Fenerbahçe'nin rakibe ihtiyacı yok...

Avrupa defteri de kapandı. Kadıköy'e dönen Sarı Lacivertlilerde artık tek hedef kümede kalmak!

Avrupa defteri de kapandı. Kadıköy'e dönen Sarı Lacivertlilerde artık tek hedef kümede kalmak!

Ali Koç'un başkan seçildiği gün düşlenen büyük hedefler sonrası düşündürücü bir tablo...

Herkes her şeyi eleştiriyor doğal olarak. Ve bundan da büyük payı normal olarak sahadaki futbolcular alıyor. 

İlginçtir, sahada mücadele verme çabasındaki Fenerbahçeli futbolcuları hiçbir şey canlandırmıyor...

Maç öncesi Zenit tribünlerinde açılan 'Fesli Kanarya' koreografisi belki hırslandırır mı diye düşleyenler de yanılıyor... İlk maçta 1-0'ın gol yemeden kazanılan avantajı da kıpırdatmıyor. Ne olursa olsun, sahadakiler bir havaya girmiyor...

Bir oyun anlayışı var ki anlamak zor. Sanki top ayağında olanlar dışındakilerin koşması, hareket etmesi yasak. Herkes yerine kazık çakmış gibi bekliyor da bekliyor...

Aslında Fenerbahçe'nin rakibe de ihtiyacı yok. Yenilen 3 gole bakın. İlk 2 gol Hasan Ali imzalı. Pozisyonlar, futbolu öğrenenlere 'Bakın, bir savunma oyuncusu böyle pozisyon almaz' dersi niteliğinde. Hele 3. gol... Sanki baktı gol olmayacak, 'Bari pozisyonu ben yaratayım' dercesine Mehmet Topal imzalı...

Böyle deneyimli bir oyuncu, üstelik şahane de bir gol atmışken bu kadar basit bir hata nasıl yapar, anlaması zor...

Skor 2-0'ken Mehmet Topal'ın golü bir takımı havaya sokar, o da olmuyor... 

Olan bitene de akıl sır ermiyor...

Bir de Fenerbahçe'nin yenilenmiş Avrupa kadrosunu inceleyin. Alınmayanlara bakın. Sonra da futboldan tek sorumlu Comolli'nin neden hâlâ yönetimce eleştirilmediğini çözmeye çalışın...

Ersun Yanal'la nisan şampiyonluğu yaşamıştı Fenerbahçe. Aziz Yıldırım dönemin en iyi kadrolarından biriydi. Şimdi tarihin en kötü kadrosu var ve yine Ersun Yanal görevde. Bu kez Mart ayına girmeden Fenerbahçe'nin tüm hedefleri bitti!

İnsan 'Demek önce iyi oyunculu kadro şart' matematiğine varıyor...

Ersun Yanal göreve geldiğinde bu kadroyu biliyordu. Ligde seri galibiyetler, kupa, Avrupa derken iddialıydı...

Demek erken konuşmamak lazımmış...

Tribünlerin alkışı hakeden bir sükuneti var alınan sonuçlara karşın... 

Bu hafta Beşiktaş derbisi var... 6 hafta sonra da Kadıköy'de Galatasaray derbisi... 

Bu süreçte de pozitif bir görüntü yaşanmazsa Ali Koç olsun, yönetim olsun sıkıntılı günler yaşarlar... Sabır ve sükunet bir yerde doğal olarak tepkiye dönüşür...

Ama sahadaki bu kadar kötü ve ruhsuz kadro nasıl silkelenir, çözmek zor...

Bir de Sadık takıldı aklıma... Tamam doğuştan Fenerbahçeli, çok efendi, tribünler falan seviyor.. Çok bariz faullere de maruz kalıyor. Ama her defasında kurşunlanmış gibi kendini yerlere atması ilginç. Şimdi sıcak geliyor ama gerçek Fenerbahçe taraftarı bu kadar tribüne oynayan oyuncuyu sevmez... Zenit maçında kazandığı bir faul var. Tekrarında net bir şekilde yüzüne darbe olmadığı görülüyor ama Sadık eli yüzünde, yere atıyor kendini. Hakem yiyor ama taraftar yemez!

Bugün kendisine sempatiyle 'Puyol' benzetmesi yapanlar, yarın bir gün 'Bizim Burak Yılmaz' deyiverirler sonra...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi