CHP'den çağrı: Zarrab davasının bedelini Türkiye'ye ödetmeyin

CHP'den çağrı: Zarrab davasının bedelini Türkiye'ye ödetmeyin
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aksünger’e göre, Türkiye’nin son şansı, Zarrab davasını iç hukuk yollarında çözmek aksi taktirde; ülkeyi ambargolara varacak kadar tehlikeli sonuçlar bekliyor.

Sibel HÜRTAŞ


ANKARA- Kara para aklama, bankacılık sahtekarlığı ve ABD'nin İran'a karşı uyguladığı yaptırımları delme suçlamalarıyla New York'ta tutuklu olarak yargılanan 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının kilit ismi İran asıllı iş adamı Reza Zarrab’ın davası 16 Ekim 2017 tarihinde; bu davayla bağlantılı olarak halen tutuklu bulunan Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Murat Atilla’nın davası ise 25 Eylül’de görülecek. CHP, her iki davayı da ABD’de izleyecek.

CHP adına davayı izleyecek olan Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, Artı Gerçek’in sorularını yanıtladı. Davanın sonuçları açısından Türkiye’nin çok büyük bedeller ödemekle karşı karşıya kalacağı uyarısında bulunan Aksünger’in çağrısı, bu yolsuzluk davasının her yönüyle iç hukuk yollarında ele alınması yönünde.

17-25 Aralık davası sürecinde, TBMM’de açılan Soruşturma Komisyonunda CHP Sözcülüğü yapan Erdal Aksünger, yıllardır davayı en yakından takip eden isimlerden biri. 17-25 Aralık sürecinde, hukukun işletilmediği ve yargının siyasallaştırıldığı bir süreç yaşandığını anımsatan Aksünger, "Yargıdan kaçıldı ve kimse yargılanmadı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu olaylarla ilgili takipsizlik kararları verdiğinde TBMM’deki Soruşturma Komisyonu’nun içini boşalttılar. Burada çok ciddi suçlamalar var. İçeride rüşvet yolsuzluk iddiaları, dışarıda da ambargo delimi ve kara para aklama suçlamaları var. O dönemde şunu söylemiştim: Bu davayı burada burada kadük bıraksanız bile bunun gelecekte uluslararası boyutları mutlaka çıkacaktır ve bu dava mutlaka önümüze gelecektir. Şu an bu süreci yaşıyoruz" diye konuştu. 

ABD’DEKİ DOSYADA BAŞKA İSİMLER DE VAR

ABD’deki soruşturma sürecinin uzun yıllardır devam ettiğini belirten Aksünger, 15 Aralık 2015’te New York Güney Bölgesi Savcılığı tarafından bu dosya hakimin önüne konulduğunu ve bu süreçte hakimin önüne 293 dosya geldiğini söylüyor. Bu dosyaların birinci ayağında 2016 yılının Mart ayında ABD’ye giden ve tutuklanan Zarrab’ın tutuklanmasıyla başlayan soruşturmanın, ikinci ayağında Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın ABD’de tutuklanmasına ilişkin soruşturmanın üçüncü ayağında da Zafer Çağlayan hakkındaki tutuklama kararının bulunduğunu söyleyen Aksünger, şu iddiasını dile getirdi:

"Şu anda o 293 dosya içerisinde açılmamış olan 3 tane dosya var. Bunun içinde de bir rivayete göre oradan aldığımız izlenimlere göre 40 kişi bir dosyada, 10 kişi bir dosyada olduğu söyleniyor. 200 nolu dosyanın çok kritik olduğu söyleniyor. (Bu dosyalarda AK Parti Hükümetinden isimler olabilir mi? sorusu üzerine) Olabilme ihtimali çok. Çünkü Türkiye’deki dosyayı neredeyse almışlar. Bunun yanı sıra ABD bizim bildiğimizin 10 katını biliyor. Çünkü onlar soruşturma sürecini çok önceden başlatmışlar. Ellerinde izleme, dinleme ve takiplerle oluşturulmuş deliller var. Dosyalarda 1 milyonun üzerinde evrak eklenmiş ama bu çıkacak olan paketin içinden kim çıkar derseniz, bürokrat mı olur, siyasetçi mi olur. O konuyla ilgili net bir şey söyleyemeyiz."

TÜRKİYE’Yİ ATEŞE ATTILAR

Zarrab davasının Türkiye açısından çok zor bir süreç olduğuna işaret eden Aksünger, "Kurulmamış bir mahkemenin bedelini orada ödemek gibi bir durumdayız. Türkiye kendi siyasetine kurban ediliyor, yapılan tüm bu pislikleri örterek, Türkiye’yi ateşe attılar" diyor.

Erdal Aksünger, "Zarrab yargılaması Türkiye’de yapılsaydı, olaylar bu noktaya gelir miydi?" sorusuna şu yanıtı veriyor:

"Kesinlikle. Zaten TBMM Soruşturma Komisyonu’nda çalışırken, üç tane bakanın (Erdoğan Bayraktar’ın dosyası ayrı) durumu gündeme gelmişti ve dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu üç bakanın da gönderilmesi tarafındaydı. Ama montaj denilerek, görüntülerin, fiziki takiplerin, tapelerin, sahte olduğu belgenen evrakların bulunduğu ciddi delilleri görmezden geldiler. Çok güçlü deliller vardı, tape ve görüntülerin dışında Zarrab ile ilgili yazılmış MİT raporları, MASAK raporları var. Kimse dinlemedi, daha tehlikelisi de bu."

BAKANLAR SARAY’DA RESTLEŞTİ

Aksünger, "Üç bakandan biri, Saray’a çıkıp restleşti diye rivayet var. Bu restleşmenin ardından talimatla kurulan Soruşturma Komisyonu da bu bakanları aklama pozisyonuna geçti. O zaman çok söyledik. Bu kapatılamayacak bir konu, çünkü bunun dışarıdaki bacağı çok kalın" diyor.  

TÜRKİYE’NİN MİLLİ MENFAATLERİ YOLSUZLUĞU ÖRTER Mİ?

Zarrab davası karşısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Hükümetin, savunmaya geçtiğini belirten Aksünger, şunları söyledi:

"Yandaş bir yazar dedi ki; ‘Zarrabne yaptıysa Erdoğan demişse yaptı’. Bu ifade çok ilginç. Bu demektir ki; şu an yargılananlar hakkında mahkumiyet kararı çıkarsa herkes için mahkumiyet kararı çıkmış demek olacak. Oysa onlar şöyle adlandırmak istiyorlar: Bu dava Türkiye’nin milli menfaatleri meselesi. Türkiye’nin milli menfaatleri hırsızlıkların hepsini örter mi? Bunun nesi Türkiye’nin menfaatine ilişkin? Bunun bedelini Türk halkı mı ödeyecek? Sizin yaptığınız ahlaken sorumlu işlerin bedelini kapattığınız bu kadar suçun, çalınmş bu kadar paranın bedelini Türk halkı mı verecek? Bunu Türkiye’nin menfaatiyle karşı karşıya getirip, Türkiye için komplo yapılıyor tarzına getirmeye çalışacaklar. En büyük sıkıntı da buradan doğacak."

CEMAAT DAVAYI SULANDIRMIŞ OLABİLİR AMA ORTADA BİR SORUN VAR

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, 17-25 Aralık sürecinde ortaya çıkmış delillerin bir çoğunun kanuna uygun olduğuna dikkat çekerken, bu süreçte yaşananlar için de de "Cemaat bu işi o gün sulandırmış olabilir, içinden cımbızlanan bir sürü insan da olabilir. Bugün sulandırmak istiyorlar mı? İstiyor olabilirler. Ama biz meseleye oradan bakmıyoruz Bir yolsuzluk, rüşvet, kara para aklama işi var mı oradan bakıyoruz. Türkiye’nin adının buna bulaşması bence çok büyük lekedir. Bu tarihimize düşmüş büyük lekelerden biridir."

ELDE BİR SÜRÜ BELGE VAR

Zarrab davası ve Halk Bankası’nın rolüne ilişkin kanıtların azımsanmayacak derecede güçlü olduğunu söyleyen Erdal Aksünger, "Sahte Dubai belgeleri ile Halk Bankası’nda bankasına konşimentolar hazırlatılmış. Paralar gönderilmiş bunun üzerinden ayrıca altın transferi yapıldığı söylenmiş, ama ortada altın yok devamlı dönen bir altın çarkı var" diyor.

