Videosu 5 milyon izlenen Saadet Partili: AK troller bile bir şey yapamadı

Videosu 5 milyon izlenen Saadet Partili: AK troller bile bir şey yapamadı
Yaptığı konuşma sol camiada da büyük beğeni toplayan Saadet Partisi eski il başkanı, bugünün milletvekili adayı Abdullah Sevim, yakın tanığı olduğu AKP sürecini Artı Gerçek’e anlattı.

Rıfat DOĞAN


ARTI GERÇEK- Seçimlere kısa bir süre kala Millet İttifakı’nın içinde yer alan Saadet Partisi’nin İstanbul adaylarından eski İl Başkanı Abdullah Sevim’in yaptığı konuşma sosyal medyada büyük bir ilgi gördü. Milyonlara ulaşan beğeni sayısıyla kendisinden söz ettiren Sevim "Videodan en son benim haberim oldu" dedi. Videonun bu kadar beğeni almasıyla ilgili "Halk bir çıkış yolu arıyor" yorumunda bulunan Sevim "Erdoğan ve AKP için "Kurtuluşları yok. Süreleri doldu. Bu seçimde değişecek, çok büyük ihtimalle değişecek ve Erdoğan devam edemeyecek" dedi. Sevim’in Artı Gerçek’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:   

"GÜÇ ZEHİRLENMESİ YAŞIYORLAR"

- Aynı gelenekten geliyorsunuz, yakın tanığısınız. Dünün mazlumları bugünün zalimleri haline nasıl geldi? 

Bir güç zehirlenmesi yaşıyorlar. Arkadaşlar bir de böyle duruma hazır arkadaşlar değildi. Altyapıları buna müsait değildi. Bir insanın siyaset yapıyor olması onun bu yükü kaldırabilecek olması anlamına gelmiyor. Bir insan bir anda zengin olur ya, AKP de tam olarak bunu yaşadı. 2002’de çıktı, paldur küldür bizim mirasın üzerine kondu. Doğrudan direkt iktidara geldi hiçbir zahmet çekmeden, bedel ödemeden. Bedeli Erbakan Hoca ödedi. Tayyip Bey bedel mi ödedi? Ödemiş gibi gözüktü. Bizim kanaatimize göre öyle. 

"AK PARTİ BİR PROJE PARTİSİDİR"

- Erdoğan bedel ödemedi mi gerçekten?

Bunu onlara yakın Abdurrahman Dilipak ve Abdurrahman Aslan da bir araya geldiğinde söylüyor. AKP bir proje partisidir, Nasuhi Güngör "Yenilikçi Hareket" diye bir kitap yazdı, sonra yalanladı ama bütün detaylarıyla yazıyor. Biz bunu daha önceden biliyorduk. Yazdıkları bizim için yeni değildi, biz zaten bu işin nasıl tezgahlandığını yakından takip ettik. Nasihat ettik, uyardık ama elden bir şey gelmedi. Birileri sizi bir yere getirecek ancak bunun bir çıkış yolu olmayacağını söyledik. 

- Uyarılarınızı dinlemediler yani…
Enver Baytar bu projeyi duyduğunda Bursa Esenköy’de birlikte oturuyoruz. Erdoğan Bey bu işlere girdiğinde sandı ki dış güçler beni çok sevecek, onlar bana destek olur. 

"TAYYİP BEY'İ KULLANIP KULLANIP BİR KENARA ATACAKLAR"

