Meğer Feyzioğlu’nun derdi daha çok dava imiş!

Erdoğan’ın açıklamasının ardından Facebook hesabından 'strateji belgesi'nin 'devrim' niteliğinde olduğunu belirten bir konuşma yayınladı TBB Başkanı Feyzioğlu. Hadi o 'devrim'i bulalım.

Yargı Reformu Strateji Paketi, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklandı. Tam 9 amaç, 63 hedef ve 256 faaliyet içeriyor paket. Ne havalı değil mi?

17 yıldır iktidarda olan bir parti. 17 yıl sonra kalkıp "işkenceye sıfır tolerans", "güven veren adalet", "ifade özgürlüğü", "erişilebilir yargı sistemi", "makul sürede yargılama", "tutuklama tedbirinin ölçülü kullanılması" filan diyor. Aslında iktidara geldiğinden beri bunları söylüyor.

Evet sadece söylüyor. Söylem ile eylem arasındaki farkı ise bizzat yaşıyoruz.

O nedenle bugün aynı şeyleri tekrar etmesi bir anlam ifade etmiyor.

Daha doğrusu bizim için bir anlam ifade etmiyor.

Mesela Türkiye Barolar Birliği Başkanı için başka bir anlam ifade ediyor.

Erdoğan "belgeyi" açıklarken Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, ağzı kulaklarında büyük bir coşkuyla alkışlıyor.

Alkışladığı nokta dikkat çekici. Erdoğan, "Avukatlarımızın uluslararası davalarla ilgili mesleki kapasiteleri hızla gelişiyor. Bunun bir gereği olarak avukatlara da belli kriterler dahilinde -bunu barolar birliği başkanımızla da arkadaşlarımız görüştü, görüşüyor- avukatlara da yeşil pasaport hakkı vererek uluslararası faaliyetlerini kolaylaştırmayı planlıyoruz" diyor. İşte Feyzioğlu bu sözleri avuçlarını patlatırcasına alkışlıyor.

Ardından Erdoğan gülerek ekliyor, "Tabii tüm avukatlara değil di mi?"

Salondan "hıhı hıhı" imalı gülüşme sesleri yükseliyor. Feyzioğlu da onlardan biri.

Tüm avukatlara değil tabii.

Erdoğan’ın ya da Feyzioğlu’nun derdi tüm avukatlar olamaz elbette.

Öyle olsaydı bugüne dek tutuklanan, duruşma salonlarından kovulan, tartaklanan, dava açılan avukatlar için bir tepki gösterirlerdi. Mesela Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, söz konusu belgenin açıklandığı gün gizli tanık ifadeleriyle haklarında dava açılan ve bir yılı bulan yargılamanın ardından alelacele tutuklanan avukatlardan Barkın Timtik’in ailesine ve avukatlarına haber verilmeden ameliyat edilmesini eleştirebilirdi.

Avukatının müvekkilini görmesinin engellenmesine ses çıkarabilirdi.

Ama o ne yaptı?

Erdoğan’ın açıklamasının ardından Facebook hesabından "strateji belgesi"nin "devrim" niteliğinde olduğunu belirten bir açıklama yayınladı.

Yeşil pasaporta sevinmesinin ardındaki nedeni de şu sözlerle açıkladı:

"Türkiye’de avukatlar artık Avrupa’da tahkim davaları alıyor. Almanya’da üç milyonun üzerinde Türk yaşıyor, Avrupa’da altı milyonun üzerinde Türk yaşıyor. Onların burada işleri var. Dolayısıyla bizim avukatların Avrupa’ya rahat seyahat etmesi lazım. Bunu teminen belli kıdemin üzerindeki avukatlara yeşil pasaport alma hakkı geliyor ki çok uzun zamandır meslektaşlarımız adına takip ettiğimiz husustu bu."

Yok olan yargı bağımsızlığı, uzun tutukluluklar, işkence iddiaları, cezaevindeki bebekler, hasta tutuklular, avukatlara yönelik baskılar, tutuklanan barış akademisyenleri, KHK ile işlerinden atılan pasaportlarına el konulan insanlar, esamesi okunmayan basın özgürlüğü, sadece lafta kalan ifade özgürlüğü çok da önemli değilmiş yani.

Feyzioğlu’na göre Erdoğan’ın açıkladığı "belge", "Türkiye ittifakının altını dolduruyor" ve "Türkiye’nin büyük kucaklaşmasına vesile olacak" bir belgeymiş meğer.

Üstelik o belgenin hazırlanması süresince ki kendi deyimiyle bir buçuk yıl boyunca kendileri de görüş ve önerileriyle katkıda bulunmuşlar. Bu nedenle 14 Mayıs’ta Erdoğan’ı ziyaret ettiğini de anımsamakta yarar var.

Ama niye şaşıralım değil mi? O Feyzioğlu değil miydi ki AKP Rize İl Başkanlığını ziyaret edip üzerinde AKP amblemi olan çay paketleriyle poz verip, "millilik" mesajı veren. Meslektaşlarının kendisine yönelik eleştirilerini "madalya" olarak gördüğünü söylerken Adalet Bakanı Gül ile kameralar karşısına geçen ve bir hükümet temsilcisi gibi konuşan.

Meğer Feyzioğlu’nun derdi Avrupa’da yaşayan Türklerin davalarını alabilmek imiş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi