Akın Birdal: Bugün geldiğimiz nokta dünden iyi değil

Akın Birdal: Bugün geldiğimiz nokta dünden iyi değil
İHD’nin eski genel başkanlarından Akın Birdal bugün 32. yaşına yine OHAL altında girecek olan İHD’yi ve 32 yıllık mücadelesini anlattı.

Rıfat DOĞAN


ARTI GERÇEK- İnsan Hakları Derneği, 12 Eylül 1980 darbesinden altı yıl sonra, hak ihlallerine karşı mücadele etmek amacıyla 32 yıl önce bugün 17 Temmuz 1986 yılında kuruldu.

İHD’nin 32’inci yılı nedeniyle Artı Gerçek’e konuşan İHD’nin eski genel başkanlarından Akın Birdal, gelinen nokta için "Bugün geldiğimiz nokta dünden iyi değil ve bizim 32 yıllık süreç içinde edindiğimiz bütün kazanımlar tamamen ortadan kaldırıldı" yorumunda bulunarak, hak ihlallerine karşı herkesin hak savunucusu olması gerektiğini belirtti. 

OHAL’i yaşayan bir ülkede İHD’ye duyulan ihtiyaç giderek artıyor. 12 Eylül’den sonra yükselişe geçen faşizmin saldırısına maruz kalan insan haklarını korumayı ve geliştirmeyi hedefleyen İHD, 17 Temmuz 1986 tarihinde, aralarında tutuklu-hükümlü yakınları, yazar-gazeteci, hekim, hukukçu, mimar- mühendis ve akademisyenlerin yer aldığı çeşitli meslek gruplarına mensup 98 insan hakları savunucusu tarafından kurulmuştu.

HEP MÜCADELE ETTİ

Kurulduğu günden bugüne düşünce özgürlüğü, basın ve ifade özgürlüğü, yaşam hakkı konularında çalışma yürüten İHD, insan hakları konusunda çok sayıda panel, sempozyum ve basın açıklaması düzenledi. İHD, ayrıca "Savaşa hayır", "Genel af", "Düşünceye özgürlük" ve "Barış" kampanyaları düzenlendi. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL’in kaldırılması için ‘OHAL kaldırılsın’ kampanyası başlatarak bu konuda imza topladı. 

CUMARTESİ ANNELERİNİN EN BÜYÜK MÜCADELE ARKADAŞI 

İHD yöneticileri kayıp çocukları için 27 Mayıs 1995 yılında oturma eylemi başlatan ve o günden bugüne her cumartesi Taksim Galatasaray Meydanı’nda eylemlerini devam ettiren Cumartesi Anneleri’ni hiç yalnız bırakmadı, hep onların yanında oldu. 

Faili meçhul cinayetlerin açığa çıkarılmasında ailelerin avukatlığını üstlenen dernek, bu konuda uluslararası hukukun işletilmesi ve denetim mekanizmalarının devreye girmesi için büyük çaba harcadı.   

Yürüttüğü mücadeleyle önemli kazanımlar elde eden İHD’nin çok sayıda yöneticisi bu süre zarfında katledildi. 1998 yılında Ankara Genel Merkez Bürosu’nda kurşunların hedefi olan dönemin İHD Genel Başkanı Akın Birdal, saldırıdan ağır yaralı olarak kurtulmuştu. 

"HAK VE ÖZGÜRLÜKLERLE DOLU BİR ÜLKE"

Bugün 32. yaşına yine OHAL altında girecek. İHD’nin eski genel başkanlarından Akın Birdal Artı Gerçek’e İHD’yi ve 32 yıllık mücadelesini anlattı. 

Konuşmasına "Derneğimiz, 1980 sonrası alt üst edilen hak ve özgürlüklerin yeniden korunması, savunulması ve geliştirilmesi amacıyla 98 kişinin bir araya gelmesiyle kurulmuştu" sözleriyle başlayan Birdal, derneğin herkesle özdeş olduğunu, kimsenin siyasi kimliğine cinsiyetine ve etnik kimliğine bakmadan hak ve özgürlüklerden yararlanabileceği bir Türkiye hayaliyle yola çıktığını söyledi.

‘BUGÜN DÜNDEN DAHA DA GERİDEYİZ’ 

O süreçte kurucu üyelerinden 37 kişiyi yitirdiklerini bunlardan 20’yi aşkının katledildiğini hatırlatan Birdal, 32 yıl sonra gelinen noktayı "Bugün geldiğimiz nokta dünden iyi değil ve bizim 32 yıllık süreç içinde edindiğimiz bütün kazanımlar tamamen ortadan kaldırıldı" sözleriyle yorumlayarak şöyle devam etti:

"Türkiye’deki insan hakları yıkımı dünya ile doğrudan ilişkili çünkü Avrupa’da ve dünyada insan haklarının korunması ve savunulması bir uluslararası hukuka ve bir denetim mekanizmasına bağlanmıştı. Şimdi dünyada ne insan hakları hukuku kaldı ne de uluslararası denetim mekanizma araçları işlevlerini yerine getiriyor. Bugün başta AB olmak üzere AGİT, BM egemen devletlerin hakimiyeti altına girdi. Bir takım uluslararası sözleşmeler vardı ancak şimdi bu sözleşmelere saydığımız ülkelerin kendileri de uymuyor. Uymamaları halinde bile bir yaptırım olmuyor."

HERKES HAK SAVUNUCUSU OLMALI

"Otuz iki yıl geçti. Büyük yıkımlar oldu. Biz 17 Temmuz’u kutlamayacağız, unutmamak ve unutturmamak doğrultusunda bellek yenilemesi yapacağız" diyen Birdal "İnsan hakları demokrasiyle, barışla ve adaletle doğrudan ilişkili. Demokrasiden uzaklaşılması demek insan haklarından ve hukuktan uzaklaşmak demektir. Savaş, şiddet ve çatışma hali otoriter ve totaliter rejimlere insan hakları ihlalleri noktasında daha rahat bir zemin hazırlıyor" ifadelerini kullandı. 

"Şimdi ne yapmalı?" sorusunu soran Birdal, o soruya şöyle yanıt verdi: 

"Kuvvetler ayrımının askıya alındığı bir ülkede herkes insan hakları savunucusu olmalı. Bugün sadece dernekler insan hakları savunucusu olmamalı herkes birer hak savunucusu olmalı ve hem kendi hak ve özgürlükleri için hem de ülkedeki bütün yurttaşların haklarını korumalı ve savunmalı." 

Öne Çıkanlar