Karnavallar ülkesinde Türk karnavalı...

Belçika’daki referandum oylamasında  ‘hayır’ oyları ‘evet’e fark atarsa, bu sonuç   Belçika meclislerini Ankara’nın Truva atlarından arındırabilir. 

 Doğan Özgüden

 

Önceki pazartesi Artı Gerçek için Belçika’da kriminal Türk lobisinin gelişimi üzerine yazımı hazırlarken telefon eden bir arkadaş, "Yahu yorulmadın mı klavye gagalamaktan?" diye sordu,  "Kaç gündür grip yüzünden evden çıkamadın… Toparlandıysan hadi bir gayret et de Faymonville Karnavalı’na gidip biraz Türk havası alalım!"

"Türk havası almak için üstelik bu soğuk havada 160 kilometre yapmak da nereden çıktı? Zaten yıllar yılı Türk Mahallesi Schaerbeek’te gece gündüz Türk havası almıyor muyuz?"

Arkadaş da zaten işin şakasındaymış… "Seni bir nebze dellendirmek için söyledim. Zaten gitmiş olsak da şanlı Türk lobisi tüm bindirilmiş kıtalarıyla oradadır… En iyisi sen yazmana devam et…"

Faymonville köyü, rivayetlere göre, 16 ve 17. yüzyıllarda Osmanlı fetihlerinden zarar görenler yararına Kilise’nin açtığı yardım kampanyasına katkıda bulunmayı reddettiği için "Türk Köyü" diye lanetlenmiş, köy halkı da Türklük ya da Müslümanlıkla hiçbir ilgileri olmadığı halde bu ismi folklorik olarak benimsemiş… Belediyede sembolik olarak bir Türk bayrağı bulunması ve de köyün futbol takımının da RFC Turkania adını taşıyor olması köyden gelip geçen Türkler için büyük gurur kaynağı.

Karnavalın ertesi günü Türk sitelerini taradım. Faymonville gerçekten yine Türk istilasına uğramış. Osmanlıcı’sı ve de Atatürkçü’süyle tüm Türkler orada… Her yanda Türk bayrakları dalgalandırılıyor, Atatürkçü’lerimiz  daha da ileri giderek ortalığı Atatürk posterleriyle donatıyor! Normal zamanlarda içinde hiçbir Türk’ün yaşamadığı Faymonville’in sakinleri, şaşkın ama sabırlı, bu Türk istilasına rağmen geleneksel karnavallarını kendi giysileriyle, folklorik gösterileriyle kutlamaya gayret ediyorlar.

Ama asıl şenlik fütuhatçı Türk’lerde… Nasıl sıcak karşılandıklarını, "çakma" Türk’lerin kendilerini nasıl bağırlarına bastığını ballandıra ballandıra anlatıyorlar.

Hele Tayyip’in bugünkü Alman yöneticilerini Nazilikle suçladığı şu sıralarda Faymonville fatihlerini mest eden bir söylenti var ki anlata anlata bitiremiyorlar: İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Alman ordusu tüm kent ve köyleri işgal ederken Faymonville’e vardığında Türk bayrağını görünce dostluk duyguları kabarıp geri çekilmiş!

Tayyip Nazilerin ne denli bir Türk dostu olduğunu unutmuş olmalı ki Türkiye’nin Almanya ile hatta bütün Avrupa’yla ilişkilerini daha da berbat eden böyle bir gaflette bulunabiliyor.

Ama asıl gaflet Tayyip’in bu ağır suçlamasının geri dönüp asıl kendisini vuracağını hesaplayamamış olması…

Günümüzde Nazilik mi? Evet!

Yıllardır Türkiye’yi toplama kampına çeviren, gazetecileri, sanatçıları, bilimadamlarını, muhalif siyasileri, özellikle de Kürt halkının seçilmiş önderlerini ve temsilcilerini zindanlara attıran, Kürt kentlerini, kasabalarını ve köylerini Nazi uçaklarının Guernica’sına taş çıkartacak bir hunharlıkla bombalayan, yakıp yıkan, yoksul Kürt insanını cehennem yaşamına mahkum eden Tayyip ve şürekasının alınlarına şimdiden kazınmış değil mi Nazilik?

Almanya’yı bir yana bırakıp yine karnavallar ülkesi Brüksel’e dönelim… Geçen hafta oluşumunu ayrıntılı izah ettiğim, General Evren’le başlayıp günümüzde Erdoğan’la daha güçlendirilen kriminal Türk lobisi Nazi kafasından başka neyin eseri olabilir?

Erdoğan ve bakanlarının referandumda Avrupalı Türk’lerin "Evet" demesini sağlamak amacıyla planladıkları yurtdışı toplantıları gerek Türkiyeli muhalilerin, gerekse Alman demokratik güçlerinin tepkisi karşısında şu sırada kazaya uğramış görünüyor.

Almanya dışında Avusturya ve Hollanda’da da bu tür toplantılara karşı tavır konmuş bulunuyor. Özellikle Erdoğan’ın Alman yöneticilerini "Nazilik"le suçlamasından sonra Avrupa Komisyonu Başkanı Junker dahi Erdoğan’a tepkisini dile getirmekte gecikmedi.

Erdoğan’ın olası bir Brüksel çıkartmasına en güçlü tepki ise Belçika’nın en büyük siyasal partisi olan Flaman milliyetçisi NVA’dan geliyor. Bu parti, Erdoğan’ın yüzüne Avrupa’nın tüm kapılarının kapanmasından yana…

Ne ki, Federal Meclis’in Türkiye ile ortaklık görüşmelerinin askıya alınması yolunda bir süre önce oybirliğiyle aldığı karara rağmen Belçika’nın tüm partilerinde, hele "ilerici" olarak ün yapmış partilerinde Erdoğan ve hempasının muhtemel baskınlarına karşı net bir tavır ortaya konulabilmiş değil.

Dahası, şu satırların yazıldığı sırada, AKP’nin eski enerji bakanlarından Taner Yıldız, Brüksel’de Türklerin en yoğun bulunduğu Chaussée de Haecht’taki bir salonda bu akşam Belçikalı seçmenlere "Evet" propagandası yapmaya hazırlanıyor. Aldığım son habere göre Brüksel girizgahı olarak emekli Türk madencilerinin yoğun bulunduğu Beringen’deki Fatih Camii’nde ilk "Evet" toplantısını yapmakta…

İyi de, bu zat Avrupa ve özellikle Almanya’daki tüm tepkilere rağmen Brüksel’de konuşabilme cesaretini kimden almakta?

Hiç şaşırtıcı değil… Sosyalist Parti’li Brüksel milletvekili ve Saint-Josse’un belediye başkanı Türk asıllı Emir Kır’dan…

Geçen yazıda da belirtmiştim… Saint-Josse, oldum olası, Brüksel’deki Kürt, Ermeni ve Süryani diyaspora örgütlerinin Türk faşistlerinin sürekli saldırılarına maruz kalan belediye. Daha geçen Kasım ayında Türk faşistleri ayyıldızlı bayraklarla donanmış ve hoparlörden ırkçı sloganlar kusan arabalarla Brüksel Kürt Enstitüsü’nü basarak ateşe vermeye kalkışmışlardı.

Şaşırtıcı olmayan başka bir gerçek… Türkiye’nin İslamcı faşist despotu Tayyip Erdoğan bundan iki yıl önce demokratik güçlerin tüm protestolarına rağmen Belçika’da kırmızı halılar döşenerek karşılanmış, Europalia-Türkiye Festivali’nin açılışında bizzat Belçika Kralı ve hükümet ricali tarafından onurlandırılmıştı. Üstelik de 1915 Soykırımı’nın 100. yıldönümünde… Kendisine gösterilen hüsnükabul o derecedeydi ki, kaldığı otelden gece yarısı müstakbel seçmenlerine hitabederek seçim propagandası yapabilmesi için Avenue Louise Sosyalist Parti’li Brüksel Anakent belediye başkanı tarafından trafiğe kapatılmış, tramvay seferleri kesintiye uğratılmıştı.

Bununla da kalınmamış, "first lady" Emine Erdoğan’ın lüks bir mağazadan alışveriş yapabilmesi için aynı cadde gündüz vaktinde de trafiğe kapatılmış, skandal ayyuka çıkmıştı.

Karnavallar ülkesi Belçika’da yukarıda sözünü ettiğim Faymenville "Türk" karnavalından sonra Erdoğan ve şürekası odaklı daha kaç "Türk" karnavalına tanık olacağız?

Sosyalist Parti’nin kontrolündeki belediyeler hiç değilse bu kez Avrupa’nın Erdoğan karşıtı tutumuna ayak uydurabilecek mi?

Pek de kolay değil… Belçika’da altı yılda bir yapılan belediye seçimlerinin yenilenmesine iki yıldan az bir süre kaldı. Türk kökenli seçmenlerin yoğun bulunduğu Schaerbeek, Saint-Josse, Molenbeek ve hatta Brüksel anakent belediyelerinde tüm partiler kriminal Türk lobisinin destekleyeceği adayları saflarına çekebilmek için bin bir perende atmak zorunda…

Yine de bir olasılıktır… Belçika’daki referandum oylamasında Tayyip geçtiğimiz seçimlerdeki performansına ulaşamazsa, hele "hayır" oyları "evet"e fark atarsa, bu sonuç Belçika seçimlerinin de kaderini belirleyebilir, tüm partileri Türk lobisinin rehinesi olmaktan kurtarabilir ve de Belçika meclislerini Ankara’nın Truva atlarından arındırabilir.

Evet, Türk oylarında "hayır" çoğunluğu sadece Türkiye’nin değil. Belçika’nın da, Türk göçmen yoğunluğu olan tüm ülkelerin de hayrına olacaktır.

 

[email protected]
http://www.info-turk.be
http://www.facebook.com/fondation.info.turk
www.twitter.com/info_turk

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi