'Bir buçuk yıldır ağır bir tecrit altında tutuluyorum'

'Bir buçuk yıldır ağır bir tecrit altında tutuluyorum'
HDP’nin tutuklu milletvekili İdris Baluken dava süreci, seçimler ve cezaevinde yazdığı romana dair ilk kez konuştu.

Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken'in, Batman'dan yeniden aday gösterildikten hemen sonra hakkındaki 9 yıl 2 aylık hapis cezasının onaylanmasının ardından adaylığı düşürüldü. Tutuklanmadan önce grup başkanvekilliği görevini yürüten ve 'çözüm süreci'nde HDP İmralı Heyeti Üyesi olan Baluken, bu dönemki faaliyetlerinden dolayı toplam 16 yıl 8 ay hapis cezası aldı. Baluken, bu cezanın verildiği 4 Ocak 2018'deki duruşmadan hemen sonra cezaevinde 'Üç Kırık Dal' isimli romanını tamamladı. Dipnot Yayınları tarafından yayına hazırlanan kitap 9 Haziran'da raflardaki yerini alacak.

Mezopotamya Ajansı'ndan Hayri Demir'in sorularını yanıtlayan İdris Baluken, avukatları aracılığıyla cezaevinde çekilen bir fotoğrafını da gönderdi.

Adaylığının açıklanmasından hemen sonra 9 yıl 2 aylık hapis cezasının onanmasını değerlendiren Baluken, "Kararın 24 saat geçmeden açıklanması, tamamen siyasi bir karar olduğunu gösterir. Bu sürecin her aşamasında kararlar hukuki kriterlere göre değil, siyasi konjonktüre göre verildi. Adaylığımın açıklanmasının hemen sonrasında cezanın onanması, başka bir yoruma yer bırakmayacak şekilde net bir tablo sunmaktadır. Hem kararın içeriği hem de zamanlaması oldukça manidardır. Fakat halkımızın 24 Haziran'da vereceği cevap da son derece manidar olacaktır. Buna şüphem yok" dedi. 

'BURADA TECRİTTE TUTULAN 6 MİLYONUN İRADESİ'

'Çözüm süreci'nde Türkiye halklarının rahat bir nefes aldığını ve kamuoyunun yüzde 80'inin süreci desteklediğini belirten Baluken, "Kalıcı barışı sağlamak için mücadele ettik. Durmadan, yılmadan, korkmadan verdiğimiz çaba Türkiye halkları içindir. Toplum olarak ihtiyaç duyduğumuz, daha fazla ve hakiki bir demokrasi, kalıcı ve onurlu bir barıştır. Fakat süreç iktidar eliyle bitirildi ve siyasi operasyonlar başladı. Herkes bilmelidir ki, burada tecrit koşullarında tutulan İdris Baluken değildir. Diyarbakır’da aldığımız yüzbinlerce oy ve partimin aldığı milyonlarca oyun temsiliyeti olarak burada tecrit altında tutuluyorum. 6 milyon kişinin tutulmaya çalışıldığı bir tecrit mekânıdır burası. Söz konusu siyasi karar ile halkımızın verdiği temsiliyet ve yaptığım çalışmalar hedef alınmıştır. Şahsım özelinde, Çözüm Sürecini cezalandırmak isteyenler eninde sonunda Türkiye halklarının barış iradesi ve talebini karşılarında göreceklerdir" ifadelerini kullandı.



'ŞAHSIMA YÖNELİK TUTUM İNTİKAMCI VE RÖVANŞİST'

Sadece konuşmaları nedeniyle yargılandığı davadan böyle bir ceza almasına ilişkin konuşan Baluken, "Şahsımla ilgili yürütülen hukuksuz ve siyasi sürecin pek çok özgün gerekçesi vardır. Bunları kısaca ifade edersem; hem İmralı Heyeti üyesi olmam hem Çözüm Sürecinde Grup Başkanvekili olarak Parlamento'da AKP'ye karşı etkin muhalefet yürütmem" dedi. Gözaltına alındığı sırada başına bastırarak araca sokmak isteyen polise gösterdiği tepkinin de kendisine dönük yaklaşımda etkili olduğunu dile getiren Baluken, "6 milyon seçmenin iradesini bir polis memurunun iş güzarlığı ve intikamcı tavrına ezdirmemem şahsım ilgili süreçleri belirledi. Şahsıma karşı yürütülen bu sürecin rövanşist bir anlayışla yapıldığına şüphem yok. Bunu anlamak için Hukuk Fakültesi 1’inci sınıf öğrencilerinin bile dava dosyama ve hakkımda verilen karara bakması yeterli" dedi. 

'HAKKIMDA VERİLEN KARAR HUKUK FAKÜLTELERİNDE OKUTULACAKTIR'

Baluken dava sürecine ilişkin ise şu görüşlerini paylaştı:

"Yasal ve meşru olmayan bu uygulama ilk defa dosyamda uygulanarak hukuk tarihine girmiş oldu. Dosyamın tamamı konuşmalarım, katıldığım basın açıklamaları ve miting konuşmaları gibi tamamen demokratik siyasi çalışmalardan oluşmaktadır. Böylesi bir dosyadan bu kararın çıkarılması utanç vesikası olarak tarihe kaydedilecek, hukuk fakültelerinde okutulacaktır. Dosyamda bulunan tüm konuşmalarımı Parlamento'da da yaptım. Bu sebeple, tümü Anayasa'nın mutlak yasama sorumsuzluğu olan kürsü dokunulmazlığı kapsamındadır. Hakkımda verilen kararla Anayasa'nın mutlak yasama sorumsuzluğunu düzenleyen 83/2 maddesi de aleni bir şekilde ihlal edildi. Zaten kamuoyunun da yakından takip ettiği gibi ilk duruşmada mahkeme heyetinin oy birliği ile tahliye edilmiş idim. Tahliye kararı tüm bu süreçler içinde hukuka atıf yapan tek karardı. Ancak bu tahliye kararını veren hâkimler derhal dosyadan el çektirildi. Yeni bir ekip oluşturularak, bu süreç sonuna kadar götürüldü. Türkiye tarihinde ilk kez bir Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararına 17 gün sonra savcılık itirazıyla tutuklama kararı verildi. Yasal ve meşru olmayan bu uygulama ilk defa dosyamda uygulanarak hukuk tarihine girmiş oldu."

DEMİRTAŞ'LA BULUŞMA

Selahattin Demirtaş'la Ankara'daki duruşmaya getirildiğinde geçirdikleri bir güne ilişkin bilgi veren Baluken, "Selahattin Başkan ile bir araya geldiğimizde muazzam bir sevinçle değil, bu hukuksuzluk ve ahlaksızlığa karşı duyduğumuz öfkeyle birbirimize sarıldık. Tüm bunlara rağmen özlem dolu bir sarılmaydı. Saatler ve gece karanlığı muhabbetimiz karşısında çaresiz kaldı. Zaman ise elimizden kayıp gitti. Kendisi yol ve duruşma yorgunluğu içinde olmasına rağmen sabahın ilk saatlerine kadar hiç uyumadan konuşmuş olduk. Genel siyasi süreçten Ortadoğu'daki gelişmelere, cezaevi koşullarından ailelerimizin durumlarına kadar siyasi ve insani her konuyu konuşmuş olduk" dedi.

'TARİHİN AKIŞINA MÜDAHALE İÇİN 1 OY HDP'YE BİR OY DEMİRTAŞ'A'

Baluken, seçimlere ilişkin ise şu değerlendirmeleri yaptı:

"Cumhur İttifakı'nın otoriter tek adam rejimi ve Millet İttifakı'nın demokrasi ile uzak mesafesi göstermektedir ki, Türkiye’nin demokrasi, hukuk devleti ve toplumsal barış ihtiyacını karşılayacak tek parti HDP'dir. 'Cumhur İttifakı' 7 Haziran'dan bugüne kadar devam eden AKP-MHP ittifakının ete kemiğe bürünmüş halidir. Bu ittifaka baktığınızda siyaset, hukuk, ekonomi başta olmak üzere her alanda ülkeyi uçurumun eşiğine getiren bir pratik görürsünüz. Dolayısıyla topluma vaat ettikleri yeni hiçbir şey yoktur. Bu koalisyon bozulmuş yemeği Türkiye halklarına ısıtıp ısıtıp yeniden yedirme amacı taşımaktadır. Ama halkların buna karnı toktur. 'Millet İttifakı' ise 'Cumhur İttifakı'nın tek panzehiri olan demokrasi projesine sarılmak yerine, HDP şahsında Kürt halkını ve ezilen-ötekileştirilen tüm halkları dışlayarak tarihi bir fırsatı ıskaladı. 24 Haziran seçimlerine halkımızın yoğun katılımı ve sandıkları sahiplenmesi ile AKP-MHP ittifakına karşı demokrasinin güvencesi olan HDP'de buluşması, tarihsel sonuçlar açığa çıkaracaktır. Tarihin akışına müdahale edebilmek adına Bir Oy Demirtaş'a, Bir Oy HDP'ye."

'BURADA BULUNDUĞUMUZ HER SAAT POLİTİK BİR DİRENİŞ'

Baluken 9 Haziran'da okurla buluşacak romanı için ise şunları söyledi:

"Bir buçuk yıldır ağır bir tecrit altında tutuluyorum. Bu tecrit değersizleştirmeyi, itibarsızlaştırmayı, hiçleştirmeyi hedefleyen insanlık onuruna aykırı bir psikolojik işkenceyi esas alıyor. Bireyin üretkenliğini tamamen bitirerek çürütmeyi hedefliyor. Bu çürütme arayışına en yaratıcı yöntemle cevap vermek istedim. Düşünmenin, yazmanın, üretmenin cezaevi demek olduğunu bildiğimiz bu coğrafyada her ne olursa olsun sözüne, düşüncesine, emeğine sahip çıkanların korkmadan adaletin ve barışın yanında yer almak, yan yana durmak onurlu bir yaşam demektir. Burada bulunduğumuz her bir saat tarihi bir politik direniştir. Bu siyasi duruşumuzu bütün kamuoyu biliyor zaten. O nedenle yaşamı doğrudan kalbinden tutan bir başka alan üzerinden cevap vermek istedim. Edebiyatın düşsel gücü, büyülü dünyası ve gerçekleri yüreğinden yakalayan tarafı ile karar vermemi sağladı. Savaşın sarmaşığının sürekli yaydığı zehir ölümdür. Yaşam ağacının ise damarlarında gezinen öz suyu barış, meyvesi ise aşktır. Dolayısıyla barış ve aşkı yaşama dair kaleme aldığım bu çalışmada bir arada ele almam zaten doğallığında şekillenen bir süreçti. Benim yazdığım romanda savaşa karşı; barışın aşkı, aşkın ise barışı koruma çabası ön planda. Tüm kötülüklerin kaynağı olarak gördüğüm savaşa karşı barışın ve aşkın bir arada iyilik adına direndiğini düşünüyorum ve bu düşüncemi romana aktarıyorum. Üç Kırık Dal kitap olarak yayımlandıktan sonra söz okurlarındır. Merakla, kitap okurlarının eleştirisini bekleyeceğim."

Öne Çıkanlar