'Pek çok belediye şirketi borca batık vaziyette'

'Pek çok belediye şirketi borca batık vaziyette'
Belediye şirketlerinin borca batmasının ardında yönetimlerin liyakata göre değil siyasi, sosyal kriterlere göre belirlenmesi yani nepotizm olduğu belirtiliyor.

Ekonomik kriz, 2018 yılında hem özel sektörü vurduğu kadar kamuyu çok olumsuz etkiledi, 2019'un da geçen yıla kıyasla daha sert geçeceği beklentisi hakim. Borç batağına saplananlar arasında özellikle belediyeler de önemli bir yer tutuyor.

Geçen hafta, zarar tartışmaları ile gündeme gelen İSPARK, bir çok otoparkın işletilmesinin fayda/maliyet bakımından sürdürülemez duruma geldiğini belirterek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne kira indirimi başvurusu yaptığı ortaya çıkmıştı. Başvuru dilekçesinde değişen ekonomik ve çevresel şartlar nedeniyle İSPARK'ın işletme açısından bazı problemlerle karşı karşıya kaldığı, son üç yılda personel maliyetlerinin yüzde 95 oranında attığı, toplu iş sözleşmesi sonucunda personele yüzde 20 zam, 2019 yılı için ise enflasyon oranında artış yapılmasının kararlaştırılmasıyla personel maliyetinin 2018 yılı toplam maliyetler kalemleri içerisinde yüzde 70 seviyelerine ulaştığı kaydedilmişti.

Dünya gazetesinin 'Kürsü' bölümü yazarlarından kamu denetçisi Ahmet Arslan, belediye şirketlerinin birçoğunun borca batık olduğuna dikkat çekiyor.

BORCUN ARKASINDA NEPOTİZM VAR

Belediye şirketlerinin borca batmasının ardında ise, şirket yönetiminin liyakata göre değil siyasi, sosyal ve benzeri kriterlere göre belirlenmesi yani nepotizm olduğuna dikkat çeken Arslan, belediye şirketlerinin mal ve hizmet üretim yeri değil de istihdam kapısı gibi görülmesinin bu sonucu doğurduğuna işaret etti.

Aslan, bu şirketlerin içine yuvarlandıkları borç batağı ile ilgili şu tespitleri sıraladı:

"Belediye şirketlerinde çalıştırılan personelin kalitesinin genel olarak düşük olması, görev tanımlarının net olmaması ve sevk ve idare zaafiyeti nedeniyle verimliliğinin düşük olması, belediye bütçesinden yapılması yasal olarak mümkün olmayan ve kaynağı bulunmayan temsil ağırlama, makam aracı vb. giderlerin belediye şirketleri üzerinden ödenmesi, belediye şirketlerinde nakit ve borç yönetiminin zayıf olması nedeniyle ödemeler ile tahsilatlar arasındaki dengenin kaybolması, sermaye artırımı yapılması yerine borçlanmanın kolaylığı nedeniyle yapılan aşırı borçlanma ve buna bağlı olarak ödenen aşırı faiz giderleri, belediyelerin satın alma politikalarının keyfi ve kayırmacı uygulamalar içermesi."

İFLAS TALEBİNDE BULUNULMASI GEREKİR

Arslan, Sayıştay raporlarında da borca batmışlık halinin açıkça ortaya konduğunu kaydetti.

Bu tür durumlarda, şirketin mahkemelerden iflas talebinde bulunması gerektiğini ifade eden Arslan, iflas talebinde bulunulmaması ile ilgili ise şu görüşü dile getirdi:

"Bu durum şirket yönetiminin bilgisizliğinden kaynaklanabildiği gibi "kimse bir şey demiyorsa sorun yok" mantığıyla ihmalden de kaynaklanmaktadır. Nedeni ne olursa olsun, şirket yönetiminin şirketin borca batıklık durumunun mevcut olmasına rağmen mahkemeden şirketin iflası talebinde bulunmaması nedeniyle ileride şirket alacaklılarının şirketten alacaklarını alamaması halinde şirket yönetiminin şirket alacaklılarına karşı hukuki sorumluluğu söz konusu olacaktır." (EKONOMİ SERVİSİ)

Öne Çıkanlar