Yeni anayasa tartışmaları: ‘AYM ve AİHM kararları uygulanmadan yeni anayasadan söz etmek suni tartışma’

Yeni anayasa tartışmaları: ‘AYM ve AİHM kararları uygulanmadan yeni anayasadan söz etmek suni tartışma’
Meclis’te hazırlanıp referanduma sunulan bir anayasanın kalıcı ve meşru olmayacağını ifade eden hukukçular uygulanmayan AYM ve AİHM kararlarına dikkat çekti: 'AYM ve AİHM kararları uygulanmadan yeni anayasadan söz etmek suni tartışma'

Müzeyyen Yüce


İSTANBUL- Türkiye’de 31 Mart’taki yerel seçimlerin ardından kulislerde konuşulan iktidarın ‘yeni anayasa’ hamlesi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş’un partilere yaptığı ziyaretler ile somutlaştı. Bu noktada siyasi partilerin nasıl bir tutum alacağı takip edilirken, kamuoyunda ‘yeni anayasanın’ gerekli olup olmadığı ve ortaya çıkacak anayasanın ne kadar ‘demokratik’ olabileceği tartışmaları sürüyor.

Aslında siyasette 1982 Anayasasının değiştirilmesine ilişkin tartışmalar yeni değil. 12 Eylül askeri darbesinden hemen sonra hazırlanan ve bazı kesimlerce “darbe dönemi anayasası’ olarak görülen 1982 Anayasası’nda geçen 42 yılda kısmi değişiklikler yapılmasına rağmen yerine yeni bir anayasa yapmak için uzlaşı sağlanamadı. Mevcut anayasada son köklü değişiklik 2017 referandumunda parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesiyle yapıldı. Peki uzun yıllardır üzerinde tartışılan ve zaman zaman iktidar tarafından yeniden gündeme getirilen yeni anayasa neden yapılamıyor? Yeni bir anayasanın yapım süreci nasıl işletilmeli ve Türkiye’nin mevcut durumunda ‘demokratik’ bir anayasa yapmak mümkün mü? Bu soruları Anayasa Hukukçuları Prof. Dr. Levent Köker ve Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz'a sorduk.

‘AYM VE AİHM KARARLARI UYGULANMADAN YENİ ANAYASADAN SÖZ ETMEK SUNİ BİR TARTIŞMADIR’

Hukukçu Prof. Dr. Levent Köker’e göre yeni bir anayasanın sıfırdan yapılabilmesi için öncelikle kurucu bir iradenin ortaya çıkması gerekiyor. Söz konusu kurucu iradenin 2011 yılında TBMM çatısı altında kurulan ‘Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ ile denendiğini, ancak sonuç alınmadığını hatırlatan Köker, bir diğer yol olan sadece anayasa yapmak için görevlendirilmiş kurucu Meclis sürecini ise iktidarın tercih etmediğini söyledi.

Her şeyden önce 1982 Anayasası'nın değişmesi için uygun zeminin bulunmadığını, ortaya çıkabilecek Anayasanın ise demokratik olmayacağını belirten Köker, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanmadığı, yargının yürütme organına bağımlı ve siyasi nitelikte kararlar verdiği bir siyasi konjonktürde yeni anayasa tartışmalarını ‘suni tartışmalar’ olarak yorumluyor.

raw-kamu-hukuku-profesoru-levent-koker-yargi-bagimsizliginin-tahribati-mesrulastirildi-114184931.jpg
Prof. Dr. Levent Köker

Türkiye’nin özellikle temel hak ve özgürlükler konusunda çözüme kavuşmamış birçok sorunu olduğunu belirten Köker şunları söyledi:

“Bugün mahkeme kararlarına karşın Can Atalay, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş hala cezaevlerinde tutuluyor. Hakkında mahkeme kararı olup da uygulanmayan yüzlerce mahpus, KHK’lı ve Barış Bildirisi imzacısı akademisyen var. Bunların hepsi demokratik bir Anayasal düzende olmaması gereken uygulamalar. Eğer siz cunta anayasasını ortadan kaldırmak ve yeni demokratik bir anayasa yapmak istiyorsanız önce uygulanmayan mahkeme kararlarını uygulayacaksınız. Tüm bunlar yapılmamışken demokratik bir anayasadan söz etmek mümkün mü? Elbette değil”

İLK ÜÇ MADDE HATIRLATMASI: ‘YENİ ANAYASA KÜRT SORUNUNA NASIL CEVAP VERECEK?’

Köker, yeni anayasa konusunda bir diğer önemli hususun bazı siyasi partilerin ‘kırmızı çizgisi’ olan anayasadaki ilk üç maddenin dokunulmazlığı olduğunu kaydetti.

Geçmişten günümüze mevcut anayasada çok sayıda değişiklik yapıldığına, bu değişikliklerin son örneğinin 2017 referandumu ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş olduğunun altını çizen Köker, yeni anayasa yapmak ile anayasa değişikliği arasında fark olduğunu ifade etti ve ekledi:

“Yeni bir anayasa yapılması söz konusu olduğunda ilk üç maddenin değiştirilemeyeceği hususu bazı siyasi partilerin kırmızıçizgisi. Dolayısıyla ilk üç maddeyi değiştirmediğiniz taktirde yeni bir anayasa yapmış olmuyorsunuz. İlk üç maddeye dokunmadan diğer maddeler üzerinde sadece anayasa değişikliği yapmak mümkün. Ama buna yeni bir anayasa diyemeyiz. Şunu da hatırlatmak da fayda var: Anayasa’da yer alan “ilk üç maddenin değiştirilemeyeceği” hükmü 12 Eylül cuntasının koyduğu bir hüküm. Türkiye’nin temel sorunlarının çözülmesi, demokratikleşmesi adına belki de ilk üç maddenin değiştirilmesi fikri tartışılmalı ve üzerinde çalışma yürütülmelidir. Mesela uzun yıllardır çözüme kavuşamayan Kürt sorunu… Yeni anayasa bu soruna cevap verebilecek mi mesela? Biliyorsunuz 2017’de ülkede OHAL devam ederken yapılan anayasa değişikliği ile Parlamenter Sistem’den Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildi. Yani siyasi rejim değişti. Bu durum teknik olarak bir anayasa değişikliği olsa da sonucunda 1982 Anayasası’nın öngörmediği bir siyasi rejim ortaya çıkmıştır. Bu durumda Türkiye’nin 1982 Anayasası ile devam ettiği söylenebilir mi? Yoksa bu artık yeni bir Anayasa mıdır? 2017 Anayasası ile mi yönetiliyoruz biz? Tüm bunları iyi düşünmek gerekiyor. Tüm bu noktalar düşünüldüğünde demokratik bir anayasanın ortaya çıkması mümkün görünmüyor.”

‘MECLİS’TE HAZIRLANIP REFERANDUMA SUNULAN ANAYASA KALICI VE MEŞRU OLMAZ’

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz ise demokratik anayasaların yapım sürecine vurgu yaparak, siyasi parti temsilcileri kadar sivil toplum örgütleri ile halkın da bu sürece dahil edilmesinin öncelikli şart olduğunu ifade etti. Meclis’te hazırlanarak referanduma sunulan bir anayasanın kalıcı ve meşru olmayacağının altını çizen Boyunsuz da şunları söyledi:

“Bir yandan mevcut anayasa hiç uygulanmaz bir hale gelirken, diğer yandan sürekli anayasa değişikliği tartışmaları gündeme geliyor. Bakıldığında Türkiye’de medeni ve siyasal haklar bakımından büyük gerileme var. Özgür ve demokratik olmayan ülkeler arasında sayılıyor. Birkaç hafta önce yerel seçimlerde birinci parti olarak çıkan ana muhalefet partisi liderini 1 Mayıs’ta Taksim’e yürütmediler. Böylesi bir baskı ortamında, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının uygulanmadığı bir hukuki zeminde demokratik bir anayasa tartışması yapmak mümkün mü? Bu ülkede Anayasa Mahkemesi’nin özgürlükler ile ilgili kararları uygulama alanı bulamıyor”

‘YENİ ANAYASA TARTIŞMALARINDAN DEMOKRATİK BİR SONUÇ ÇIKMAZ’

Yeni anayasa tartışmalarından önce mevcut anayasanın hükümlerinin uygulanması noktasında bir sorun olduğuna dikkat çeken Boyunsuz, şöyle konuştu:

“Mevcut anayasanın eksik tarafları var; ancak daha kötü anayasası olup da Türkiye’den daha demokratik yaşayan ülke örnekleri de var. Bir anlamda bu rejim doğrudan doğruya anayasanın çok kötü hükümleri olduğu için anti-demokratik değil ki? Mevcut anayasada değişmesi gereken en önemli husus Cumhurbaşkanın yetkileri ve konumuyla ilgili olan hükümler. Ancak iktidar kanadında yeni anayasayla hükümet sisteminin değişeceğine, aşırı güç yoğunlaşmasının azaltılacağına, kontrol ve denge geliştirileceğine dair hiçbir işaret yok. O yüzden bu anayasa tartışması sürecinden demokratik bir sonuç çıkacağını düşünmüyorum.”

suleozsoyboyunsuz.jpg
Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz

‘TÜRKİYE NE DEMOKRATİK NE LAİK VE DE BİR HUKUK DEVLETİDİR’

Prof. Dr. Boyunsuz, anayasa değişikliği tartışmaları bağlamında ‘ilk üç maddenin korunması’ hususunu da değerlendirerek, “İlk üç maddeye bakıldığında Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Üniter devlet yapısı da aynı zamanda koruma altına alınıyor. Bu hükümler esasında 1921,1924, 1961 ve son olarak 1982 Anayasalarının da ruhunu taşıdığı hükümler. Benim şahsi kanaatim bu hükümlerin değiştirilmesi yönünde değil. Ancak elbette konuşulup, tartışılabilir. Kaldı ki bizim sorunumuz bu maddelere dokunmak veya dokunmamak değil. Asıl sorun maddeleri uygulayamamak. “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir” hükmü ne kadar uygulanıyor? Türkiye hali hazırda ne demokratik ne laik ve de bir hukuk devletidir. Onun için ikinci maddedeki Cumhuriyetin niteliklerinin hayata geçirilmesinde bir sorun var” ifadelerine yer verdi.

Öne Çıkanlar