oldu mu şimdi bu?

klavyeyle yazı da yazılıyor. kürtlerle ilgili dostane yazılar kaleme alan herkes, gelinen noktada, bunu bir şeyleri göze alarak yapıyor. bilgen’in malum açıklaması hiç yakışıklı olmadı.

belki sonda söylememin daha iyi olacağı şeyi baştan söylemek istiyorum. özellikle demirtaş’ın halefi olma ihtimali bulunan isimler arasında adının geçtiği göz önüne alındığında, ayhan bilgen’in malum açıklaması hiç yakışıklı olmadı. daha önce de yazdım, izninizle tekrar edeceğim, eşbaşkanların kim olacağı başta olmak üzere, hdp ile ilgili her konuda karar verecek olan parti üyeleri ve kurulları tabii. ama seçmenlerin fikirlerini ifade etmeleri de gayet olağan. çünkü hdp gibi -şükür- kitle partisi haline gelmiş bir yapının önemli bir unsuru da seçmenleri. egemen siyaset, bunun önemini iyi bildiği için seçmenlerin gururunu okşayacak şeyler yapıyor, söylüyor. ama bir halk partisi de, seçmenlerinin fikrini dikkate alarak bunu tersine çevirebilir.

ikinci gözden kaçan nokta, klavyeyle sadece sosyal medya paylaşımı değil, yazı da yazıldığı. kürtlerle ilgili dostane yazılar kaleme alan herkes, gelinen noktada, bunu bir şeyleri göze alarak yapıyor. artı gerçek yazarı fadıl öztürk yeni salıverildi ve gözaltındayken kendisine demirtaş’ın fotoğrafını sosyal medyada neden paylaştığı da sorulmuş. daha ne diyeyim. bu başa gelenlerde övünülecek bir yan da yok, insan tercihleriyle var olur, tarihin ve hayatın herhangi bir aşamasında, herhangi bir noktada bulunarak mutlu olduğu için oradadır. başkalarından çok kendisi için, başkaları için bir şeyler yaparak kendisi mutlu olacağı için. 

sosyal medya özellikle haberleşme konusunda çok büyük imkânlar sağladı ama bunun karşılığı da var tabii. yurttaş haberciliğine aklımız yatıyorsa, yurttaş yorumculuğuna itiraz etmek olmaz.

sosyal medyadaki paylaşımları yüzünden yıllarca hapis cezasına çarptırılan yüzlerce insan var. aynı sebeple yargılananların sayısı binlerle ifade ediliyor. mahlas kullananlar da güvende değil, insanlar bunu bildikleri halde, yaşadıkları sıkışmışlık ve öfkeyle ağızlarına geleni yazıyor. partilerin, derneklerin toplantılarına gidip siyaset konuşacaklarına sosyal medyada yazmayı tercih etmeleri bütün muhalefetin dert etmesi gereken bir mesele, bence.

diğer yandan, az takipçili hesapların, genellikle resmi açıklamalar tarzında yazmayı tercih eden çok takipçili hesaplardan çok daha ilginç, dikkate değer şeyler yazdığını gözlemliyorum. diğerleri için herhangi bir sol siteden haberleri takip etmek yeterli. hatta zaman zaman hiç okumadan bile neler deneceğini tahmin edebilirsiniz. insanlar gerçek düşüncelerini, genel geçer söylemin dışındaki görüşlerini mahlasla ifade edebiliyorsa ve bunların takipçisi azsa bu da muhalefetin dert etmesi gereken bir mesele.

ve o kadar çok insan cezaevinde, o kadar çok insan soruşturmalarla yüz yüze, o kadar çok insan işinden oldu ki, bugün türkiye’de, hele de hdp’ye düşmanlık etmeyecek topluluklar arasında bedel ödememiş birini bulmak zor. ve bunun doğru karar verme ve karar verme hakkı konusunda bir kriter olması kabul edilemez, nitekim ayhan bilgen’in de değeri, cezaevinde geçirdiği günlerde değil, mücadele ettiği yıllarda biriktirdiği deneyim ve bilinçte.

uzun lafın kısası, demirtaş’la ilgili kararı verecek olan partili akıl tabii ama biz seçmenlerin de bazı noktaları hatırlatmamız uygun olur diye düşünüyorum.

geçen yazımda müzakere masasının kurulmasının önemine değinmiştim ki bu ancak malumun ilanı sayılır. hani çok tekrar edilen bir söz var, "sorunlar arasında hiyerarşi kurulmaz," diye. çok doğru. ama çözümler arasında -hangisinin nasıl bir etkisi ve kapsamı olacağına bakılarak- bir öncelik sıralaması yapılabilir bence ve "masa" başka bir sürü sorun üzerinde de olumlu etki yapacağı için öncelikli. ve bu konuda geçmiş süreçten çıkartacağımız dersler var, olmalı.

bunlardan bir tanesi masanın selameti açısından türkleri ikna etmenin önemi bence. şunu artık görmüş olmamız gerekir; eğer türkler hamasete dayanan militarist propagandaya teslim edilirse ve çözüme sadece kürtlerin ihtiyacı olduğu yalanı etkisizleştirilmezse masanın devrilmesi daha kolay. müzakere masasının bir tarafında devlet oturacak, bu açık. ama ikna edilmesi gereken sadece iktidar güçleri değil. kitlelerin bilincinde de değişikliğe ihtiyaç var. işte demirtaş’ın önemi burada. o bir kürt politikacı olarak sesini türklere duyurmayı başardı ve bu azımsanamayacak bir konu. aynı şeyi başaracak onlarca kişi vardır hdp’de, buna şüphem yok. ama sesi bir kez duyulmuş olan eşbaşkanın sözünü ulaştırmaya devam etmesinin daha kolay olacağı açık değil mi? başarılı bir lideri benimsemek bir partiyi lider partisi haline getirmez, olsa olsa güçlendirir. kürt hareketinin kökleri ve tarihi ortada, lider partisi olmaktan kaçınmanın yolu, başarılı bir liderden şu ya da bu sebeple vazgeçmekten geçmez. önemli olan ilçelerde, illerde, demokratik kitle örgütlerinde yeni liderlerin ortaya çıkacağı, bir zamanlar selahattin demirtaş’ın, osman baydemir’in, ayla akat’ın, gültan kışanak’ın, aysel tuğluk’un ve adları ilk ağızda aklıma gelmeyen onlarca siyasetçinin mayalandığı siyaset ve mücadele ortamını canlı tutmak değil mi?

ayrıca rehin alınmış yöneticilerden vazgeçmek akıl alır bir uygulama değil, hele de yeni seçilenlerin aynı badireden geçme ihtimalleri bu kadar yüksekken. kongreye epeyce zaman var, bütün bu faktörleri partililerin de layıkıyla tartışacağına şüphem yok.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi