'Tek adamdan da, AKP ile geçen 16 seneden de sıkıldık'

'Tek adamdan da, AKP ile geçen 16 seneden de sıkıldık'
KESK Eş Genel Başkanı: Emekçiler, enflasyondan, işsizlikten, kayıt dışı, güvencesiz ve taşeron çalışmadan, tek adamdan ve AKP ile geçen 16 seneden sıkıldı.

Esra KOÇAK MAYDA


Seçimlere sayılı günler kala, adaylar meydanlara indi. Vaatler sıralanıyor. Seçim bildirgeleri, manifestolar, programlar açıklanıyor. Hepsinde de işçiler ve emekçilere vaatler ilk sıralarda yer alıyor. Peki emekçiler 24 Haziran seçimlerini nasıl görüyor, ne bekliyor. 

KESK Eş Başkanı Aysun Gezen AKP'nin iktidarda olduğu 16 yıl boyunca enflasyon, işsizlik, kayıt dışı çalışmanın yükseldiğini ve emekçiler için bir yıkım yaşandığını belirterek, "Hedefimizin emekçileri bu hale getiren iş güvencesini elinden alan, taşeron çalışmayı yaygınlaştıran AKP iktidarının MHP ile kurduğu Cumhur İttifakını durdurmak" dedi.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Aysun Gezen Artı Gerçek'in sorularını yanıtladı.

OHAL koşullarında seçime gidiyoruz. Bu süreçten de en çok hak gaspları, meydanlarda maruz kaldıkları kötü muamelelerle işçiler ve emekçiler etkileniyor. Böyle bir süreçte seçime gidilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle OHAL'in ilan edildiği koşullara yeniden bakmak lazım. Gerçekten AKP'nin 2013 Gezi isyanından itibaren cemaatle ayrışmasının da ayyuka çıktığı ve bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldığımız bir sürece girdik. Bu darbe girişiminin bir şekilde bastırılmasıyla birlikte bugüne kadar her şeyi ortak yapanlar, Türkiye'nin bu konuma gelmesinde ortak suçu olanlar bir 'siyasal islamcı iktidar' kavgasına tutuştular ve bu AKP'nin kendi sivil darbesini örgütlemesiyle devam etti. Ardından da AKP, OHAL ve KHK rejimini fırsat bilerek Türkiye'nin toplumsal, kültürel ve sosyo ekonomik yapısını ciddi anlamda dönüşüme uğratacak adımlar atmaya başladı. OHAL'in ilan edilmesine yol açan koşulların, yasada belirtilen koşulların OHAL'in ilan edildiği gün karşılanmadığını görüyoruz. Bu da aslında devamında çıkarılan yaklaşık 154 yasa değişikliğiyle ve binin üzerinde mevzuat değişikliğiyle yapılmak istenenin başka bir şey olduğunu ortaya koyuyor. Zaten Erdoğan da bunu her fırsatta dile getirdi. Daha geçtiğimiz hafta "Sayemizde bir fabrikada bile grev yok" diyerek sermaye kesimlerine mesajını verdi. Dolayısıyla OHAL ve KHK rejiminin bugün geldiğimiz noktada güvencesizliği, esnek istihdamı dayatan taşeron çalışmayı yasaklamayı bırakın, daha da derinleştiren birçok uygulamayı, grev yasaklarını genişleten uygulamaları KHK'lerle geçirmesinin de gösterdiği gibi emek alanında kamu personel rejiminde yaratılmak istenen dönüşümün zemini olarak kullanıldığını çok net görüyoruz. Bu aynı zamanda demokratik ve siyasi haklarımıza da saldırılarla sürüyor. Grev hakkımız engellendiği gibi sendikalaşan işçilerin çok büyük bir kısmı işten atılıyor. Kamu çalışanlarına zaten grev hakkı tanınmıyor. Tüm bunları OHAL ve KHK rejimine yasalanarak yapıyor mevcut hükümet. Bu süreçte Türkiye'yi seçime götürmek aslında AKP'nin kendi bekasını garanti altına almaya yönelik bir hamle.

HEDEFİMİZ ORTAK: AKP-MHP İTTİFAKINI YENMEK

Yapılan araştırmalar, kulisler AKP'nin eskisi gibi bir seçim zaferi kazanmak için değil, mevcut iktidarı elinden kaybetmemek üzerine bir siyaset yürüttüğünü söylüyor. Sizce sandıktan AKP iktidarına 'TAMAM' çıkacak mı?

Özellikle bütün kesimlerin üzerinde ortaklaştığı bir şey var Türkiye'yi 16 yılda bu hale bu iktidar getirdi. Enflasyon, işsizlik, kayıt dışı çalışma çok yükseldi. Doların, Euro'nun durumunu görüyoruz, sürekli rekor üzerine rekor kırıldığı günleri yaşıyoruz. Dolayısıyla bu ekonomik yıkımın sebebi AKP iktidarı. Biz emekçiler olarak tıpkı diğer muhalif kesimler gibi öncelikli hedefimizin emekçileri bu hale getiren, iş güvencesini elinden alan, taşeron çalışmayı yaygınlaştıran AKP iktidarının MHP ile kurduğu Cumhur İttifakının durdurulması. Onlarda da zaten dediğiniz gibi kazanma durumundan ziyade, kaybetmemek üzerine kurulu bir strateji var gibi. Herkes bu mevcut yıkımdan AKP'nin sorumlu olduğunun farkında. Bu farkındalıkla da aslında hedefimiz ortak. Yenilmekten korkan AKP ve MHP ittifakını yenmek.

'YÜZÜNÜ EMEKÇİYE DÖNEN SİYASETÇİDEN YANA OLACAĞIZ, UMUDUMUZ VAR'

Şu ana kadar Cumhurbaşkanı adaylarının yapmış oldukları konuşmalarda, açıklamış oldukları beyannamelerde, manifestolarda en fazla işçi ve emekçilere yönelik vaatler var. Siz bunları ne kadar gerçekçi buluyorsunuz?

Özellikle Cumhur İttifakı üzerinden konuşmamız gerekirse, bugün baktığınızda seçim yatırımı ya da rüşvet olarak görülebilecek lütufkâr bir tavırla karşı karşıyayız. Emeklilere bayram ikramiyesinden tutun da, konut faizlerinin düşürülmesi konusunda birçok düzenleme var. Bugün geldiğimiz nokta zaten onların eseri. Muhalif partiler açısından baktığımızda bunların gerçekleşip gerçekleşemeyeceğini önümüzdeki süreç gösterecek. Umudumuz var. Emek ve demokrasi örgütleri özellikle muhalif partileri, seçime giren ve cumhurbaşkanı adayı gösteren, milletvekili adayı gösteren parlamentoda temsil yetkisi kazanabilecek partileri bu yönde bir baskıya maruz tutuyor. Toplumun beklentileri de bu doğrultuda. Bu adaylar ve partiler toplumun bu beklentilerini gerçekleştirmeye adaylar. Bunları gerçekleştirmedikleri oranda onlar da bir muhalefetle karşılaşacaktır. Dolayısıyla umudumuz var ama gözlemek ve izlemek gerekiyor. Çünkü Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullardan hızlı bir çıkış çok mümkün görünmüyor. Özellikle emekten yana politikaları merkezine alan her türlü grubu da gözlemlemek, izlemek ve desteklemek gerektiğini düşünüyoruz. Emekçiler artık sömürülmekten bıktı. Emekçiler savaş politikalarının finanse edilmesi için, sermayedarların biraz daha beslenmesi için sürekli ellerin ceplerine uzatılmasından, sürekli yeni vergi yükleri ve zamlarla karşılaşmaktan bıktı. Ulufe gibi dağıtılan, aslında bizim emeğimizin, alın terimizin hakkı. Bunun bize kamusal hizmet olarak geri dönmesini istiyoruz. Eğitim sağlık başta olmak üzere bütün kamusal hizmetlerin herkes tarafından ulaşılabilir, eşit, ana dilinde nitelikli bir şekilde sağlanmasını istiyoruz. Dolayısıyla da biz programlarında bunları sağlayan siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine yüzümüzü döneceğiz. Kesin bir dille de şunu söylemek gerekiyor: 'Cumhur ittifakına emekçilerden oy yok'.

Seçim güvenliğine ilişkin KESK'in bir çalışması olacak mı? Zira yine araştırmalarda ve sokakta yurttaşlar seçimlerin adil bir ortamda yapılmadığını, oylara sahip çıkılması gerektiğini söylüyor.

Bütün muhalif, demokratik kitle örgütleriyle yapılan ortak bir çalışma var, biz de bunun bir parçası olacağız. Özellikle seçim güvenliğinin sağlanması, sandıklarda görev alınmasın yönünde mutlaka üyelerimize bir çağrımız olacak. Eğitimlere katılacağız. Çünkü önümüzdeki seçim aynı zamanda tek adam rejimine karşı halkın kendi kaderini kendi ellerine almasının da bir mücadelesidir.

Erdoğan'ın son günlerde 'Seçimi ya da çoğunluğu kaybetmemiz durumunda A, B, C planlarımız var' gibi açıklamaları, aslında insanların sandıktan umudunu kesmesine neden oluyor. Bu beyanlar halkta 'biz ne yaparsak yapalım, bunları düşüremeyeceğiz' duygusuna neden oluyor. Ama sandığa gidip oyumuzu kullandığımızda ve sandık ve seçim güvenliğini de sağladığımızda hiçbir şekilde AKP'nin oylarımızı çalmasına izin vermeyeceğiz.

'MORAL VE ÜSTÜNLÜK BİZDE, EMEKÇİLER TAMAMLAMAYA GELİYOR'

Bu seçimlerde bir 7 Haziran havası hakim gibi. Özellikle 'TAMAM' ile başlayan ve rekor kıran paylaşımlar moral ve motivasyon üstünlüğünü muhalefete geçirmiş gibi görünüyor. Sizce nasıl bir 25 Haziran sabahına uyanacağız?

Aslında 7 Haziran ile birlikte Gezi'ye de bakmak gerekiyor. Gezinin o nüktedan dili, incelikli, gerçekten neşe dolu, insanların içini açan, onlara umut veren dili 'TAMAM' ile birlikte hemen hakim oldu. Dediğiniz gibi moral ve üstünlük bize geçti. İnsanlar bıktı, 'sıkıldık' diyorlar. 'Tek adamdan da, AKP ile geçen 16 seneden de sıkıldık' diyorlar. Dolayısıyla bizim açımızdan çok umutvar bir süreç gelişiyor. Toplumdan AKP ve MHP ittifakı karşısında dipten dibe akan o öfke dalgasının da yavaş yavaş bütünleştiğini görmeye başlıyoruz. Dolayısıyla umutlu olmak için çok sebep var. Ama bunun için bir irade olmak ve o iradeyi kararlılıkla sürdürmek gerekiyor. Hem seçim öncesinde hem de seçim sonrasında. O yüzden Gezi'den sonra başladığımız şeyi emekçiler tamamlamaya geliyor. Önce AKP-MHP ittifakını yenip, arkasında da Türkiye'yi yeniden kurmanın zeminini oluşturup kolları sıvayacağız. İşimiz çok, önümüzdeki yol uzun ama bu yolu aşacak ve açacak birikime bütün emekçiler sahip. (ARTI GERÇEK)

Öne Çıkanlar