Lokomotiv lokum gibi geldi

Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nde Alanyaspor'la oynar gibiydi. Maçı yorumlayan diğer meslektaşlar ne yazacak elbette bilmiyorum ama ben doksan dakika boyunca Donk'a takılıp kaldım.

Bir soru yönelteyim, siz düşünedurun; cevabını yazının sonunda vereceğim: Herhangi bir maçı kazanmayı en çok kim ister?..

Gelelim dünkü maça...

İlk korner 9'uncu dakikada geldi. Top cezaalanında şöyle iki tur attıktan sonra en doğru adamla buluştu. Rodrigues'in, topu 18 yakınlarında yakalayıp soluyla karşısındakini ekarte ettikten sonra kaleye bakıp soluyla patlattığı her maçta, seyirci golü kutlamaya hazırlanıyor ya. İşte yine öyle oldu...

Bu golle bacasından kara dumanlar yükselen Lokomotiv, ilkyarının geride kalan 36 dakikasında, bizim kuşağın çocukluk yıllarından kalma kömürlü kara tren çekicisi görüntüsü verdi.

İkinci yarıda Moskova takımı canlanır gibi olduysa da öyle aman aman bir tehlike yaratamadı. Ve 67'nci dakikada Eren'den ikinci gol gelince, o saman alevine benzer ataklara da kalkamaz oldular... Maç biterken oyuna giren Selçuk'un 90+'daki golü de, mönünün ejder meyvesiydi... 

Tanımayanlar için rakibi kestirmeden tarif etmek gerekirse, "Alanyaspor gibi" demek, sanırım yeterlidir.

İzninizle geceden birkaç not verip, sorunun cevabıyla noktalayalım.

Saatli bomba Serdar'a neyse ki pek iş düşmedi.

Belhanda'nın ne işe yaradığı yine anlaşılmadı.

Kaleci Guilherme farkı önledi.

Sakin güç Linnes 25'inci dakikada faul yapılacağını bile bile kafasıyla öyle bir dalış yaptı ki, herkesin yüreği ağzına geldi. Floransalı hakem, Linnes'e büyük tehlike yaşatan Lokomotivli'yi atsa, kimsenin gıkı çıkmazdı ama sarıyı yeterli gördü...

Gelelim şahsen dikkatimi en fazla çeken noktaya: 

Maç boyunca düşünüp durdum, "Bu Donk ne gibi bir ruh hâli yaşıyor" diye. Öyle ya. Fizik desen on numara beş yıldız. Kimya ondan da âlâ. Yetenek bomba. Peki bu çocuk neden çekiniyor? Neden dünyanın en çok konuşulan on futbolcusundan biri olma şansını kullanmaktan ısrarla kaçınıyor? 

Bilen varsa bana da söylesin lütfen...

Eveeet, buldunuz mu tepedeki sorunun cevabını.

Bulamayanlar için hemen söyleyeyim: Bir maçı kazanmayı, en çok o maçta mücadele eden futbolcular ister.

Neden sordum biliyor musunuz? Cimbom elbette nefesi yettiği yere kadar gidecek. Takıldığı yerde darılmaca yok. Çünkü hiçbirimiz kazanmayı onlar kadar isteyemeyiz. 

Ayrıca her galibiyet, kulübün boyunu bosunu fersah fersah aşan borç yaresine bir sıkımlık bepanthol etkisi yapacağından, sorumuzun cevabı olarak, futbolculara, kulüp yönetimini de eklemeliyiz.

Sözün özü: Karşımıza bu takım sadece bir kez daha çıkacak; binaenaleyh onu da belirtmiş olayım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi