'İşkence yasağının en yoğun ihlal edildiği alan İmralı Hapishanesi'

'İşkence yasağının en yoğun ihlal edildiği alan İmralı Hapishanesi'
Asrın Hukuk Bürosu, 2018 yılına ait İmralı Cezaevi'nde yaşanan hak ihlalleri, gelişmeler ve mevcut durumu içeren raporunu kamuoyu ile paylaştı.

İmralı Cezaevi'nde sadece 2018 yılında yaşanan hak ihlalleri, gelişmeler ve mevcut durumu raporlaştıran Asrın Hukuk Bürosu, İmralı Ada Cezaevi'ni 'İşkence Yasağı'nın en yoğun ve en derinlikli ihlal edildiği alan olarak belirledi.

İmralı Cezaevi için, "Müvekkillerin maddi ve manevi bütünlüklerinin korunup korunmadığına yönelik şüphelerin her geçen gün daha da arttığı bir alan haline getirilmiştir" denildi.

2018 yılının Türkiye’de antidemokratik yönetim biçiminin iyice kurumsallaşıp derinleştiği bir yıl olduğu belirtilen raporda, "15-20 Temmuz 2016 vesilesi ile ilan edilen OHAL, KHK’lar ile birlikte uygulamaya konulurken aradan geçen zaman içerisinde geçici olan KHK’lar hukuksuz bir şekilde kanun niteliği kazandırılarak kalıcı hale getirilmiştir. Bu durumun en temel yansıması da 20 yıllık İmralı Tecrit Sistemi tarihinde sıkça karşılaşıldığı gibi İmralı Cezaevinde yaşanmıştır. 15 Temmuz 2016 yılına kadar sürdürülen keyfi ve hukuksuz tecrit hali önce OHAL gerekçesi ile KHK’lar ile sürdürülmüştür. Sonrasında da özellikle de geride bıraktığımız 2018 yılı içerisinde KHK’lar yasaya dönüştürülmüş, tecrit yasa kılıfı altında sürdürülmeye devam etmiştir. Ancak bilinmelidir ki bu uygulamaların yasa kılıfı altında sürdürülmesi bunlara hukukilik vasfı kazandırmayacağı gibi bunların evrensel insan hakları ölçülerine göre mahkum edilip mülga edilmesinin önüne geçemeyecektir" ifadeleri yer aldı. 

'İMRALI'DA YAŞANANLAR HAK İHLALİNDEN ÖTE SİSTEMATİK İŞKENCE ANLAMINA GELİYOR'

Raporda, 2018 yılında da İmralı Cezaevinde bulunan müvekkilleri Abdullah Öcalan, Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar’ın da avukat ile görüşme hakkı, aile bireyleriyle görüşme hakkı, telefon ile görüşme hakkı ile mektup, faks ve her türlü iletişim aracılığı ile haberleşme hakkı gibi bir dizi haklarının istisnasız bir şekilde ortadan kaldırıldığı vurgulandı. Bu durumun aynı zamanda bir veya birden fazla hakkın ihlalinden öte sistematik işkence anlamına gelen "Mutlak Tecridi" oluşturduğu vurgulanan raporda, "Bu açıdan 'İşkence Yasağı'nın en yoğun ve en derinlikli ihlal edildiği alan olarak İmralı Ada Hapishanesi, müvekkillerin maddi ve manevi bütünlüklerinin korunup korunmadığına yönelik şüphelerin her geçen gün daha da arttığı bir alan haline getirilmiştir" denildi.

'DIŞARIYLA İLETİŞİM KURMALARI YASAK'

27 Temmuz 2011 tarihinde gerçekleştirilen son avukat görüşmesinden sonra 20 Temmuz 2016 tarihine kadar "müvekkil-avukat" görüşmelerinin tamamının "gemi arızası" ve "hava muhalefeti" gerekçeleriyle hukuksuz ve keyfi bir şekilde engellendiğine yer verilen raporda, "Bu tarihten sonra ise görüşme başvuruları Bursa 1’inci İnfaz Hakimliği’nin 21.07.2016 tarih ve 2016/56 Değişik İş sayılı kararı gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Söz konusu karar müvekkillerin dördünün de hükümlü olmasına rağmen, 5275 sayılı kanunun, hükümlü niteliğindeki mahpuslara uygulanması mümkün olmayan 114/2-3, 115/1-b maddelerine dayanmıştır. İtiraz sonrası suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olarak sonradan yayınlanan 667 ve 676 sayılı KHK’ların ilgili maddeleri otomatik dayanak haline getirilmiştir. Bu karara göre müvekkiller olağanüstü hal süresince yazılı haberleşme, dışarıyla iletişim kurmaktan ve ziyaretçi kabulünden yasaklanmışlardır. 28.02.2018 tarihine kadar görüşme başvuruları bu gerekçe ile engellenmiştir" bilgileri paylaşıldı.

2018 yılının ilk iki ayında yapılan görüşme başvurularının 21 Temmuz 2016 tarihli karar ile engellendiğini, 02 Mart 2018 tarihinde de Bursa 1’inci İnfaz Hâkimliği'nin 02 Mart 2018 tarih ve 2018/2 D. İş sayılı başka bir engelleme kararı aldığı raporda hatırlatıldı. Raporda, "Bu karar KHK ile getirilen ilgili düzenlemelerin 5237 sayılı İnfaz Yasası’na eklenmesi sonucu tesis edilmiştir. İnfaz hakimliği bu kararında müvekkillerimiz ile ilgili olarak ziyaretçi kabulünün yasaklanmasına, yazılı haberleşmeleri ile telefon görüşmelerinin kısıtlanmasına, avukatları ile görüşmelerinin yasaklanmasına ve avukatlarının vereceği belgelerin kısıtlanmasına karar vermiştir. Karara yapılan itiraz üzerine Bursa 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi 26.04.2018 tarihinde kesin olarak itirazları ayrı ayrı reddederken; kararın ziyaretçi kabulünün 6 ay süre ile yasaklanmasına, yazılı haberleşmeleri ile telefon görüşmelerinin 3 ay süre ile kısıtlanmasına, avukatları ile görüşmelerinin 6 ay süre ile yasaklanmasına, avukatlarının vereceği belgelerin 3 ay süre ile kısıtlanmasına şeklinde düzeltilmesine karar vermiştir" denildi. 

'İMRALI'DA BÜTÜN HAKLAR İKLAL EDİLİYOR'

İnfaz Hakimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi kararlarına dayanak olarak gösterilen 5275 Sayılı Yasanın 59/4-5-7-8’inci maddelerinin 676 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6’ncı maddesinin kanunlaştırılmış hali olduğu kaydedilen raporda, "Hukuka aykırı bir şekilde kanunlaştırılan 5275 sayılı yasanın 59’uncu maddesine dayanarak verilen kararın müvekkillerimiz açısından da uygulama koşulları bulunmamaktadır. Söz konusu maddenin 5-7-8’inci  fıkralarında yer alan kısıtlamalara ve yasaklamalara karar verilebilmesi için kanundan da anlaşılacağı üzere birçok kanuni şartın bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak 02.03.2018 tarihli avukat başvurusuna 59’uncu maddenin aradığı hiçbir şart gerçekleşmeden yasaklama ve ret kararı verilmiştir. Gerekçe gösterilen kanuna göre hüküm verilebilmesi için öncelikle bir avukat ve aile görüşmesi gerçekleşmelidir. Söz konusu bu görüşmede kanunun aradığı şekilde bilgi, bulgu ve belge elde edilmesi gerekmektedir. Görüşmelerin ziyaretlerin yasaklanması için ise görüşmenin kanuna, hukuka aykırı yapılması iddiası ile sonlandırılması ve tutanağa bağlanması gerekmektedir. Ancak 27 Temmuz 2011 tarihinden bu yana tek bir avukat görüşünün gerçekleşmediği bilindiği halde bu şartların hiçbiri gerçekleşmeden hukuka aykırı karar verilmiştir. İnfaz Hakimliği tarafından dayanak gösterilen ve Ağır Ceza Mahkemesince de kabul edilen iddialar, dayanak gerekçeler ve bahsi edilen disiplin cezalarının tamamı eski tarihli 2005-2009 yılları arasındaki disiplin cezalarıdır" değerlendirmesi yapıldı.

'HUKUK TANIMAZ KEYFİYETİN MERKEZ ÜSSÜ' 

Aile görüş başvuruları ile ilgili olarak Bursa 1’inci İnfaz Hakimliği tarafından 2 Mart 2018 tarihinde verilen kısıtlama kararının hukuki bir dayanak olmaksızın verildiği kaydedilen raporda, Kısıtlama kararına gerekçe gösterilen 5275 Sayılı Yasanın 59, 114 ve 115’inci maddelerinin hiçbirinde aile ziyaretinin yasaklanması hususu düzenlenmediği vurgulanarak, "Buna rağmen aile ziyaretlerinin yasaklanmış olması hukuk tanımaz keyfiyetin çok önemli bir örneğini oluşturmaktadır" denildi.

Bursa 1’inci İnfaz Hakimliği’nin 2 Mart 2018 tarihli kararının bitiminde yenilenen 6 Eylül 2018 tarihli kararda aile görüş yasağının yer almadığına yer verilen raporda, 10 Eylül 2018 tarihinde yapılan aile görüş başvurusuna yine uzun bir süre keyfi olarak verilmiş olan "gemi bozuk" cevabı verildiği kaydedildi. Raporda, bir sonraki görüşme başvurusu olan 17 Eylül 2018 tarihli aile görüşme başvurusunun da İmralı Cezaevi Disiplin Kurulu’nun 14.09.2018 tarih ve 201871-2-3-4 sayılı kararları ile 3 aylık aile görüş kısıtlaması olduğu gerekçesi ile ret edildiği belirtildi.

102 AVUKAT, 46 AİLE VE VASİ ZİYARETİ REDDEDİLDİ

Raporda, 2018 yılında yapılan 102 avukat, 46 aile ve vasi ziyareti talebinin tamamının reddedildiği hatırlatılarak, "Bu duruma bağlı olarak İmralı Ada Hapishanesi’ne nakledilen Sayın Öcalan dışındaki diğer 3 mahpusun, İmralı Ada Hapishanesinde oldukları günden bugüne kadar aile ve avukatları ile görüşememe durumları da davam etmektedir" ifadesine yer verildi. (MEZOPOTAMYA AJANSI)

Öne Çıkanlar