HÜKÜMETİN SÖYLEMLERİNE YANIT

Hükümet’in, "Türkiye zarara uğratılmadı" savunmasının da inandırıcı olmadığını belirten Aksünger, İran’dan petrol ve doğalgaz alındığını söylüyor ve "Biz doğalgazı İran’dan, Azerbaycan ve Rusya’ya göre yüzde 25 daha pahalı aldık" diyor. Hükümetin, "Biz İran’a ambargo uygulamıyoruz" söylemlerine de itiraz eden Aksünger, "Ortada bir BM kararı var, nasıl uygulamıyorsunuz. BM kararına şerh düşebilirsiniz ama uygulamıyoruz, diyemezsiniz" diyor.

TÜRKİYE’DE HALA YARGILAMA YAPILABİLİR

Erdal Aksünger, "Türkiye’de yargılamanın kapısı açık mı?" sorusuna "Bir önergeye bağlı" yanıtını veriyor. TBMM’de 26. dönem açıldıktan sonra bu soruşturmaya dair verilen önergelerin AKP oylarıyla reddedildiğini söyleyen Aksünger, "Burada bir yargısal süreç yaşansaydı şu işin uluslararası boyutu bu derece olmayacaktı. Ama kimse kimseyi kaptırmak istemiyor. Herkesin menfaatleriyle ilgili bir durum var ortada" diyor.

DAVA BÜYÜK PATRON’A KADAR UZAR

"ABD’deki dava nereye kadar uzar?"  sorusunu da yanıtlayan Aksünger, "İnsanların kafasındaki ‘büyük patron’ kimse oraya kadar gider. Dosyalardaki konuşmalarda, sürekli ‘büyük patron’ ifadesi geçiyor. Dava oraya kadar gider" diyor. 

ZARRAB’IN AVUKATLARI HÜKÜMETLE GÖRÜŞÜYOR

Reza Zarrab’ın Amerika’da bir avukat ordusuyla savunulduğunu söyleyen Erdal Aksünger, "Zarrab’ın avukatları çok ilginç. Biri New York eski belediye başkanı, diğeri de eski ABD Adalet Bakanı. Bu yetmiyor, Türkiye devleti avukatlara fonlarla para gönderiyor, yardım ediyor. Büyük rezalet. Bahsi geçen avukatların Türkiye’ye gelip, Hükümet yetkilileri ile görüştükleri söyleniyor. İspat edemiyoruz ama yani öyle olduğunu bir sürü insan bize söyledi" iddiasında bulunuyor.

BU DAVANIN BEDELİNİ TÜRKİYE’YE ÖDETTİRECEKLER

"Bu davaların sonunda ne olacak?" sorusuna, Erdal Aksünger "Ya bu işe kim karışmışsa yargılanacak ya da Türkiye yargılamalar sonunda ceza çıkan insanları iade etmeyeceği için bu davanın bedeli tüm Türkiye’ye ödettirilecek" diyor. Aksünger, şunları söylüyor:

"Ortada görülmemiş bir rüşvet kara para aklama davası var. Hükümet, ‘Zafer Çağlayan yapmışsa biz yapmışız demektir’ diyor, ambargoyu delmeyi de kabul ediyor çünkü Erdoğan, ‘Biz İran’a ambargo uygulamıyoruz’ diyor.  Bu dava sonunda, mahkumiyet kararları gelirse; haklarında hüküm kurulanlar Türkiye’den istenecek. Bu arada bu dava hala kime kadar uzanacak bilmiyoruz.

Eğer Türkiye, bu insanları iade etmezse, ‘kişiler bedel ödemesin, Türkiye ödesin’ derse, bu daha büyük rezalet olur. O zaman Türkiye’yi bu davanın sonuçları açısından bir şeylere mahkum etmeye çalışırlar. İran’la Rusya ile kötü olursun, orada bir Kürt devleti kurma noktasında seni oraya koyarlar ya da Esad’ın elini öptürürler...

En kötü olasılık ise ABD’nin Türkiye’ye ambargo uygulaması olur.

Diğer yanda da her an bankacılık sistemine büyük bir darbe inebilir. Halk Bankası kamu bankası olması nedeniyle, bankacılık sistemi için büyük tehlike var."

Öne Çıkanlar