- 16 yıldır o destekle iktidarlarını sürdürmüyorlar mı?
Bu iş şuna benzer: Kartal yılanı yakalar, yükselir yükselir sonra dolanır ve düz bir taş arar. Yukarıdan taşın üzerine bırakır ki ölsün ve rahat yiyebilsin. Enver Baytur hoca da "Tayyip Bey'in sonu da öyle olacak, kullanacaklar kullanacaklar buruşturup bir kenara atacaklar" demişti. Dış güçler kimi sever; menfaatlerine uyanı sever. ’80 sürecine dair Yalçın Doğan tarafından yazılmış "Dar Sokakta Siyaset" adlı bir kitap var. O süreçte Turgut Özal’ın dış güçler tarafından nasıl iktidara getirildiği anlatılıyor. Para babaları, baronları tarafından nasıl iktidara taşındığı yazılıyor. Turgut Sunalp, Milliyetçi Demokrasi Partisi'ni kurmuştu. İstanbul Başkonsolosu Turgut Paşa’ya gelmiş ve "Paşam siz iktidara gelirseniz Amerikalıların Türkiye’deki menfaatleri hakkında ne düşünürsünüz?" diyor. O da "Ben Türkiye’nin menfaatlerini öncelerim" diyor. "Görüşmemiz bitmiştir" deyip ayrılıp gidiyor. Aynı tarihlerde Özal şişmanladı, zayıflayacağım diye Amerika’ya gitti. O dönemi yaşadık, siyasetin içindeydik. 

"ÖZAL DA ABD’DEN İCAZET ALDI, BUGÜNKÜLERİN FARKI YOK"

- Niye gidiyor?

Meğer bu New York’a gitmiş, o zaman ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısıydı. Bankerlerle oturmuş, dertleşmiş. "Siz şuanda Türkiye’den ana paranızı faizleriyle birlikte aksamadan alıyor musunuz, alıyorsunuz. Bunu sağlayan bendim. Eğer bu alışverişin böyle devam etmesini istiyorsanız, beni, partimi destekleyin, iktidara geleyim" diyor. İhtilal Komitesi, Kenan Evren ve arkadaşları bunu veto edecekti. "Beni destekleyin, veto etmesinler. Seçimlere gireyim, kazanayım. Bu işler de böyle yürüsün devam etsin" diyor Özal. ABD ise "hay hay" diyor ve mektup yolluyor. Sonra Konsey’de görüşülüyor ve neticesinde seçimlere girdi. Seçimlerden bir gün önce Evren bir konuşmasında "ANAP’a vermeyin, Turgut’a vermeyin" diyor ama proje tamamlandı ve Özal iktidara geldi. 

- Neden bu örneği verdiniz? Erdoğan da mı böyle geldi iktidara? 
Bugününki iktidarın da hiçbir farkı yok. Hatta daha fazlası. 

"KURTULUŞLARI YOK"

- Aynı gelenekten geliyorsunuz. AKP başka bir noktaya savruldu. Bu noktadan geri dönüşleri var mı? 
Ufukta öyle bir şey gözükmüyor. Kurtuluşları yok. Süreleri doldu. Bu seçimde değişecek, çok büyük ihtimalle değişecek ve Erdoğan Bey devam edemeyecek. Normal şartlarda devam edemez. Etse de halk devam ettirmez. Halka rağmen bir şey yapılabilir mi? Yapılamaz, yapılmamalı. Nasıl yapacaklar ki? Şuanda öyle bir ortam yok. 

"PARTİLER BU KEZ SANDIKLARDA DAHA HAZIRLIKLI"

- 16 Nisan referandumda mühürsüz oylarla yaptılar ama…
Partiler buna artık daha hazırlıklı. Millet İttifakı’nın ortaya çıkardığı bir enerji var. İYİ Parti var, onlar doğrudan sandık kurullarında olamayacaklar ama müşahit olarak bulunacaklar. Okullarda mutlaka temsilcileri olacak. Sandıklar birleştirilirken, oralarda da partilerin temsilcileri olacak. Halk korkuyor, o yüzden herkes daha dikkatli olacak. Mühürsüz oyların sayılması herkesi endişelendirmişti. Şimdi bunu gören herkes tedbirini aldı. Böyle bir şey olmayacak. 

"AK PARTİ’DEN BİZE CİDDİ BİR YÖNELİM OLACAK"

- Sözlerinizden anladığım AKP’nin siyasi geleceği yok diyorsunuz. Oradan bir kopma, ayrışma olur mu? 
Oradan bir kopma tabii ki olacak. Bize gelen olacak. Ciddi bir yönelim olacak. AKP’nin kemikleşmiş oyu yüzde 20’lere düştü. Sürekli kan kaybediyor. Yüzde 8 sempatizan oyu var. Onlar olur olmaz ama diğerleri gidecek bir yer arıyor. Şuan Türkiye’de yükselen değer Saadet Partisi. Dip dalga SP lehine oluşan bir dalga. 

"DİP DALGA GRUBU CİDDİ BİR RAKAMA ULAŞTI"

- Bu dip dalga nedir? Biraz açar mısınız? 

Şimdi anketörler sokağa çıkıyor ve 'hangi partiye oy vereceksiniz?' diye size soruyor. AKP diyecekseniz onu rahatlıkla söylüyorsunuz ama AKP’ye oy vermeyecekseniz bunu söyleyemiyorsunuz. Korkuyorsunuz. Ya çalışıyorsunuz, ya da bir yakınınız bir yerde çalışıyor. Türkiye bir korku toplumu haline getirildi. 

- Bu bahsettiğiniz kararsızlardan ayrı bir grup mu? 
Ayrı bir grup. Bir anket yaptırmadık ama ciddi bir rakam var. Her şey ortada yüzde 50’lerde olan AKP yüzde 20’lere düşmüşse bir düşünmek lazım. 



"AK PARTİ KİTLESİNİN YÜZDE 20’Sİ BİZİM KİTLEMİZ"

- Peki AKP’den size neden bir yönelim olsun? 

Neden olmasın. Şuanda ülkenin problemleri var. O yüzde 20’lik kitlenin büyük bir bölümü bizim kitlemiz esasında. 1995 yılında bize oy verip bizi birinci parti yapan insanlar. Onlar bu insanlara giderek "Hoca bizi gönderdi, onun projesi" dediler ve onları kandırdılar. O insanları oraya çektiler. Baş örtüsü diyerek, imam hatip diyerek insanlardan oy aldı. Bunların hepsini çözdü adam. Bu anlamda bütün problem buysa yani baş örtüsüyse, imam hatipse demek ki hata bizde. Biz derdimizi eksik anlatmışız. Sanki bütün problem baş örtüsüymüş, bütün problem imam hatipmiş. Bir insanın imam hatipten mezun olması demek onun ille de iyi bir insan olduğu anlamına gelmez ki. İyi insan olmak ayrı bir şey. Dindar olmak bile zaman zaman iyi insan olmakla denk değil. Müslümanlık güzel ahlak dini. Ahlakı güzel olmayan bir insan istediği kadar Müslüman olsun. Müslümanın insana kazandırmak istediği şey güzel ahlak. Dürüst olmak, haset etmemek, yalan söylememek, kimseyi arkadan çekiştirmemek. Herkesin iyiliğini düşünmek, yardımcı olmak, komşusu açken tok yatamamak. İnsanların en faydalısı insana en hayırlı olanıdır. Bunların hepsi Müslümanlığın bizi ulaştırmak istediği hedefler. 

"AK PARTİ İLE AHLAK ÇÖKÜŞÜ HIZLANDI"

- Bir ahlaki çürüme mi var diyorsunuz? 
Korkunç. Erbakan Hoca'nın 40 yıl boyunca dişiyle tırnağıyla yetiştirdiği, şuurlandırdığı az önce saydığım değerlerin hepsini sıfırladı. Benim kanaatime göre AKP’nin bu ülkeye yaptığı en büyük kötülük bu. Namaz kılıyoruz ama bunların hiçbiri yok bizde. Neye yarıyor, hiçbir işe yaramıyor ki. Yüce Allah bunları yapalım diye bize namaz kıldırıyor. Allah’ın bizim kılacağımız namaza ihtiyacı yok ki. Paramız gider, pulumuz gider, işimiz gider hatta ülke gider, onları kazanabiliriz ama ahlak gitti mi gelmez. İnsanlar kötülüğe bir kez alıştı mı ondan vazgeçmesi çok zor. Şu anda İstanbul’da 500 bin uyuşturucu kullanan gencimiz var. 

"BU ÜLKEYE VERİLEN EN BÜYÜK ZARAR YOZLAŞTIRMA"

- Bu iktidar döneminde mi arttı bahsettiğiniz oran?  
Bu haplar gökdelenden inmiyor ya gümrük kapılarından geçiyor ya da ülke içinde bir yerlerde üretiliyor. Devlet nerede? Polis nerede? Narkotik diye bir şube var, ne iş yapar? Türkiye’de bu bağımlı gençleri tedavi etmek için sadece 756 yataklı bir tedavi merkezi var. Bununla da bitmiyor, toplum içine salmakla bitmiyor, tedavi olan gençlerin rehabilite köylerinde rehabilite edilmesi lazım. Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Uyuşturucuya müptela olsalar içimiz rahat olur mu? Terörle mücadele adı altında yürütülen mücadele gibi, bir tane bürokratın bir tane zenginin çocuğu ölmedi, şehit olmadı. Hep gariban Anadolu çocukları. Yıllarca böyle oldu, terörle mücadele dediler, hiçbir şey olmadı, duruyor orada. İnsan durup dururken terörist olur mu? Senin uyguladığın sistem onu terörize ediyor. Dolayısıyla yani bu partinin bu ülkeye verdiği en büyük zararlarından biri yozlaştırma. 

"AK PARTİ’YE ÜYE OLMADAN İŞ BULAMIYORSUN"

-Yozlaştırmadan kastınız nedir tam olarak?
Değer kalmadı. Rüşvet normal, israf normal, yolsuzluk, adam kayırma normal. Bugün biri AK Parti’ye üye olmadan belediyelerde iş bulabilir mi? Memurluk kazanabilir mi? Peki böyle huzur, barış olur mu? Nasıl olacak, benim çocuğum kaliteli yerlerde okumuş, iyi bir eğitime sahip ama o işe benim oğlum olmuyor da filanca AK Partilinin çocuğu alınıyor. Yapamayacağı halde. Böyle olmaz. Kimse böyle yaşayamaz, kardeş kardeş bir hayat süremez. 

- Videonuz sol kamuoyunda da beğenildi, paylaşıldı. Bunun için ne söylemek istersiniz? 
Bu video Türkiye’nin vicdanı oldu. Demek böyle bir beklenti varmış. Teşkilata konuşma yaptık, video çekmek için yapmadık aslında. Ben şuan resmi il başkanı değilim, milletvekili adayıyım. Eski il başkanı olarak burada yetişen birçok kişi üzerinde emeğimiz olduğu için orada böyle bir konuşma yaptım. 

"VİDEODAN EN SON BENİM HABERİM OLDU"

Ne zaman oldu bu konuşma?
Geçen hafta yaptık. Bilal Bey var, tanıtım bölümü başkanı o ekibiyle birlikte böyle bir video hazırladı. 

Siz mi seçtiniz o kısmı? 
Hayır. Bilal Bey yaptı. Benim haberim yoktu, hatta en son ben öğrendim. Demek insanlar bunalmış ve bir çıkış yolu arıyor, bu da bize nasip oldu. Arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Emekleri geçti. 5 milyonu geçti beğeni sayısı. Eleştiri anlamında sıfır eleştiri var, AK troller bile devreye giremedi, yapamadılar. Yüz tane yorum varsa ikisi eleştiri. 

- Videonun geri kalanında neler söylüyorsunuz? Örneğin ezilen, mağdur edilen kesimler arasında her kesimden muhalifler, Kürtler de var, onlara dair bir sözünüz oldu mu?  
Konuşmanın içinde öyle bir bölüm de var. Konuşma 5-6 bölümden oluşan bir konuşma. Arkadaşlarımız sadece o kısmı almış. Konuşmam kapsayıcıydı. 

"BİZE DÖNÜK SALDIRILAR BİTTİ"

- Partinize, İYİ Parti'ye ve HDP’ye dönük çok saldırı oluyor. Bu saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz? 
Onlara olup olmadığını bilmiyorum ama bize dönük oluyor. Bize dönük saldırılar da bitti çünkü bir şey elde edemeyeceklerini gördüler. Ben geçen akşam Gaziosmanpaşa’da biriyle karşılaştım "niye CHP ile ittifak kurdunuz" diye sordu. Ben de "iktidara geldiğim zaman o çözeceğim. HDP ve CHP’lileri sınırdışı edeceğim. Madem istemiyorsunuz onlar çıksın kurtulun" dedim. Anlatıyorum "ya HDP’li CHP’li insan dediğin bizim insanımız değil mi, aynı sokakları paylaşmıyor muyuz, aynı okullarda okumuyor muyuz, aynı işyerinde çalışmıyor muyuz aynı mahallede oturmuyor muyuz?" Şimdi ne yapacağız bu insanları? Yaşadığımız insanlarla bir konuda bir araya gelmişsek ne olmuş yani? Baktım dinlemiyor beni. Tamam sınır dışı edeceğim deyip tartışmayı sonlandırdım. 

- Bu tür eleştiriler başta çok fazaydı size dönük, şuan azaldı mı?
Tabanı çekmek bizi caydırmak içindi ama şuan azaldı. Yok gibi. Bu eleştiriler sadece AK Partillerden geliyordu zaten, çünkü rakibi biziz. Bizden korkuyorlar. 

"DİP DALGANIN TAŞIYICISI BİZİZ"

Elinizde bir anket var mı? 
Biz anket yaptırmadık. Anketçiler de "yüz kişiye soruyoruz ancak on kişi cevap veriyor" diyor. Doksanı görüşünü belirtmiyor. Bu şartlarda anketler aracılığıyla değerlendirme yapmak sağlıklı değil. Biz insanlarla telefonda, sokakta görüşüyoruz. Şuan bu dip dalganın ciddi bir sürprize neden olacağına inanıyoruz. Bir anket firması bizi 4.1 olarak göstermiş ve bu seçimin sürpriz yapan partisi Saadet olacak demişti. Asıl sürpriz sandıkta olacak. Dip dalganın taşıyıcısı biz olacağız. 

"MİLLET İTTİFAKI ÇOĞUNLUĞU ALACAK, HDP’NİN BARAJ SORUNU YOK"

- Millet İttifakı’nın Meclis çoğunluğunu alacağına inanıyor musunuz? HDP’nin baraj sorunu hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Millet İttifakı çoğunluğu alacak. HDP’nin baraj sorunu yok. İkinci tura Temel Bey kaldığında diğer partiler de bizi destekleyecek. Türkiye’nin girdiği bu girdaptan kurtulmanın yolu Temel Bey'den geçiyor. Diğer adaylar güzel konuşuyor, halkı coşturuyor ama bu halkın sorunlarına gerçek çözümleri üretecek olan Temel Bey'dir. Diğerleri polemik yapıyor, birbirini taşlıyor. 

"TEMSİLDE ADALET ÖNEMLİ"

Nasıl bir Meclis görmek istiyorsunuz? 
Temsilde adaletin sağlanması lazım. Eğer bir kişi bile varsa, onun arkasında bir halk varsa o aday da Meclis’te olmalı. Desteklenmesi lazım. Temsilde adalet önemli. Tek başımıza ülkeyi yönetelim, koalisyon olmasın. Niye olmasın? Biz Milliyetçi Cephe koalisyonları olsun, başka koalisyonlar olsun güzel işler yaptık. Refah Yol Hükümeti cumhuriyetin en başarılı hükümetiydi. Başarısından dolayı bir ihtilal yapıldı. 28 Şubat süreci yaşattılar. Dolasıyla koalisyonlar kötüdür demek yanlış. Buyrun on altı yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz. Paramızı pul ettiniz, insanlar işsiz. Dış politikada bir tane dostumuz yok. Tarımı bitirdiniz, sanayiyi bitirdiniz. Ne yaptınız sadece yol yaptınız, köprü yaptınız. Tayyip bey konuşurken bunları söylüyor bunun dışında bir şeyler söylemiyor. Beton yiyerek karnımız doymaz ki. Bizi beton yemeye mahkum ettiler. Her şey dolar oldu. Üretim durdu. Her yer kafe cenneti oldu, fabrika yok. Bunlar tüketim merkezleri. Kalkınmayan bir ülke bağımsız olmaz. Durum vahim ama halkımız doğru karar verecektir. 

İşte Abdullah Sevim'in o konuşması:


  

 

Öne Çıkanlar