'Yıkılmak istemeyen okul' 20 Temmuz'da boşaltılıyor

'Yıkılmak istemeyen okul' 20 Temmuz'da boşaltılıyor
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Nişantaşı kampüsü tarih oluyor. Kentin farklı noktalarındaki kampüsler de sırasını bekliyor.

Fatma YÖRÜR


ARTI GERÇEK - Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin de içinde olduğu Nişantaşı Kampüsü satılmıştı. Satışın ardından yıkım için Türkiye’nin en önemli gazeteci, sinemacı ve reklamcılarını yetiştiren Akademi boşaltılıyor. Kampüs 20 Temmuz’da tamamen boşaltılacak ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin sürgün hayatı Bahçelievler’de bulunan kampüste devam edecek.

Marmara İletişim'in hikayesini fakülte dekanı Cengiz Anık, Gazeteci İsmail Saymaz ve Ünsal Oskay'ın oğlu Gazeteci Çınar Oskay Artı Gerçek'e anlattı.

ŞEHİR ÜNİVERSİTESİNDEN KAMPÜS ÜNİVERSİTESİNE DÖNÜŞÜM

Marmara Üniversitesi’nin bu kaderi yaşayan tek fakültesi İletişim değil. Marmara Üniversitesi İstanbul’un Anadolu ve Avrupa yakasına dağılmış 14 kampüsle köklü bir şehir üniversitesi olarak faaliyet gösteriyordu. Şehrin merkezi noktalarında toplam 2 bin 457 dönüm araziye sahip olan Marmara Üniversitesi, şehir üniversitesi kimliğini kaybedip kampüs üniversitesine dönüştürülüyor.

Toplam 617 bin 782 m² olan yerleşkeler içinde 62 Dönüm olan tarihi Haydarpaşa kampüsü, 25 dönüm olan Nişantaşı, 4 dönüm Bahçelievler kampüsünü teker teker kaybetti. Kaybetmeye devam ediyor.

Eski Kenan Evren Kışlası olan Maltepe’deki 181 bin 754 m² Başıbüyük arazisi, üniversiteden alınan ve alınmaya devam eden toplam 617 bin 420 m² arazi karşılığı Marmara’ya verildi.

Bu arazilerden en değerli olan Nişantaşı’ndaki kampüs önce TOKİ’nin iştiraki olan Emlak Konut’a 455 milyon liraya satıldı. Emlak Konut araziyi 1 milyar 763 bin TL’den satarken, bu dilimden 705 milyon 500 bin TL aldı. Aradaki rakamlar dikkat çekici.

Bu mekânsal dönüşümde rakamlar aynı zamanda kamu ve bütçedeki bu dilimlerin, eğitim ve bilimden alınıp inşaat sektörüne verilmiş olduğunu da gösteriyor.

YENİ ADRES BİR YILLIĞINA BAHÇELİEVLER

DEKAN: "SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ BİZE BÜYÜK BİR ARSA BAHŞETTİ"

Marmara İletişim Fakültesi uzun süren belirsizlik sonrası taşınıyor. Nişantaşı’ndan başlayacak yolculuk Bahçelievler’de devam edecek, nerede sona ereceği ise belli değil. Taşınma aylardır gündemdeyken uzun süren belirsizliği Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Cengiz Anık’a sorduk.

Anık: "Sayın Cumhurbaşkanımız bize çok büyük bir arsa bahşetti. Maltepe'de bulunan bu araziye taşınacaktık esasında. Ancak burası henüz tamamlanmadı. Bir süre önce Nişantaşı TOKİ’ye devredildikten sonra TOKİ, ülkenin çıkarları doğrultusunda burayı değerlendirdi. Satışına yani kullanım ve değerlendirmeye açtıktan sonra buradan taşınmamamız gündeme geldi. Tabi bizim gönlümüzden geçen muhteşem bir bina ile Maltepe’deki yere taşınmaktı. Ancak oradaki durum belli oluncaya kadar TOKİ’nin izniyle Bahçelievler’de kalacağız."

TOKİ yetkililerine teşekkür ve minnetlerini sunan Dekan Anık, Bahçelievler’deki arazinin de TOKİ’de olduğunu hatırlatıyor. Daha önce İşletme Fakültesi’nin olduğu 4 dönüm arazi de TOKİ’ye devredildiği için İşletme fakültesi buradan Göztepe’ye taşınmıştı. Nişantaşı’ndaki 25 dönüm arazisini kaybeden İletişim Fakültesi ortada kalınca TOKİ ile bir yıllık anlaşma yapıldı. Marmara iletişim Bahçelievler’deki kampüste kaç yıl kalabilecek, belli değil.

İstanbul gibi ulaşımın hayli meşakkatli olduğu bir kentte öğrenciler bu mobil süreçte nereden ev tutacak belirsizliklerle dolu.

ÇINAR OSKAY: NE AKADEMİYİ NE MEDYAYI KORUYABİLDİK

Kent ve bellek açısından da taşınmalar büyük boşluk yaratıyor. Marmara İletişim’in efsane Dekanı Ünsal Oskay, yıkılacak olan bu okulda öğrencilere yıllarca "Yıkanmak İstemeyen Çocuklar"ın hikayesini anlattı.

"Alman Kaiser’i geziye çıkmadan önce herkesi yıkanmış paklanmış görsün diye nazırları, gözcüleri, teşrifatçıları Almanya'nın dört yanına haber saldığında, Kaiser'in buyruklarına göre düzenlenmiş uydurma bir hayatı yaşamaktansa kendi oyunlarını sürdürmek isteyen çocuklar direnir, yıkanmak istemezlermiş."

İnsanın dış gerçekliği algılayamamasının bireysel bir yetersizlik değil, toplumsal bir sorun olduğunu ortaya koyan bu hikayeyle Ünsal Oskay insanın özgürleşim sorununu anlatırken, onun bugünkü öğrencileri yıkılacak duvarlara "YIKILMAK İSTEMEYEN OKULLAR OLALIM" diye yazdı.  

Ünsal Oskay’ın bugün gazetecilik yapmakta direnen oğlu Çınar Oskay’a göre durum distopik:

"Babamın döneminde de fakülte satışı gündeme gelirdi. Hatırlıyorum babam dertli dertli anlatırdı ‘Satılacak! Engel olamayacağız galiba' diye. Bir şekilde engel olunmuş demek ki o zaman. O satılmaya karşı öğrencilerle birlikte kampüste oturma eylemlerine katıldı. Her zaman birileri göz koymuş demek ki ama bunu tam olarak başaramamışlar. Artık başaracakları bir ortam ve ülke var."

"Marmara Üniversitesi çok uzun süredir burada, bir şehir üniversitesi… Oradan mezun onlarca insan var. Türkiye’de karşılaşacağınız gazeteci, televizyoncu, sinemacı çoğu Marmara İletişim’de okumuşlar. Ama belli ki burada artık bu neo liberal gelişmenin sürekli kent içi mekanlarını ele geçirerek kar getirecek şekilde ilerlemesi sonucu, öğrenciler oradan oraya atılabiliyor. Sebebi de burada rezidans kurmak! TOKİ ile anlaşma yapıp, korkunç bir şey, üzerine yorum yapmak bunu normal bizim bildiğimiz dünyanın ölçüleriyle eleştirmek abes, distopik bir ülkenin içinde yaşıyoruz. Biz de bunu bir şey yapamıyoruz."

"Şu anda dua ediyorum. Kent belleğini şu an yaşanan barbarların saldırısından bir şekilde kurtaralım hayatta kalsın diye. Oradaki insanlar duvara "YIKILMAK İSTEMEYEN OKULLAR OLALIM" yazmış, muhteşem bir şey. Bu bitmez, bu insanoğlunun bir mücadelesi."

SAYMAZ "EĞİTİMİN DEĞİL ARAZİNİN DEĞERİ NEDENİYLE SATILDI"

90’lar ve ardından gelen satış söylentilerinde tüm fakülte ve mezunlar tek vücut tepki gösterirken bugünse kampüsler sessiz sedasız el değiştiriyor. Ne hocaları ne mezunları bu duruma tepki gösterebiliyor.

Marmara İletişim mezunu gazeteci İsmail Saymaz: "Orası arazisinin değerli oluşu itibarıyla, eğitimin değil!! Arazisinin değerli olması itibarıyla elden çıktı. Öğrencilere de önce Bahçelievler sonra Göztepe sonra belki Maltepe’de bir sürgün hayatı reva görüldü. Ben girdikten bir sene sonra yani 2000 yılında taşınma yine gündemdeydi. Bu nedenle okulda eylemler oluyordu. Ben hayatımda ilk kez bu eylemlere katıldım. Okul yönetimi de yanındaydı o zaman ki rahmetli Ünsal Hoca da onlarla birlikteydi. Ancak 17 yıldır burası hep gündeme geldi. O zaman biz Marmara iletişim mezunu ana akım medyada çalışan gazeteciler olarak yoğun bir haber akışı yapıp bunu durdurduk. Şimdi artık gücümüz yetmiyor tabi."

Saymaz sözlerini şöyle bitirdi:

"Ben esasen ülkenin bu ne var ne yok elde satılarak açıkları kapatma politikasının hakim olduğu dönemde Marmara İletişim Fakültesi’nin avuç kadar ama üzerine AVM altına otopark kurulma projesinin olacağını zaten tahmin etmiyordum… Biz onu öteleyebileceğimiz kadar öteledik ama bu kadarına gücümüz yetti."

 

 

 

Öne Çıkanlar