Murathan Mungan'ın Aile/Şiir/Şair Albümü

Murathan Mungan'ın Aile/Şiir/Şair Albümü
Murathan Mungan “Aile Albümü”nde kendi şair/şiir ailesini okurun karşısına çıkıyor. Okurun da bunu öyle kabul etmesi ve o temelde kitaba yaklaşması ve değerlendirmesi gerekiyor.

Halim ŞAFAK


Ahmet Oktay’ın "insan etrafıdır" demesi insan ilişkileri konusunda epeyi kapsayıcıdır. Aynı şekilde Hüseyin Peker’in "insan arkadaşınındır" demesini de aynı çerçevede ele almak ve değerlendirmek mümkündür. Etraf daha çok akrabalar ve arkadaşlardan oluşsa da buna gündelik hayatta karşılaştığımız ve bir biçimde etkilendiğimiz insanları ve hareketli hareketsiz canlıları da dâhil etmek gerekirse de insan dışındaki canlılar şiirde daha çok  araçsallaştırılmış ya da nesneleştirilerek bu etrafa dahil edilmiştir.

Buna rağmen bugün için tekten örnekler dışında pek söz konusu edilemese de etraf şiir içinde her zaman yerini korumuş kendi üstünden bütün bireyliğine ve kişiselliğine rağmen toplumsal olana gidilmesine izin verdiği gibi politik bulunması mümkün bir ‘biz’in ve onun yaşadığı mekânların şiirde oluşmasına izin vermiştir. Edebiyatı ve yazmayı bir yaşama biçimi ele almamızla birlikte bu etraf kendini aile ve yakınlardan, gündelik hayatta karşılaştıklarımızdan sonra edebiyat dünyasına doğru genişlemiş/genişletmiş toplumsal olana da burdan gidilmiştir.

Bu ilgi ve hayatın içinde kurulan ilişki aşk, arkadaşlık, dostluk, vicdan, adalet gibi duygular başta olmak insanın duygu değerlerine yönelmesinin ve bu temelde daha çok yine insana yönelik bir insanilik oluşmasının da nedenlerinden biridir ve bu önce gündelik hayatımızdan sonra da zihnimizde oluşturduklarımızda yer alan kişi ve olaylardan, ilişkilerden beslenir ve güç alır.

Bu ilk önce insanın kendi için yazıyor olmasının bir sonucu olarak fazlasıyla kişiseldir ve kişisel tepki ve duyarlılıklara dayanır. Kaldı ki insan sosyal ve ticaret ilişkiden çok kişisel ilişki diyebileceğimiz şeyden etkilenir ve bu etkilenme kimi zaman tam bir yalınlıkla ya da imgesellikle şiirde karşılığını bulur.

Öte yandan etraf ilgisi içinde bulunan aile kurumuyla ilgilendiği gibi onunla da uzun sürmesi hatta hiç bitmemesi mümkün bir tartışma, değerlendirme çatışma içinde bulunur. Başkaları da varsa da bunun en iyi örneğini Abdülkadir Budak’ın şiirlerinde buluruz. Abdülkadir Budak’ın özellikle "Ev Zamanı" izleksel bir kitap olarak bu konuda fazlasıyla düşünce vericidir.

Bunun ne yazık ki dünyanın ve mekânların dönüşümüne, insanın yabancılaşmasına ve bunun sonucu olarak duygusuzlaşmasına çoğu şeyi duygusuzla yaşamasına ve buna razılık göstermesine bağlı olarak daha çok geçmişte kalan bir şey olduğunu söylemek zorundayız. Kaldı ki günümüzün gittikçe daha da sterilleşen ve estetikleşen buna bağlı olarak otoritenin katkısıyla John Berger’in demesiyle canlıların hapishanesi haline gelen dünyası bunun dışında bir kişiselleştirmeye kapalı olduğu gibi kimse hapishane arkadaşına ne yazık ki pek insani davranıyor ya da öyle yaşıyor değildir.

Çünkü etrafı oluşturan geçmişin mahalle, sokak ve yaşama kültürüdür başka bir deyişle aşk, sevgi (her ikisi de sevgiliye ve sevgili kabul edenlere bakarak cinselliği de çağırır) gibi duyguları önceleyen dünyadır ve modernizmin mekânlar üstünden insanı daha yalnızlaştırmadığı bir döneme aittir. Bugünse o mekânlar fazlasıyla değişmiş söz konusu kültürler merkezin dışında bile ya geçerliliğini kaybetmiş ya da etkisizleştirmiştir. Söz konusu kişisel anılar ve onların kişileri daha çok eski kuşak şairlerin şiirlerinde kalmıştır.

Murathan Mungan’ın hepsi daha önce dergi ve kitaplarda yer almış 127 şairin şiirlerinden oluşturduğu "Aile Albümü" (Metis, Mayıs 2021) şairin tartışmalı ve sorunlu bulunabilecek okurluğu ve şiir beğenisine rağmen bu türden bir toplamdır. Söz konusu toplam geçmişten bugüne şiirin gelişme düzeyini göstermesi açısından önemlidir.

Murathan Mungan bu tür şiirleri kitaba yazdığı önsözde evin salonunda gelen misafirlere gösterilen siyahbeyaz fotoğraf albümleri olarak anlar ve tanımlarken seksenlerle birlikte özellikle şiirde bunun hızlı mekânsal değişime ve onun getirdiği insan ilişkilerine bağlı olarak geride kaldığını, bıraktırıldığını belirtiyor. Murathan Mungan bunların başta fotoğraf albümleri ile kurduğu ilişkiden de hareketle yerinde bir tespitle hem öyküsel hem de sinemasal öğeler barındıran ve anlatımcı yanı ağır basan şiirler olduğunu da söylüyor. Hatta bu tür şiirlerin çoğunun düşünsel arkaplanında muhakkak bir hikâye vardır.

Kuşkusuz kitapta yer alan şairler ve şiirlerin yazıldıkları dönem ve dünya göz önünde tutulmadığı takdirde şiirin geldiği düzey bir yana günümüz okuru için pek fazla bir şey ifade etmeyeceği hatta eleştiri konusu bile olabileceği söylenebilir. Murathan Mungan’ın tamamıyla kişisel olan (kişisel olanın içinde barındırdığı olumlu ve olumsuz öğeler ve bunların şair ve şiir seçimine yansımaları burada yapılması gereken başka bir tartışma konusudur)  şair ve şiir seçiminin de bunda etkisi fazla olabilir. Hatta bu noktada seçilen şair ve şiirlerin dert edileni tam anlamıyla içerip içermediği ve yansıtıp yansıtmadığı da tartışma konusu olabilir.

Kendi adıma konuşursam seçilen şairlerin de şiirlerinin de bu konuyu yansıtma ve belirtme konusunda epeyi sorunlarının olduğunu ve Murathan Mungan’ın meram ettiğini ifade etmekte zorluk çektiğini düşünüyorum. Bu da – benim bile adını sanını bilmediğim, hiçbir düşünce sahibi olmadığım şairlerin de kitapta olduğu düşünülürse- muhakkak Murathan Mungan’ın ilgilendiği, okuru olduğu kendinin ve şiirinin etrafı olduğu ya da öyle olmasını istediği ve bu noktada kimi şeyleri gözetmesi ile ilgili durumdur ama işin kişisel boyutu düşünüldüğünde de ne yazık ki bu tartışma biraz olsun anlamsızlaşabilir ve gereksizleşebilir.

Cemal Süreya’nın, Edip Cansever’in, Turgut Uyar’ın ve daha başkalarının daha çok kadınlara yazdığı şiirler çoğu okur için etki konusudur. Kimi kendini şairin yerine koyarken kimi sevgilinin ya da kadınların yerine çoktan geçmiştir. Attila İlhan’ın kadınları Ahmet Muhip Dranas’ın "Fahriye Abla"sı döneminde özellikle gençler üzerinde özellikle aşk konusunda fazlaca etkili olmuştur. Orda da kalmamış kimi şiirler filme çekilmiştir.  Lütfi Ö. Akad’ın "Vesikalı Yarim"i (1968), Yavuz Tuğrul’un "Fahriye Abla"sı (1984) bunlardan ilk hatırlananlardır.

Ne var ki burada yani kitapta öne çıkan erkeğin baskın ve egemen olduğu ve daha çok erkek ve kadın arasında geçen bir aşk ilişkisi olsa da Murathan Mungan gündelik hayattaki sorunlu bir biçimde "kahramanlaştırılan" kişiler ait şiirleri de kitaba almıştır. Kitap bu noktada çoğunluk şairin gündelik hayata ve politik tavırlarına bakarak çalışan ve gündelik hayatta karşı karşıya geldiğimiz erkeklere dönük epeyi bir şiir bulundurmaktadır. Bu dediğimizden hareketle özellikle geçmiş hayatı daha çok erkekler ve onların hayatlarının belirlediği bile iddia edilebilir.  Bu noktada Osman Olmuş’un "Adam çıkmaz Sülalesi" şiiri başka bir şey söylediği ve anlattığı için burada anılmalıdır.

Kitapta insan cinslerine ya da onlar arasındaki aşk dâhil ilişkilere ve onların şiir kişilerine dönük bir düşünce vermesi açısından küçük İskender’den, Birhan Keskin’den tek bir şiir yoktur. Kadınlar arasında geçen dünyayı ve onun trajedisini şiir eden Didem Madak da yoktur. Aynı şekilde kişiselliği ve kişiselliğin uzun sürmüş sonuçları ve ağır etkileri kadar oluşturduğu "biz"i ve etrafı anlamamız konusunda yeterince düşünce vermesi mümkün Ahmet Erhan’dan da şiir yoktur.

Özetle Murathan Mungan "Aile Albümü"nde kendi şair/şiir ailesini okurun karşısına çıkıyor. Okurun da bunu öyle kabul etmesi ve o temelde kitaba yaklaşması ve değerlendirmesi gerekiyor. Bunların dışında kitap Cumhuriyet’ten bu yana yazılan şiirin gelişmesini ve hem olumlu hem olumsuz anlamda geldiği noktayı da gösteriyor

Umarız "Aile Albümü" kim vardı kim yoktu tartışmaları kadar bu konuda daha fazla oylumlu çalışmanın imkânı ve nedeni olur.

Öne Çıkanlar