Ahval, Türkiye'nin 'hallerini' anlatmakta kararlı

Ahval, Türkiye'nin 'hallerini' anlatmakta kararlı
Türkiye'nin iyice daralan bağımsız habercilik alanına yeni bir site daha katılıyor. Yaklaşık beş aylık bir hazırlık sürecinin ürünü olan Ahval, bu geceyarısından itibaren yayında.

ARTI GERÇEK - Bir kapsamlı haber analiz, araştırma-haber ve çoğulcu yorum sitesi olarak tasarlanan Ahval, aynı anda üç dilde birden yayın yapacak: Türkçe, İngilizce ve Arapça. Sitede bu dillerde özgün haberlerin yanı sıra, özel seçilmiş farklı kaynaklardan haberler ve uzmanların görüşleri de gün gün yayınlanacak.

Ahval sitesi neden kuruldu? Nasıl bir habercilik anlayışıyla yayın yapacak? Varsa hangi boşlukları dolduracak? Ahval'in Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Baydar, Artı Gerçek'in sorularını yanıtladı:

Yavuz Bey, Ahval bu gece yayına giriyor. Nasıl doğdu bu haber sitesi projesi? Gerekli miydi? Hedefiniz nedir?

Türkiye gibi her her gün yüzlerce hikaye üreten bir ülkede her habercilik girişimi makbuldür. Tabii korkusuz, özgür ve bağımsız oldukları sürece. Evet, tabii ki gerekliydi. Ahval, Arapça kökenli, 'haller'i, 'durumlar'ı ifade eden bir sözcük. Hepimiz onu Nutuk'tan hatırlıyoruz, 'ahval ve şerait' kavramları ezberlerimizdedir.

Proje beklenmedik bir şekilde doğdu. Ben darbenin hemen ardından, biz gazetecilerin başına daha da beter bir çorap örüleceğine dair güçlü sezgim nedeniyle Türkiye'den ayrılmıştım. Ayrılırken kızgın ve kırgındım; istisnasız herkesin ve her kesimin demokratikleşmeyi kendi çapında sabote ettiğini düşünüyordum. Hala da aynı hissiyat içindeydim. Amacım değişmedi, dışarda da Temmuz ortasından itibaren ülkenin hikayesini anlatmaya devam ettim, saygın Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung'da bir yıldan uzun süre haftalık yazılar yazdım, Guardian'da ve Arab Weekly'de de.

Aradan zaman geçtikçe gazetecilikten bezdiğimi hissetmeye tam başlamıştım ki, Londra'da çok uzun süredir sadece medya işinde olan bir Arap kökenli sermaye grubu benimle temasa geçti. Profesyonel olarak doğru düşündüklerini anladım: Türkiye gibi muazzam bir ülkenin ve hareketli toplumun hikayesinin yeterince anlatılmadığını, bir boşluk olduğunu düşünüyorlardı. Irak ve Suriye ardından, Türkiye'deki krizle ortaya çok büyük bir kara deliğin çıktığı ve bunun sağlıklı analiz edilmesi ve hem Türkiye'de çürük bir medyaya, yozlaşmış bir kesim gazete yöneticisine maruz bırakılmış halka hem de uluslararası camiaya izah edilmesini hayati görüyorlardı.

Çoğulcu, seküler ve paylaşımcı, insan haklarını esas alan bir habercilik merceğine sahipler ve temel mesleki standartlarda anlaştık. Önce İngilizce yayın yapalım derken iş büyüdü ve 'tabii Türkçe de şart', ardından 'Arap alemine Türkiye'yi her boyutuyla anlatmak lazım, iyisi mi üç dilde yapalım' noktasına evrildi proje.

Dört aya yakın süredir uğraşıyoruz. Sadece bağımsız habercilik ve rasyonel yorumculuk yapacağız. Ahval, içinden çıkılmaz hale gelmiş gibi görünen Türkiye'nin 'hallerini' anlamak ve anlatmakta kararlı. Umarım mahçup olmayız.

Nasıl anlatacaksınız Türkiye'yi?

İktidarlar ve çürümüş medya patronları elele vererek medyayı çökertti. Bugün kendisine merkez diyen medyada üst pozisyonda olmak için iktidar yardakçısı olmak, iktidar yalanlarına gönüllü alet olmak' gibi 'meziyetler' gerekiyor. Epeydir böyleydi de şimdi oyun artık açık oynanıyor. Bu pislik içinde olan tabii ki gözüpk araştırmacı haberciliğe, bir olguyu alıp onu iyi işleyen muhabirlere oldu. Hepsi ya kapının önüne kondu, ya gazeteleri kapatıldı ya da hapsi boyladılar.

Gazetecilik dediğimiz şey aslında basittir. Gazeteci, veya haberci, editör, kamuya karşı, iktidar yapılarını sorgulayarak haberleştirme ve eleştirme yükümlülüğüne sahiptir. İktidar yapıları derken sadece akla ilk gelenleri değil, her türlü iktidar yapısını kastediyorum.

Gazetecilik ayrıca sosyal, kültürel ve bilimsel olguları anlatma işidir. Üçüncüsü, gazeteci kamusal tartışma dediğimiz demokrasinin vazgeçilmezi için varını yoğunu ortaya koymak zorundadır. Tabii mesleğinin onuruna inanıyorsa, ona baş koymuşsa.

Ahval ekibi olarak biz çevremizde bağımsız, korkusuz ve özgür meslektaşlarımızı toplayıp onların iyi çalışılmış haberlerini sunmaya kararlıyız. Her emeğin karşılığını vereceğiz, bütçemiz iyi gazetecilik için yeterince güçlü. Haber isteyeceğiz ve bize gelen haber önerilerini değerlendirip halka ve dünyaya Türkiye'nin hikayelerini anlatacağız. Halkı ve seçmeni ilgilendiren, sessizin sesini duyuramadığı her alan, başta ekonomi, bizim radar ekranımızda bundan böyle. Asıl gündemi ele alacağız. Dar siyasetin vıdı vıdılarıyla, kendisini evrenin merkezi gören çürük merkez medya köşe yazarının ego hıçkırıklarıyla, sözde polemiklerle hiç işimiz yok bizim. Bir yandan analitik haberciliğe ağırlık verirken, diğer yandan da Türkiye'nin imha edilmiş olan kamusal özgür tartışma alanını açmaya çalışacağız kendi çapımız ve imkanlarımız dahilinde.

Ekibiniz?

Küçük çekirdek bir editör ekibiyle yürüyeceğiz. Ahval İngilizce'de değerli meslektaşım İlhan Tanır, Ahval Türkiye'de de kıdemli editor arkadaşım Ergun Babahan içeriği yönetecek. Etrafımızda genç kuşak cevval bir ekip var ve tabii işini iyi yapan, mesleğin onur kavgasını veren katkıcı arkadaşlarımız.

Köşe yazarlarınız kimler?

Sabit köşe yazarımız olmayacak. Bu geleneği kırmak niyetindeyiz demem iddialı olur, ama biz bu geleneğin içinde olmayacağız. Bizim tercihimiz, gündem ve haber içerikleri neyin yorumunu ve analizini gerektiriyorsa, onun uzmanı olduğunu bildiğimiz uzman kişilere bunları yazdırmak. Bu bakımdan çok geniş ve saygın bir analist-yorumcu spektrumuna sahip olacağız. Siyasetçilere, özellikle de bugün sesini duyuramayan her kesimden muhalefete de yorum köşelerimiz açık. Bizimle temasa geçmeleri yeterli. Ahval, bağımsız haberin ve özgür yorumun buluşma noktası olacak. Bu biraz klişe gibi geliyor ama göreceksiniz bunun için elimizden ne geliyorsa yapacağız.

Siz, Ergun Babahan ve İlhan Tanır, üçünüz de Türkiye'yi terk etmek zorunda kaldınız, gönüllü veya gönülsüz sürgündesiniz. ve Türkiye'de medyada hem çok sert bir cadı avı var hem de çok keskin bir kutuplaşma. Doğrudan sorayım: Ahval, Cemaat veya PKK veya başka yapılarla bağlantılı mı?

Türkiye'de medyada ve genelde kutuplaşma aslında kollektif bir ahmaklaşmanın ürünü. Bunu bugün çok net görmek mümkün. Birbirini damgalama, istemediği ve sevmediği kutuya tasnif etme hali, bunu yapanların kendi kusurlarını örtmek için başvurduğu çok ilkel bir taktik. Eminim birkaç gün geçmeden bir damgalama dalgası bize de çarpabilir. Size çok açık söyleyeyim: Umurumuzda değil. Sermaye tam bağımsız olmasaydı, hiçbirimiz bu işin içinde olmazdık. Herkesin başlamadan önce en çok sorguladığı, deştiği konu buydu. Herkes de haklıydı. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Her kim çıkıp bize herhangi bir iftirayı atmaya kalkarsa cevabımız belli: Cehennemin dibine kadar yolunuz var. Bizler haberciyiz, hepsi bu.

Ziya paşanın dediği gibi, "Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde...'' Bizim tek derdimiz işimizi iyi yapmak olacak. Şu ana kadar yaptığımız gibi. Şu iyi bilinsin: Bize bağlantı yakıştırması yapılacak herhangi bir kesim, veya kişi, AKP, MHP, HDP, PKK, Cemaat, şu veya bu; Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Demirtaş, Bahçeli, Akşener, Gülen, Öcalan, Gül, şu veya bu, bizim gözümüzde sadece birer haber öznesidir. O kadar. Nokta.

Ama bize işimizle ilgili olarak gelen eleştirilere sonuna kadar açığız. Saçmalıklarla ise işimiz yok, olmayacak. İt ürüyecek kervan yürüyecek. Eğer bir nebze olsun dürüst habercilik yapabilirsek, eğer şu anda işsiz kalmış, sıkıntı çeken gerçek meslektaşlarımıza katkımız olabilecekse, ne mutlu bize.

Kutuplaşmanın çok kötü artçıları var. Kutuplaşma sadece tek tarafa değil her tarafa haberciliği unutturdu. Dil militanlaştı. Siyasi söylem her şeye sızdı. Herkes kendi mahallesini gerçek gazeteci sanıyor. Oysa biz bir bütünüz. Bunu göremiyorlar. Bizim içimizde mağdur olanları kendilerinden olmadıkları ölçüde görmemeyi tercih ediyorlar. Tabii kendilerine ediyorlar. Gazetecilik partizanlık veya ideoloji bezirganlığı değil ki. Gazetecilik dediğimiz şey merak etmek soru sormak, cevabını aramak, bulmak ve halka paylaşmaktan ibaret.

Tabii istisnaları var: Bir avuç dürüst meslektaşımız, ki burada dürüst kelimesini siyasi renk ötesinde bir mesleki ortak payda olarak ifade ediyorum, Artı Gerçek veya Evrensel veya Cumhuriyet veya Birgün veya Diken gibi yerlerde, tabii başkaları da var hepsini saymayayım, kıt imkanlarla halka haber ulaştırmaya çabalıyorlar. Biz de onlara katılıyoruz şimdi. El birliğiyle, kaç kişi kaldıysak, oradan buradan, iktidar ve çürük medya yöneticilerinin felç ettiği bu mesleği ayağa kaldırmak gibi bir görevimiz var.

Biçim olarak da yenilikçi bir sayfa düzeni seçmişsiniz...

Kalıpları kırmak istedik. Bu 'aşağı akan' format şu anda dünyada revaçta. Okunması ve takibi kolay, haberin akış istikametiyle de örtüşüyor. Haberlerimizi ve yorumlarımızı görsellerle de süsleyeceğiz. Haber yarışında dörtnala koşmayacağız. Az ve öz ve özenli haber vereceğiz. Türkiye'ye kuşbakışı bakan haberler, geniş çaplı hikayeler... Kaliteye bakacağız. Ayrıca kolay erişim ve okunurluk, temel amacımız. Uzun vadede ne bekliyorsunuz derseniz, basit: Türkiye'nin tekrar demokrasi kulvarına dönüşüne bir katkımız olursa, mutluluğumuz bu olacak.

Biz şimdilik herkesi www.ahvalnews.com adresine bekliyoruz. Ana sayfada sağ üstte üç dilden seçme yapabilirsiniz.

Öne Çıkanlar