Erdoğan: Cezası belli bir süreyi aşarsa başkanlığı düşecektir

Erdoğan: Cezası belli bir süreyi aşarsa başkanlığı düşecektir
Erdoğan, 'Siz bir valiye 'it' derseniz, bunu kimse yemez. Ben de bir Cumhurbaşkanı olarak valime sahip çıkmak durumundayım, onu yedirtmem. Yasalarımızda küfürlerin karşılığı bellidir' dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP'nin İBB Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nun Ordu'da havaalanının VIP kapısından geçişine izin verilmemesi sırasında yaşanan tartışmaya ilişkin, "Siz bir valiye 'it' derseniz, kusura bakmayın bunu kimse yemez. Ben de bir Cumhurbaşkanı olarak valime sahip çıkmak durumundayım, onu yedirtmem. Yasalarımızda küfürlerin karşılığı bellidir. Cezası belli bir süreyi aşarsa başkanlığı düşecektir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sosyal Medya ve TV ortak yayınında soruları yanıtladı. Erdoğan'ın açıklamaları özetle şöyle:

"Burada ciddi bir suistimal var. Eğer bunun tamamının sayımı yapılmış olsaydı bu olmayacak, çok daha farklı bir tablo ortaya çıkacaktı. YSK kararını verdi. YSK'nın verdiği bu kararla seçime gidiyoruz. Bugünü de saymazsak Cuma, Cumartesi iki gün kaldı. Hazırlıklarımızı yapıyoruz, yapacağız. Bu hazırlıklarımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bugün yabancı basınla bir toplantım onlarla yaptığım toplantıda, bu konuya çok fazla girmediler ama bazı basın mensupları İstanbul seçimlerini sordu. İlgilenmeleri manidar. 31 mart seçimlerinde çok çok ciddi saldırılar da oldu. Yunan basını bu işin üzerine çok farklı gitti. Neticede YSK kararı verdi. Ona da en büyük saldırıyı ana muhalefet yaptı. YSK üyelerine önce çok güveniyorlardı daha sonra çete olarak nitelemeye başladılar. Netice ne çıkarsa ona hep birlikte başımız, gözümüz üstüne diyeceğiz ve geleceğe yöneleceğiz.

'VALİYE KÜFREDİYOR'

Burada hukuki durum neyse bu küfrün karşılığı neyse ve bununla ilgili olarak da sayın valimiz kendisine yapılan küfürle ilgili olarak bu işi savcılığa, yargıya taşıma kararlılığında. Sağolsun burada seçimin ardından savcılık müracatı yapma ferasetini gösterdi. Burada kararı yargı verecek. Yargı bu konuyla ilgili olarak, yani bu ülkenin valisine it demenin ne olduğunu yasal olarak karar verecek olan merci odur. Zaten yasalarımızda bir ilin valisine, yöneticisine bu tür küfürlerin karşılığı buralarda belli. Kaç yıldan, kaç yıla. Burada ben büyük bir ispat yapacağım. İstanbul'un Büyükşehir Belediye başkanıydım. Bu daha seçilmeden böyle bir şey yaptı. Ben belediye başkanıyken okuduğum şiir sebebiyle mahkum oldum. Benim elimden belediye başkanlığımı aldılar mı? Aldılar. Bu ise henüz belediye başkanı olmadan bir küfür ediyor.

Valime yapılanın görsel, yazılı kayıtları var mı? Bütün bu kayıtları gördük. Halk şunu da söylüyor. Bir Cumhurbaşkanı olarak siz valinizin izzetini korumayacak mısınız? Valinize sahip çıkmayacak mısınız? Ortada bırakamayız. Sahip çıkmak bizim de öncelikli görevlerimiz arasındadır.

Vali demek ne demek? Cumhurbaşkanının o ildeki vekili demektir, milletin o ildeki vekili demektir. Siz bir valiye 'it' derseniz, kusura bakmayın bunu kimse yemez. Ben de bir Cumhurbaşkanı olarak valime sahip çıkmak durumundayım, onu yedirtmem. (İmamoğlu seçilirse) Belli bir süreyi aşan cezayı alması halinde bu düşecektir, o süreyi aşmazsa zaten görevine de devam eder.

'MURSİ' TARTIŞMASI

Mursi'yi içeri alındıktan kısa bir süre sonra bu CHP'nin trolleri benimle ilgili 'Erdoğan'ın akıbeti de Mursi gibi olacak' dediler. Bu sürekli devam etti. Şimdi de aynı şekilde Mursi adeta orada 20-25 dakika çırpınırken en ufak müdahale olmadığı halde yine bu troller devreye girdiler 'Erdoğan'ın akıbeti de aynen Mursi gibi olacak' dediler. Pazar günüyle alakalı olan bir zihniyet çalışması, bir yanda Sisi tarafları var, ki bunlar Erdoğan'ı oraya oturtuyorlar, bir tarafta da Binali Bey'in durumu var. Bizler de Mursi zihniyetini bunların anlayışına göre temsil etmiş oluyoruz. Bugün Batı basının Almanya, Fransa, Hollanda Erdoğan'a niye saldırıyor? Bir zihniyet meselesinden dolayı saldırıyor. Alman medyasının saldırıların arkasında FETÖ, PKK, DHKP/C var. Bütün bunlar çok manidardır, üzerlerine ciddi manada gidilmesi gerekir.

'YAYINI BEĞENMEDİM'

(Binali Yıldrım - Ekrem İmamoğlu ortak yayını) Ben yayını beğenmedim. Bir defa yayında objektif bir yönetim anlayışı yoktu. Burada dakikalardan soru soruş şekillerine varıncaya kadar ciddi bir tarafgirlik sözkonusuydu. Bu tarafgirlikle kalmayıp bir de tabii sonradan çünkü o soru soruş şekillerinde bile bazı tarafgirlikler çok somut ortaya çıkıyordu. Örneğin moderatör CHP adayına 'Başkan' öbür taraftan Yıldırım'a 'Başkan adayı' demesi gözümüzden kaçmadı. İki adayın konuşma süresinde eşitsizlik göze çarptı. Güya çok dikkatli takip edilmesine, 'buna çok dikkat edeceğim, her iki adaya dikkatle süreleri kontrol edeceğim' demesine rağmen buna dikkat edilmemiştir. Mesela sayın Yıldırım'a 4 dakika daha az süre tanınmıştır. Bunların hepsini dakika dakika bizler masaya yatırdık. Sayın Yıldırım'ın sözleri zaman zaman kesilmiş, rakibinin ise böyle bir sıkıntısı olmamıştır. Özellikle 10 kez CHP adayının müdahaleye uğradığını görüyoruz ama Yıldırım'ın 26 kez sözü kesildi. Moderatörün karşısındaki konuşmacılar, konuşması ne kadar kesilirse o denli sunumunu kaybeder, o akış ortadan kalkar. Burada da maalesef bunu yaşadık.

'OTEL ODASINDA DERSLERİNİ ÇALIŞTILAR'

Marmara Etap'ta CHP adayının moderatörle biraraya gelmesi. 45 dakika bunların orada görüşmesi var. 45 dakika orada görüşürken de bütün doneler, ne tür sorular sorulacak. Bu tamamen bir soru salma sanatıdır. Bu tamamen FETÖ'cülerin işidir. O akşam program esnasında CHP adayın yanında kutucuklar var onun üzerinde konu başlıklar var. Kutucukların içerisinde kartonlar var. Çok ilginçtir soruyu moderatör soruyor. Sorduktan sonra o başlıklara göre o kartonlar çıkarıp gösteriliyor. Bu denli bir hırsızlık olur mu? Çok adil bir moderatörlük yaptım nasıl diyeceksiniz. Bunlar dersi 45 dakika çalıştılar. O kutucukların hepsinin resimlerini aldık. Orada bu resimler nasıl çekildi, önceden hazırlandı? Soru soruluyor, oradan hemen o çıkıyor ve cevabını da ona göre veriyor. Bu adil bir tartışma olmaz. Nitekim adil olmaktan çıktı. Hem siyasi, hem ahlaki değerlere ters bir tartışma halini aldı. Ben sayın Dündar'la Baykal döneminde bizim bir tartışmamız olmuştu. Biz o tartışmamıza CHP adına sayın Tanla, Uğur Dündar'la görüşmüştü. Benim adıma Ömer Çelik görüştü. Biz programa çıktık. Çok da güzel bir tartışma oldu. Gayet güzel değerlendirmeler yapıldı. Buna benzer olumsuz şeyler olmadı.

'MODERATÖR KENDİSİNİ BİTİRMİŞTİR'

Bir moderatör olarak kendini bitirmiştir. Bana da soruldu 'ne yapalım' diye. Ben farklı isimler vermiştim. Bu isimler adaylar tarafından makul karşılanmadı ve iş bu noktaya geldi. Öyle veya böyle o akşamki tartışmanın hasılasını Pazar günü sandıklarda göreceğiz. Bu netice kendini çok açık net kendini gösterecek. Ordu valisi konusu, polislerle ilgili konular, sandıklarla ilgili çeşitli hırsızlıklar vesaire. CHP adayının böyle bir görüşmeyi bir otelde gelip 45 dakika otelde yapması CHP adayının ne denli sorumsuz olması açısından çok önemli. Mesala Binali Yıldırım beyle de böyle şeyler söylediler. Moderatör bunun olmadığını söyledi. Herşey zaten çok açık net ortaya çıkmış oldu.
Biz uzun zamandır sayın Uğur Dündar'la yaptığımızdan bu yana böyle bir şeye ben hiçbir zaman girmedim. Girmeyişimin sebebi bu tür endişeler. Her şeyde bir sıkıntı, bir bozukluk var. Kimisi hakikaten dürüst davranır kimisi de. İdeolojik yaklaşımlar bu tür tartışmaları bozuyor. Ben o zaminki daha yeni bu sürecin içerisindeydim. Sayın Baykal benden çok çok deneyimli, tecrübeli lider olmasına rağmen biz onunla o tartışmayı yaptık. Herhangi bir sıkıntı yaşanmadan öyle bir tartışmayı yaptık. Bir lider olarak bu tür tartışmalara girerim. Mesela Rusya'da, Amerika'da nasıl oluyor, oluyor mu? Hepsini aldık inceledik. En son Trump ve Clinton tartışmasını aldık. Ben danışmanıma ve aynı şekilde Mahir Bey'e de buradan hareketle tartışma olsun dedik. Ama öyle olmadı."

'ÖCALAN VE DEMİRTAŞ ARASINDA İKTİDAR SAVAŞI VAR’

Erdoğan, Abdullah Öcalan tarafından HDP'nin İstanbul seçiminde "tarafsız kalması" yönünde yazıldığı iddia edilen mektup hakkında da "Burada aslında bir iktidar mücadelesi var. Bu iktidar savaşında tabii HDP-PKK kanadında yaşanan bu savaş, tabii Öcalan ve Demirtaş noktasında da ciddi bir iktidar mücadelesine doğru bir kayma gösteriyor" dedi. (HABER MERKEZİ) 

Öne Çıkanlar