1937 - Moskova duruşmaları ve Kızıl Ordu generallerinin tasfiyesi

Sovyetler Birliği’nin akademisyenlerinden Vadim Z. Rogovin’in '1937 Stalin’in Terör Yılı' kitabı nihayet yayınlandı. Kitap “Moskova Duruşmaları”nın ve “Kızıl Ordu” tasfiyelerinin üstündeki sır perdesini büyük ölçüde çekip alıyor

Sovyetler Birliği’ndeki 1930’lu yılların “Büyük Temizlikleri” konusuyla ilgilenenlerin ne zamandır beklediği, Sovyetler Birliği’nin akademisyenlerinden Vadim Z. Rogovin’in (1937-1998) 1937 Stalin’in Terör Yılı (Çev. Selçuk Eralp, Mehring, Şubat 2024) kitabı nihayet yayınlandı.

1937’NİN “BÜYÜK TEMİZLİĞİ”…

Bu kitabın önemi, Rogovin’in bir Sovyet akademisyeni olması, 1930’lar Sovyetler Birliği’ni ve o dönemki tasfiyeleri ayrıntılı bir şekilde incelerken Troçkist olmadığı halde Troçki’den yana hakkaniyetli bir tutum alması, diğer yandan Stalin’in liberal eleştirmenleri ile arasına net bir çizgi çekmesi ve yeri geldikçe onları da eleştirmesidir. Dahası, başta, Lejand Yayınları’nın bundan birkaç ay önce yayınladığı A. Orlov’un Stalin’in Suçlarının Gizli Tarihi (Çev. G. Zileli, Ekim 2023) kitabından da alıntılarla bu döneme ve “büyük Temizlik”e ilişkin bütün literatürü titizlikle inceleyip tartışmasıdır.

NEDEN İTİRAF ETTİLER?

621 sayfalık kitapta son derece ilginç bölümler var. Öyle ki, konuların çekiciliği nedeniyle kitabı okumaya ortalardan başlayıp ileriye ve geriye doğru sürdürmek zorunda kaldım. Örneğin, Moskova gösteri yargılamalarını ele aldığı başlıca bölümlerden biri olan “Neden İtiraf Ettiler?” bölümü, kafaları en fazla meşgul eden bir konuyu ele almaktadır.

Bu bölümde Rogovin, çeşitli obtionları ele alıp (sanıkların yerine onların benzeri aktörler çıkarıldığı; tutuklulara iradeyi kıran ilaçlar verildiği; onlardan “partiye bağlılıklarını ispat etmelerinin” istendiği; fiziki işkence yapıldığı; canlarının bağışlanacağı sözü verildiği; itiraf yapmayanların yargılamaya çıkarılmadığı; ailelerinin, çocuklarının yok edilmesiyle tehdit edildikleri vb) tartışmaktadır. Rogovin bunların her birinde doğruluk payı olduğunu belirtmekle birlikte en çok Troçki’nin bu konudaki açıklamalarına ağırlık vermektedir.

ENGİZİSYON’DAN VE HİTLER REJİMİNDEN BİLE DAHA KARANLIK

Troçki, Rogovin’in genişçe alıntıladığı makalesinde, sanıkların daha tutuklanmadan önce Stalin’e teslimiyet yolunu tuttuklarını ve bu kaygan zeminde bir noktada durmanın mümkün olmadığını ileri sürmektedir. Bence bu açıklamada da diğerleri gibi gerçek payı olmakla birlikte, gerçeğin bütününü izah etmemektedir. Bana kalırsa bu, o döneme kadar, Engizisyon ve Hitler diktatörlükleri de dahil, tarihin ve geleceğin görmediği ve göremeyeceği (özellikle 1930’ların 2. yarısı) koyuluktaki su sızdırmaz bir totaliter diktatörlüğün sonucudur. Sahte ifadeleri kabul etmediğiniz zaman sizi bekleyen, NKVD mahzenlerinde başınıza bir kurşun sıkılıp sessiz sedasız bir çukura atılmanızdır. Ki bunu göze alan birçok kahraman komünist olmuştur. Sahte ifadeleri ve gösteri davasında rol almayı kabul edenleri buna sürükleyenin ise bu karanlık totaliter rejim içinde hiçbir şanslarının olmadığını görmenin verdiği umutsuzluk ve karamsarlık olduğunu düşünme eğilimindeyim.

1940 YARGILAMALARINDA TUTUKLULAR POLİS İFADELERİNİ REDDEDEBİLDİ

Nitekim, bundan on yıl sonra (1949-1952), “Yahudi Anti-Faşist Komite” sanıklarına karşı yürütülen davada sanıklar, gizli polisin bodrumlarında işkenceyle alınan ifadelerini mahkeme önünde reddedebilmişlerdir. Bence bunun nedeni, 1930’larda totaliter rejimin içine hiçbir ışık huzmesi sızamazken, 1940’ların sonunda ve 1950’lerin başında rejimin, savaşın ve anti-faşist direnişin de etkisiyle belli ölçülerde gevşemiş olmasıdır. Gizli polis ve uyduruk mahkemeler artık “kukla oynatıcısı” rollerini 1930’lardaki sıkılıkta yerine getiremiyorlardı.

İSPANYA İÇ SAVAŞI’NDA NKVD’NİN ROLÜ

Rogovin’in kitabında, NKVD’nin, İspanya İç Savaşı (1936-39) döneminde anarşistlere (CNT-FAI) ve devrimci Marksistlere (POUM) karşı giriştiği suikastlar, cinayetler, İspanya’daki “iç hapishane”lerde uyguladığı işkencelerle de ilgili epeyce değerli bilgi ve kayıt var.

KIZILORDU GENERALLERİNİN TASFİYESİ

Kitabın ele aldığı bir diğer önemli konu, 1937 yılındaki, binleri bulan Kızıl Ordu üst ve orta kademe subay kadrosunun (Tukaçevski ve arkadaşları) öldürülerek ortadan kaldırılması konusudur. Kitabın sonlarına doğru bu konuya ayrılmış 9 bölüm bulunmaktadır.

Rogovin’in aktardığına göre, Tukaçevski ve üst düzey subay kadrosunun tasfiyesi için gerekli “faşist Almanya’yla işbirliği” belgeleri doğrudan doğruya Alman istihbarat örgütü tarafından üretilmiş ve bu belgeler bir yandan Macaristan’ın o zamanki başkanı Benes, bir yandan da doğrudan Alman istihbaratının NKVD’yi kullanmasıyla SBKP Politbürosu’na ulaştırılmıştır. Elbette Naziler bunu yaparken, yakın gelecekte saldıracakları Sovyet Kızılordu’sunun Genelkurmay’ını çökertmeyi planlamışlardı. Bu planın tutmadığını söyleyemeyiz.

ÇARLIK OKHRANA’SININ ARŞİVLERİNDEN ÇIKAN…

Öte yandan, Rogovin, A. Orlov’un 1956 yılında Life dergisinde yayınlanan makalesinden hareketle, “Tukaçevski Vakasındaki Sır” başlığı altında son derece ilginç bir iddiayı ele alıp tartışmaktadır.

Buna göre, “İlk teşhir davasının hazırlıkları sırasında Stalin, Yagoda’ya (o zamanki NKVD şefi, GZ), eğer NKVD temizliklerinin muhtemel bazı kurbanlarının Ohranka’nın (Çarlık gizli polisi, GZ)… ajanları olarak faaliyette bulunduklarını gösterebilirse, bunun yararlı olacağından bahsetmiştir.” (s. 590) Görevlendirilen NKVD subayı Stein bu araştırma sırasında, “Stalin’e ait, onun yıllarca çarcı Ohranka için çalıştığına dair şüpheye yer bırakmayan raporların da olduğu, çarlığın gizli polis şefi yardımcısı Vissarionov’un dokümanlarıyla karşılaşmıştır.” (s. 591)

Can korkusuna kapılan Stein, bu raporları, NKVD’deki üslerine ulaştırmak yerine (bunu yapmak onun için ölümle eşdeğerdi; gerçi sonuçta ölümden kurtulamamıştır), Tukaçevski ve arkadaşlarına ulaştırır. Bunun üzerine Tukaçevski ve diğer generaller, Stalin’i tutuklayarak yargılamak için hazırlıklara girişirler. Fakat Stalin bu hazırlıklardan haberdar olur ve generallere karşı hızlı bir tasfiye hareketini başlatır.

Totaliter bir rejimin ve diktatörün sırlarla dolu kanlı geçmişi…

***

Birlikte okunmalarında büyük yarar olan Orlov’un ve Rogovin’in kitapları, en azından “Moskova Duruşmaları”nın ve “Kızıl Ordu” tasfiyelerinin üstündeki sır perdesini büyük ölçüde çekip alıyor.


Gün Zileli: 24 Ekim 1946, Ankara doğumlu. 1968 gençlik hareketinde yer aldı. 1990 yılında İngiltere’de sığınmacı oldu. 1992 yılında anarşizmi benimsedi. 2000’li yıllarda altı kitaptan oluşan otobiyografisini yazdı. Romanları, özellikle Sovyetler Birliği’ndeki Gulag kampları hakkında biyografik çevirileri var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gün Zileli Arşivi