Deizm tartışmaları ve ilahiyatçılar

İnançlı bir gencin bu alanın en büyük otoritelerinden biri sayılan kişiden 'yolsuzluk başka şey, hırsızlık başka şey' sözünü işittiğinde deizme kaymasını hayretle karşılamak mümkün mü?

Eser KARAKAŞ / EĞİTİM


Deizm tartışmalarını küçümsemeyin, ciddiye alın, çünkü mesele büyük bir hızla siyasi kimlikli kişilerin laik devlet olgusunu da tartışacakları bir zemine kayıyor.

Laiklik ve hukuk devleti kavramları ülke için yaşamsaldırlar ama her ikisinde de inanılması kolay olmayan aşınmalar gözlemleniyor; hukuk devleti zaten yargının içinde bulunduğu durum nedeniyle bitmiş durumda, laiklik meselesinde de eğik zeminde aşağı doğru hızla kayıyoruz.

Bu yazı eğitim içerikli bir yazı olacak ama deizm meselesi açılınca konu ister istemez laiklik ve inanç özgürlüğü alanlarına geliyor.

Kim, nasıl bir araştırma yaptı, bilemiyorum ama son günlerde basında yer alan haberlere göre deizmin özellikle genç kuşaklarda hızla yaygınlaştığını, öğreniyoruz diyemiyorum, duyuyoruz.

Bu konu toplumda, basında, akademiyada tartışılabilir ama bu eğilimin, deizmin bir tehlike olarak sunulamayacağı bir yer varsa orası da devlet, laik devlet katıdır.

Oysa, devletin tüm en üst yetkilileri deizm tartışmasına balıklama atladılar.

Deizm ya da başka inanç meseleleri Anayasamızın ikinci ve yirmi dördüncü maddelerinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) de dokuzuncu maddesinin inanç özgürlüğü güvencesi altındadır.

Bir devlet yetkilisinin, laik bir devlette, AİHS’e taraf bir devlette bir inanç konusunu tehlike olarak sunması haddine değildir, vahim bir hukuk, anayasa, özgürlük, inanç özgürlüğü ihlalidir.

Laik devlet ilkesinin ayaklar altına alınmasıdır, vahim bir anayasa ihlalidir, suçtur.

Gelelim meselenin eğitim ayağına.

Deizmin artması doğrusu beni pek ilgilendirmez ama bir olgu olarak da, üstelik Erdoğan iktidarında (artık AKP bile diyemiyorum) deizmin yükseldiği iddiası (doğru ise) üzerinde düşünülmesi gereken bir şey olabilir.

Din ya da inanç konuları çok üst düzey sofistikasyon gerektiren konulardır.

Din, inanç konusunu meslek edinmek istiyorsanız, yani bir biçimde din öğretmeni, ilahiyatçı, Diyanet görevlisi, İlahiyat fakültelerinde öğretim üyesi, vs. olmak istiyorsanız büyük bir entelektüel birikime sahip olmak durumundasınız.

İlahiyat cahillerin, vasatların işi değildir.

En tepeden, İlahiyat Fakülteleri öğretim üyelerinden başlayalım.

Bu öğretim üye ya da görevlileri çok üst düzeyde felsefe, mantık, tarih ve klasik diller (arapça, latince, ibranice, aramice) bilmek durumundalar; Eski Ahit’i orijinal dilinden okuyamayan bir kişiye ilahiyatçı, İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi denebilir mi?

Bizde ise maalesef (görebildiğim kadarıyla) çok ama çok küçük bir azınlık dışında İlahiyat fakülteleri öğretim üyelerinin kahir ekseriyeti bu özelliklere sahip değiller.

En nihai analizde de din öğretmenlerini, Diyanet görevlilerini, ilahiyatçıları bu hocalar (!) yetiştiriyorlar ve kalite sonuçları da ortada.

Tekraren söylüyorum, ilahiyat eğitimi, öğretimi çok ama çok derinlikli, çok sofistike bir alan, bizde ise bu durumun bir karşılığı pek yok.

Gençler ise dini konuları bu kişilerin rahle-i tedrisinden geçerek öğrendikleri için dini, ilahi konulara bir süre sonra çok mesafeli yaklaşıyorlar, belki de deizme kayıyorlar ama bu durumun temel nedenini karmaşık süreçlerde değil, bizdeki ilahiyat eğitim ve öğretiminde, bu alanda görevli kişilerde aramak lazım.

İnançlı, ilahiyat konularına meraklı bir gencin bu alanın en büyük otoritelerinden biri sayılan kişiden "yolsuzluk başka şey, hırsızlık başka şey" sözünü işittiğinde deizme kaymasını hayretle karşılamak mümkün mü?

Başka bir ifade ile, şayet bir sorumluluk getiriyorsa bu konu, emin değilim, sorumluyu uzakta aramayalım.

Unutmadan, yazıyı bitirirken söyleyeyim, ilahiyat öğretimi müfredatında felsefe, tarih gibi temel konuların yanında mutlaka bir ölçüde matematik de bulunmalı.

Biraz matematik (mantık) bilen bir kişi, iyi niyetli ise, yandaşlığı, siyaseti mesleğinin önüne geçirmemiş ise, "yolsuzluk başka şey, hırsızlık başka şey" diyemez çünkü bilir ki, bilmelidir ki, her hırsızlık yolsuzluk değildir ama her yolsuzluk mutlaka ama mutlaka hırsızlıktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi