi yöneticileri olarak sıkıyönetim komutanı General Ürüğ’u ziyaret ederek işkence olaylarını aktarmalarının de etkisi ile serbest bırakılacaktı.

Zaten sıkıyönetim de 1. Şube elemanları hakkında dava açılmasına karar verecekti. Demokrat gazetesi yönetici olarak gözaltına alındığımızda 1. Şube komiseri bana "işkence haberleri ile kendilerini hedef gösterdiğimizi" söyleyecekti.

Emil abinin 12 Eylül döneminde devam eden bir başka davası da Yazarlar Sendikası davası olacaktı, yönetiminde yeraldığı için. Bu dava da 1985 yılında beraat ile son buldu ve cunta tarafından kapatılan

TYS yine Aziz Nesin başkanlığında 1987 yılında yeniden kuruldu.

Ama Emil Galip bu kez İHD İstanbul Şube Başkanı olarak yargılanmaya başlayacaktı.

12 Eylül’ün 90 gün gözaltılı en karanlık günlerinde, siyasal tutukluların durumu ile ilgilenmeye cesaret eden çok az sayıda insan vardı. Yabancı insan hakları savunucularını, tutsak aileleri ile, turistik mekânlarda, Sultanahmet, Ayasofya gibi yerlerde buluşturuyorduk. Emil Galip gibi cesur aydınlardan biri de Murat Belge idi.

Gerçi ikisi de daha 12 Mart döneminde cesaretlerini kanıtlamışlardı ve bu nedenle tezgâhtan geçmişlerdi. Kolay mı, Deniz’in idamına karşı imza toplamak, Mahir’i evinde misafir etmek!

Daha sonra bu ailelerle, aydınlar ve zor günlerin avukatları İHD kurucusu olacaktık.

İHD’nin kuruluş aşamasında toplantılarımızı Demokrat gazetesinin anonim şirketi olan Bassan’ın binasında yapacaktık. Gazete kapanmıştı ama misyonu devam ediyordu, Bassan kurucuları olarak, İHD’nin de kuruluşunda yer alacaktık.

Ankara’da 1981 Ocak'ında Arkadaş Dağıtımdan gözaltına alınan bir arkadaş Mamak Kadınlar bölümünden bir süre sonra serbest bırakılınca, Julius diye bir Alman arkadaş ile onun Dal Grubu, Mamak kafes ve yıkım, tecrit uygulamaları hakkında tanıklığını alıp (bu büyük cesareti tanığımız açısından) Tageszeitung’da Dal grubunun planı da dahil ilk ciddi bilgilendirmenin çıkmasını sağlamıştık.

Bir gün Emil abiyi ziyaret ettiğimde, Halkın Kurtuluşu dergisi yazı kurulunun tutuklandığı haberini alacaktık. Kızı Defne ve eşi Mustafa’nın da. Zor günlerdi. Emil abi, 12 Mart döneminde işkenceden sakat kalan bir gencin sorumluluğunu üstlenmiş, adeta evlat edinmişti.

İHD o kadar yoksuldu ki, İstanbul Şubesi'nin ofis tutacak parası olmadığı için yönetim kurulu toplantıları Emil abinin Teşvikiye’deki evinde yapılırdı. Resmî olarak da, Avukat Bekir Doğanay’ın bürosu ofis olarak gösterilmişti. İHD’nin ilk teksir makinasını (ki ülkeye sokmak yasaktı) 1984 yılında Irak Kürdistan’ında öldürülen gazeteci Lissy Schmidt getirmeyi başaracaktı.

***

1987 yazı olmalı, İHD’nin ilk mitingi. Katılanlardan biri de idam talebiyle yargılanan şair Nevzat Çelik, açlık grevi ve uluslararsı kampanyalar sonrası yeni bırakılmış. Güneş gözlüklü görüntüsü aklımdan çıkmıyor.

İlk kez bir mitingde slogan atılıyor 1980 Eylül’ünden bu yana. Birçok 90 gün gözaltı sürecinden geçmiş insan da var mitinge katılan. Uzun süren bir gecenin kabusundan uyanmak gibi bir şey.

İşkence, dayak, şiddet, infaz tamam da, bütün bunlar aile kurumu, kışla ve okulda da gelenek olmuş. Böylesi bir toplum yapısı…

1987 aynı zamanda aile içi şiddete, kadına karşı sesin ilk kez Yoğurtçu Parkı mitingi ile yükseldiği yıl.

Başı çekenlerden biri de İHD’nin ilk İstanbul yönetim kurulunda birlikte yer aldığımız Filiz Karakuş.

Filiz Karakuş ile, İHD yönetiminde, Emil abi dışında kimsenin ikinci kez görev almaması gerektiğini savunup, ikinci yıl aday olmuyoruz.

Bir yandan da İHD’de görev alanların siyasi partilerden aday olmaması gerektiğini savunuyoruz o zamanlar. İHD çalışmasının siyasi kariyer için zemin olmaması görüşündeyiz

Ve 1 Ağustos genelgesine karşı siyah giysili kadınlar eylemi, yine 1987 yılında.

Siyasi yapılarda da maço egemenliğe karşı başkaldırı başlamış.

Nereden nereye… Van Belediyesi çalışanların yarısının kadın olması kararını almış bu ay. Eş başkanlık sistemini bugün Kürt siyaseti dışında siyasetler de benimsemeye başlamış vaziyette.

Kürt siyaseti içinde, İHD'de çalışma bir baz oldu daha sonraları. İHD kökenli birçok belediye başkanı, milletvekili de çıktı. Hatta parti lideri… Hatta cumhurbaşkanlığı adayı…

İnsan hakları zemini olan kişilerin parlamentoya girmesi, hatta parti lideri olması, Türkiye siyasetinde düzeyin yükselmesine katkı da sundu.

Akın Birdal, Levent Tüzel, Osman Baydemir, Selahattin Demirtaş aklıma ilk gelen örnekler… Akın Birdal ve Levent Tüzel, Türkiye solunun partilerinde de liderlik konumuna geldiler. Bu Türkiye siyasetine belli bir düzey, insan hakları söylemi getirdi.

Akın Birdal suikast sonucu ölümden kıl payı döndü, 28 Şubat sivil/asker cuntasının zindanı ile tanıştı. 1998 Aralık'ında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin imzalandığı Paris/Trecadero’da toplandığımızda, o sırada hapiste olan Akın Birdal’ın resmi yer almaktaydı, mesajı okunurken.

Anadil hakkının ilk cesur insan hakları savunucusu Vedat Aydın, Diyarbakır’da İHD'yi kuran cesur öncülerdendi, kadrodandı. 1991'de öldürüldüğünde HEP başkanı idi. Onun cenazesinden dönüşte ise Adana İHD’nin kurucularından ve başkanı Elif Tuncer, Hasan Üzüm, Yusuf Üzüm, Cemal Ölçmez ile İmam Turan trafik kazasında  yaşamını yitirdi.

1993 Şubat’ında Almanya’da bir panelde Elazığ İHD Başkanı Metin Can ile konuşmacıydım. Kendisi yerine ölüm haberi geldi Dr. Hasan Kaya ile birlikte.

Kirli savaş döneminde Kürt illerinde gazeteci  ve insan hakları savunucusu olmanın ağır bedeli vardı.

En zorlu bölgelerde insan hakları ihlallerini raporlamanın bedeli… Örneğin Cizre’yi raporlamak. Bu işi yapan İHD yönetici Orhan Doğan, daha sonra HEP milletvekili olarak 1994 yılında yaka paça gözaltına alındı, hapis yattı. Kalp krizinden gitti ama bütün bu yaşadıklarının, tanık olduklarının hiç mi etkisi olmadı bunda?

Didar Şensoy da, hapishanelerdeki zulme karşı çıktıkları uzun yürüyüşte, polis saldırısı sırasında kalp krizinden gitmedi mi?

İHD eski Diyarbakır Şube Başkanı Mahmut Şakar da zindan ile buluştu, kirli savaş dönemi. Şimdi sürgünde.

Siirt İHD Başkanı Zübeyir Aydar gibi Osman Baydemir de sürgünde. Diyarbakır İHD Başkanı Muharrem Erbey’in 4,5 yılını çaldılar hapishanede, çakma KCK davalarıyla.

Diyarbakır Suriçi’nin yıkımını engellemeye çalışırken vurulan Tahir Elçi, İHD’nin verdiği son kurbanlardan biri oldu.

Bana Tatvan’ı gezdirme  sözü veren güzel insan Şevket Hepözdemir’in kaçırılıp öldürülme haberini alacaktım 1993 Kasım’ında.

Batman da en zor yerlerden biri olmuştur hep. Belediye başkanı yok hapsedilmeyen! İHD yöneticisi Sıddık Tan da 1992 yılında, Hizbullah eliyle katledildi.

https://productimages.hepsiburada.net/s/8/500/8797348495410.jpg

İHD Şanlıurfa Şubesi Yönetim Kurulu üyesi İdris Özçelik, Şanlıurfa Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Kemal Kılıç, İHD Van Şubesi üyesi Orhan Karaağar, İHD Erzincan Şubesi üyesi Cemal Akar, İHD Şanlıurfa Şubesi Kurucu üyesi Muhsin Melik… Hepsi kirli savaş döneminin kurbanı. İHD İzmir Şubesi'nden İkram Mihyas da 1994 yılında İzmir’de kaçırılıp işkenceyle öldürülecekti.

İHD Bingöl Başkanı Rıdvan Kızgın, 2008 yılında 2 buçuk yıllık mahkûmiyet ile hapsedildi. 2010 Temmuz'unda onu kanserden yitirdik, İHD’nin 25. yılının kutlanmasına birkaç gün kala, cezasını tamamlamadan. Kızı Rojda onun mesajını okudu: "Bu kadar mücadele eden ve bu kadar bedel ödeyen bir kurumun bugünlere gelmesi çok anlamlıdır. Her ne kadar mücadelede ödenen bedeller ağır olsa da yaşam ve özgürlük, uğruna ölünecek kadar güzeldir."

İHD yöneticileri için açılan davalar binlerce. İHD Genel Başkan yardımcısı Eren Keskin zindana girmek için gün saymakta.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi