Merkez sağda kurulacak yeni partinin isimlerinden: 31 Mart bir sondu

Merkez sağda kurulacak yeni partinin isimlerinden: 31 Mart bir sondu
Kısa bir süre sonra kurulması planlanan yeni partinin isimlerinden Çakıroğlu Artı Gerçek'e konuştu: 31 Mart Türkiye'de siyasal islamın sonuydu, merkez sağdaki boşluğu biz dolduracağız.

Rıfat DOĞAN


ARTI GERÇEK- Kısa bir süre sonra merkez sağda kurulması planlanan yeni partinin isimlerinden Avukat Gürkan Çakıroğlu, Cumhur İttifakı’nda yönetimin AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da değil, MHP lideri Devlet Bahçeli’de olduğunu iddia etti.

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan’ın yeni parti girişimleri gündemdeki yerini korurken, merkez sağda başka bir partinin temeli atılıyor. İçlerinde DYP’den eski isimlerin de olduğu Çoban Ateşi Hareketi, yeni partinin çekirdeğini oluşturuyor. Altı ay içerisinde kurulması planlanan yeni partinin isimlerinden Avukat Gürkan Çakıroğlu, İYİ Parti Şişli Örgütü’nde görev almış bir isim ancak partinin merkez sağ için bir söylem geliştirmediğini belirterek istifa etti.

ÇOBAN ATEŞİ HAREKETİ: BOŞLUĞU DOLDURACAĞIZ

Aynı zamanda Çoban Ateşi Hareketi’nin sözcülerinden biri olan Çakıroğlu, merkez sağa seslenecek bir parti boşluğunun bulunduğunu belirterek kuracakları partinin bu boşluğu dolduracağını belirtti. 31 Mart seçimlerinden sonra oluşan siyasi tabloyu da değerlendiren Çakıroğlu, Türkiye’yi 2020’de erken bir seçimin beklediğini kaydederek, 31 Mart seçim sonuçlarının 1994 yılında yükselişe geçen ve 16 Nisan referandumunda tepe noktasına ulaşan siyasal islamın Türkiye’deki devrinin sonu anlamına geldiğini de ifade etti.   

Çakıroğlu, merkez sağdaki yeni parti girişimini, 31 Mart seçim sonuçlarını, Cumhur İttifakı’nın geleceği ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na dönük saldırıyla ilgili Artı Gerçek’in sorularını yanıtladı.

Çakıroğlu ile yaptığımız röportajımız şöyle:

‘ALTI AY İÇNİNDE PARTİYİ KURMAYI PLANLIYORUZ’

-Çoban Ateşi Hareketi adı altında çalışma yapıyorsunuz uzun süredir. Yeni parti çalışmaları ne aşamada? Ne zaman kurulması planlanıyor?
Aylardır çeşitli illerde toplantılar yapıyoruz. Yerel seçimlerden sonra ise önümüze bir takvim koyduk ve planlama yaptık. Bu planlama neticesinde aşama aşama giderek partimizi yaklaşık altı ay içerisinde kurmayı planlıyoruz.

‘MERKEZİN SAĞINDAYIZ’

-İYİ Parti’de görev aldınız ancak daha sonra istifa ettiniz. İYİ Parti milliyetçi söyleme sahip bir parti. Kurmayı planladığınız yeni parti siyasi söylemleri itibariyle topluma nasıl seslenecek?

Biz toplumun bütün değerlerini özümseyen, hiçbir mahalleyi ötekileştirmeyen, Türkiye’nin tam göbeğinde olan, Türkiye’nin bağrından çıkan bir söyleme ve harekete sahip olacağız. "Ocu bucu" gibi klişelerinin içine hapsolmuş bir parti olmak istemiyoruz. Bizim hareketimiz Edirne’den Diyarbakır’a herkesi kucaklayabilen ve bu milletin değerlerine saygı duyan herkesi bünyesinde barındırabilecek bir hareket.

Bizim hareketimizde Trabzon’daki Selim kadar Diyarbakır’daki Baran, camiye giden Ömer kadar cemevine giden Ali, İzmir’de ki laik teyze kadar Konya’daki hacı teyze kendisinden bir parça bulacak. Kendisini bu harekete, bu partiye ait hissedecek. Biz merkezdeyiz ama derseniz ki merkezin neresindesiniz, sağındayız.

DYP’Lİ ESKİ İSİMLER VAR

-Harekette kimler var?

Eski Bakanlarımızdan Rıfat Serdaroğlu, Bahattin Yücel gibi isimlerin yanı sıra eski İYİ Parti GİK Üyesi Murat Uysal’da bulunuyor. Şimdilik bu isimleri vereyim.

-Türkiye’nin kaç yerinde çalışma yürütüyorsunuz?

Türkiye’nin dört bir tarafında varız ve insanlar hareketi partiye dönüştürme adına çalışmalarına devam ediyorlar. Kişilerle, kurumlarla görüşmelerimiz oluyor. Çok yakın bir zamanda da dört bir koldan ciddi bir Anadolu turuna çıkacağız.

‘BUGÜNKÜ REJİM TOTALİTER REJİMDİR’

-Türkiye’nin temel sorunları var; başta Kürt sorunu olmak üzere, Alevi yurttaşların sorunları bulunuyor. Bunun yanında AB başlığı bir kapanıyor bir açılıyor. Ciddi bir ekonomik kriz de yaşıyoruz. Hükümetin IMF’ye gideceği belirtiliyor. Bu siyasi ve ekonomik başlıklara ilişkin görüşünüz nelerdir?

Türkiye’de ekonomik sorun başta olmak üzere yukarıda saydığınız tüm sorunların temelinde sistemsizlik ve hukuksuzluk var. 1923’de temelleri atılan rejim çarkları bir bir kırılarak yıkıldı. Devlet mekanizması diye bir şey kalmadı. Türkiye’de çok ciddi bir rejim sorunu var. Türkiye’deki sistemin adına Başkanlık sistemi diyemezsiniz. Modern demokratik ülkelerde böyle bir sistemin benzeri de yok çünkü bizdeki rejim doğrudan antidemokratik. Hiçbir denetim mekanizması olmayan, yasama, yürütme ve yargıyı tek çatı altında tutan bir rejime demokratik denebilir mi? Denemez! Bizde ki rejim net olarak totaliterdir.

‘DEMOKRASİMİZ UZUN SÜREDİR KOMADA’

Demokrasimiz uzunca bir süredir komada. Onun hayatta kalmasını sağlayan tek etmen seçimler. Eğer İstanbul’da seçimler iptal edilirse, Türkiye’de totaliter rejiminin de ötesine geçen ve tiranlığa doğru giden bir yolun ilk adımı atılmış olacak. Umarım bu kötülük yapılmaz ve halkın iradesine saygı gösterilir.

Siz ekonomiyi damadınıza emanet eder, bürokrasiyi de ehline değil de liyakattan yoksunlara verirseniz, ekonomik kriz de olur, hukuki ve siyasi kriz de olur. Dış politikada da sorun olur. Türkiye şu an bir polis devleti, ne zaman ki hukuk devletine dönüşür işte o zaman bu bahsettiğimiz sorunlar da kendiliğinden çözülür.

Bu arada saydığınız tüm bu sorunlara dair elle tutulur, cesur, vicdani ve hukuki çözümlerimiz mevcut. Biz top çeviren değil gol atan, acıları istismar eden değil doğmalarını engelleyen eylemler içinde olacağız.

‘31 MART, SİYASAL İSLAMIN ÇEYREK ASIRLIK YÜKSELİŞİNİN SONUYDU’

-31 Mart seçim sonucunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu seçime kadar toplum her daim kutuplaştırıldı. AKP beka ve dindarları istismar üzerinden, MHP Türk milliyetçiliği, HDP Kürt milliyetçiliği üzerinden, CHP ise kendi kitlesini "bunlar bizi yok edecek" korkusu üzerinden konsolide ederek seçimlere girdi.

31 Mart ise ilk defa Türkiye’de bir kanadın en azından bu kutuplaştırmayı yok ettiği, söylemde olmasa da eylemde yok ettiği bir seçim oldu. Bu seçimin en kıymetli yanı budur. Güneydoğu’da yüzde bir bile alamayan CHP’nin batıda HDP seçmeninden oy alması, yine bu seçmenlerin Mansur Yavaş’a oy vermesi ülkede ki kutuplaştırmayı yıkan devrimsel nitelikte bir olaydır ve Türkiye adına çok ama çok kıymetlidir. Bunca yıllık kutuplaştırmanın çözülmesi adına devasa bir adımdır.

-AKP büyükşehirleri de kaybetti, bunun sonuçları neler olur?

Siyasal İslam 1994 yılında Ankara ve İstanbul’u alarak yükselişe geçti. 31 Mart bu anlamıyla çeyrek asırlık bir dönemin sonu demek. Zaten bu kadar şaşkın olmalarının, adeta sudan çıkmış balık gibi çırpınmalarının sebebi de bu. Panik hali o kadar ileri bir seviyede ki ellerinde ülkede demokrasi var diye iddia edebilecekleri tek argüman olan seçimleri dahi gözden çıkardılar.

Siyasal İslam’ın 16 Nisan Referandumu ile birlikte Türkiye’de pikini yaptığını düşünüyorum. 24 Haziran hem baskın olması hem de muhalefetin bir araya gelememesi ve söylemlerindeki zayıflıktan dolayı kaybedildi. Tabi İYİ Parti’nin de kendisini merkeze oturtamamasından sonuçlarda çok ciddi etkisi var. İYİ Parti eğer bunu yapabilseydi yüzde 20’ye yakın oyu vardı ve bu da AKP’yi iktidardan düşürüyordu.

‘CUMHUR İTTİFAKINDA YÖNETİM ERDOĞAN’DA DEĞİL BAHÇELİ’DE’

Tüm bunlara rağmen AKP gelinen noktada adım adım geriliyor. Bu saatten sonra daha da hızlı gerileyecek. Erdoğan görüyorsunuz ki hiçbir şey üretemiyor ve artık bırakın ülkeyi kendi partisini dahi yönetemiyor. Bu arada Cumhur İttifakında da yönetim Erdoğan’da değil Bahçeli’de.

-Bunun alternatifi olarak kendinizi mi görüyorsunuz?

Biz kimsenin alternatifi değiliz, hem esas hem de usulen yepyeni bir siyasi dile sahibiz ve doğrudan iktidara talibiz. Şurası bir gerçek, merkez sağdan demokratik haklara saygılı, onları şiar edinmiş ve ülkenin bütün kesimlerini kucaklayabilecek bir parti çıktığında halkın buna teveccüh göstererek mevcut iktidarı çok sert bir şekilde aşağıya çekeceğini herkesin malumu.

‘TÜRKİYE’DE 2020’DE ERKEN SEÇİMİN ÇANLARI ÇALIYOR’

Mevcut gidişattan kaynaklı hem ülkeyi yönetememeleri hem de ekonomik olarak buhranın artması Türkiye’de 2020’de bir erken seçimin çanlarını çalıyor. Bu iktidar kötülüğü ile birlikte yıkılacak ve ülkenin yeniden inşa süreci başlayacak. Restorasyon diyemiyorum zira o eşiği çoktan kaçırdık. Ülkemizde gelecekte ilk defa toplumsal bir uzlaşı ile bütün mahallerin yapımına katılacağı bir anayasa hayal ediyoruz ve gerçekleştireceğiz.

‘BAHÇELİ AKP’NİN DÜŞÜŞÜNÜ HİSSETTİĞİ ANDA ECEVİT’E YAPTIĞINI ERDOĞAN’A YAPACAK’

-Cumhur ittifakında bir çatırdama söz konusu mu? Erdoğan’ın Türkiye İttifakı söylemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

İktidar geri dönüşü olmayan yola gireli çok oldu. Siyasi olarak kendisini bitirdiği gibi kendisine el uzatan, omuz veren tüm diğer kesimleri de aldattı, istismar etti ve sonrasında da acı çektirdi. Kimse onlara artık inanmaz. Erdoğan’ın Bahçeli’ye olan ihtiyacı Bahçeli’nin Erdoğan’a olan ihtiyacından kat kat fazla bu sebeple ittifak Bahçeli istemedikçe çatırdamaz. Bahçeli bunu ister mi? Türkiye’yi resmen olmasa da fiilen yönetiyorken neden istesin ama AKP’nin kesin düşüşünü hissettiği anda da Ecevit’e yaptığını Erdoğan’a da yapar. Erdoğan’ın Türkiye İttifakı söylemi ise diğer tüm söylemleri gibi boş, konuşmaya bile değmez.

‘KONTRGRERİLLA KİMİ SİYASETÇİLER ELİYLE ÜLKENİN ÇEŞİTLİ MAHALLELERİNİ KARŞI KARŞIYA GETİRİYOR’

-CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na dönük Ankara’nın Çubuk İlçesindeki saldırı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kontrgerillanın uzunca süren bir sessizlik döneminden sonra, kendisini siyaset üzerinden yeniden dizayn ederek eylemlere giriştiğini ve bunun örneklerinden birisi olduğunu düşünüyorum. Yani Kontrgerilla bu sefer asker, polis üzerinden değil kimi siyasetçiler eliyle ülkenin çeşitli mahallelerini birbiriyle karşı karşıya getirmeye çalışmaktadır.

Bizleri içerden parçalamaya çalışan bu tür eylemler karşısında aklıselim olmalıyız. Sakin olmalıyız. Galeyana gelmemeliyiz. Artık milli ve manevi duygularımızı birkaç çapulcu siyaset adamının istismar etmesine izin vermemeliyiz.

Ülkenin bütün mahalleleri olarak şunu artık anlamalıyız ki bu ülkede iktidar, tek başına hiçbir mahalleye nasip olmayacak. Ekmeği de iktidarı da bölüşmeyi, paylaşmayı öğreneceğiz. Aynı havayı soluduğumuzu ve aynı sudan içtiğimizi idrak edip birbirimizin karşısında değil yanında olacağız.

Karşı mahallede çıkan yangının birlikte söndürülmediği taktirde diğer mahalleye de sıçradığını unutmayacağız. Onların kutuplaştırmasına inat bizler kucaklaşmayı bileceğiz. Onların söylemlerinin kaşlarımızı çatmasına müsaade etmeyecek, birbirimize tebessümle günaydın diyeceğiz.

Millet, cesaret ve dayanışma içerisinde bu oyunu elbirliği ile bozacak buna olan inancım tam.

 

Öne Çıkanlar